Söğütlüçeşme'de neler oluyor?
108 adet dükkanın olduğu bir yere ister AVM deyin, ister "Mahmut" deyin, sonuç değişmez.
Aslı Arslan
Çevre ve iklim dostu yurttaşlar için İstanbul her geçen gün bir savaş bölgesine dönüşüyor. Bu dramatik girişin abartı olacağını düşünmüyorum.
Küresel ısınma, susuzluk, beklenen büyük İstanbul depremi gibi hepimizin hayatlarını kalıcı bir şekilde değiştirecek sorunlarımız acil eylem planları bekliyorken, biz ruhsatı, ÇED raporu olmayan, vatandaşların düzgün bir şekilde bilgi edinemediği, proje demeye dilimin varmadığı, bir çeşit rant oyunu ile mücadele ediyoruz. Keşke tek bir cephe olsaydı. Ancak bugün sadece birini konuşacağız, Söğütlüçeşme Tren İstasyonu.
Anadolu Yakası’nın en merkezi noktalarından birinde Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından başlatılmış bir proje bulunuyor. Çalışma bölgesi paravanlarla kapatılmış, üzerinde “Söğütlüçeşme Viyadük İnşaatı ve Çevre Düzenleme işi” yazıyor. Elbet böyle yazınca kimse buranın 108 adet ticari alan vadeden, şimdiden 250 ağacın kesildiği bir inşaat alanı olduğunu düşünmüyor. Gerçi yetkililer AVM değil “yeme içme alanı” diyor. Biliyorsunuz, Kadıköy çarşıda sadece kedilerin sosyalleşebileceği, yiyip içebileceği yerler var.
108 adet dükkanın olduğu bir yere ister AVM deyin, ister "Mahmut" deyin, sonuç değişmez.
Civarda projenin künyesi niteliğinde bir bilgi levhası yok, ÇED raporu yok. Bunların yerine rant hırsıyla yapılmak istenen AVM, otopark ve Tren Garı var. Evet, doğru duydunuz, Söğütlüçeşme Tren Garı olarak kullanılmak isteniyor. Haydarpaşa gibi bir garımız varken neden Söğütlüçeşme istasyonu gar olarak kullanılsın? Trenlerin bakım ve onarımı için yeterli alanı yok. Neden anlamsız bir amaç için milyonlar harcansın? Cevabı basit, çok daha fazla milyonlar gelebilmesi için. Haydarpaşa Garı’nın olduğu kıymetli arazinin yeni rant kapıları açması için Haydarpaşa’nın atıl duruma düşmesine ihtiyaç var. Bunun yolu da yeni bir tren garından geçiyor.
İnsanları ikna etmeye çalıştıkları yeme içme mekanlarına gelelim. 108 adet dükkanın olacağı bir alanın bölgeye getireceği insan ve araç trafiğini ve bunun çevresel sonuçlarını hayal edebilen var mı? AVM’lerin bir bir kapandığı, uzun yıllardır işletmecilik yapan esnafların bile zor ayakta durduğu, alım gücü yerlerde olduğundan insanların eskisi gibi sokakların tadını çıkaramadığı bir zamanda, ihtiyaç duyulmayan, hatta bölgeye zarar veren bu projeyi hayata geçiriyorlar. Siz bu satırları okurken bir ağaç daha kesilmiş olabilir. Halbuki Kadıköylülerin kamusal alanlara, parklara, geniş afet toplanma alanlarına ihtiyacı var. Kadıköy’ün havasının Dünya Sağlık Örgütü’nün hava kirliliği için müsaade ettiği üst limiti fazlasıyla geçtiğini biliyor muydunuz?
Deprem anında toplanma alanı olarak nereye gideceksiniz?
Sokağınızdaki tüm komşularınız sığındığınız parka sığacak mı?
Doğal afet sonrası, ilk 72 saat içinde yapılması gerekenleri biliyor musunuz?
Öyle acil ve ciddi konular var ki konuşmamız gereken.
Dilerim biz yurttaşların tüm bu çevre düşmanı rant projeleri karşısında hep birlikte ve herkesçe görünür bir irade koyması yakındır.
Aksi takdirde, boşvermişliğimizin sonuçları torunlarımızın hayatını bile etkileyecek.