‘Tarihten korkmayan ressam’ Şenol Yorozlu'nun ardından…

‘Tarihten korkmayan ressam’ Şenol Yorozlu'nun ardından…

Türkiye çağdaş resminin usta sanatçısı ressam Şenol Yorozlu, 73 yaşında vefat etti. Yorozlu, 10 yıl aranın ardından “Our Boys Did It” (Bizim Çocuklar Yaptı) adlı son sergisini 2023’ün Ocak ayında İstanbul Brieflyart Sanat Galerisi’nde açmıştı.

Tuğçe Ayaz

İstanbul’da yaşayan Ressam Şenol Yorozlu, 1973-1978 İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü Prof. Dr. Neşet Günal Atölyesi'nden mezun oldu. 1968 - 1974 döneminde Akbaba, Pardon, Ustura ve Gırgır Dergilerinde karikatürler çizdi. 1978'de ilk kişisel sergisini açtı. Bugüne kadar yurt içi ve yurt dışında pek çok kişisel sergiler açan Şenol Yorozlu, sanat fuar ve bienallerine katıldı. Bir süre İsveç'te yaşayan sanatçı, İstanbul’da yaşıyordu.

Soyut anlayışla ürettiği yapıtları, figürü bir izlenim olarak içinde barındırırdı. Büyük lekelerden oluşan tuşeleriyle soyut anlatımcı bir biçeme sahip bir anlayışı vardı.

Yorozlu, 10 yıl aranın ardından ‘Our Boys Did It’ (Bizim Çocuklar Yaptı) adlı son sergisini ocak ayında İstanbul Brieflyart Sanat Galerisi’nde açmıştı. Sanata ve yaşamına adeta veda edercesine, son 10 yılın bir seçkisini seyircisiyle paylaşan sanatçı, bu sergide hiç görülmemiş çalışmaları izleyici ile buluşturmuş, farklı dönemlerde farklı kaygılarla yaptığı çalışmaları bir araya getirmişti. 

Yorozlu’nun çalışmalarına bakıldığında genel olarak coğrafya, politik temsiliyetler ve kültürel göndermeler gözlemlenebilir.  Kendine has geliştirdiği özgün pentür ifade biçimleri ile oluşturduğu tual resimlerinin hikâyesini bu konular oluşturmuştur.  Yorozlu, gündelik olana karşı olan ilgisini her zaman üst seviyede tutarak notlarını alarak, tepkisini tuallerine aktarmıştır.

Bu doğrultuda biriktirdiği gazete kupürleri, yanında sürekli taşıdığı defterine aldığı notları, Yorozlu’nun üretimlerine yön vermiştir. Bugün usta Sanatçı Şenol Yorozlu’nun sanat anlayışına bakıldığında üretildiği tarihler hakkında seyirci bilgilenebilir. O günün toplumsal dinamiklerinin yarattığı olumlu olumsuz hissiyat resimlerden alınabilir.

Resimlerinde kimi zaman politik bir üslup, kimi zaman alaycı bir mizah vardır. Ancak politik motifler içeren imgeler, resimlerini siyasi afişler gibi ajitatif yapmaz. Her ne kadar politik temelli olsa da Yorozlu, resimlerinde penturel yaklaşımından ödün vermemiştir.

Çalışmalarına muhalif yönden bakan Yorozlu, her zaman sorgulayıcı ve irdeleyici bakış açılarına sahipti. Neredeyse her sergisini yazdığı manifestolarla sunan usta sanatçı, bu tavrıyla günceli sorgulamakta, olağanmış gibi gösterilmek istenenleri bozmak istemiştir. “Yirmi birinci yüzyıla girerken niçin resim yapıyorum?” adlı Yorozlu'nun yazdığı ve kendi tanıtım sayfasında yayımladığı bildirisi, dünyada olup bitenlere karşı çıkışın izlerini taşır. Sanatçı yapıtlarında gerçeği göstermekle yetinmez, onu meşrulaştırmak yerine, seyirciyi müdahil olmaya cesaretlendirir.  Sanatçı, dinamik tutmaya çalıştığı üslubu aracılığıyla, yaşadığı coğrafyanın gerçekleriyle yüz yüze gelir. Bu dil ise güncelin geçerli olan diline karşı çıkmaktadır.

“Ben her yaptığım sergide yaşadığımız dönemlerle ilgili bazı güncel ve tarihi noktalara parmak basıyorum” diyen, toplumsal olaylardan yola çıkarak resme başlayan Yorozlu, plastik dil olarak yeni figüratif eğilimin içinde yer alır.

Sanatçı Şenol Yorozlu hakkında sanat eleştirmeni Ayşegül Sönmez, (Şubat,6 2023) Hürriyet Kitap’ta kaleme aldığı ‘Hakiki tarih hamalı’ Ressam Şenol Yorozlu’ya veda’ adlı yazısında Yorozlu’nun sanatını ‘Tarihten korkmayan bir ressam’ olarak nitelemiştir. Ayşegül Sönmez, sanatçının tuval resmi yaparken, yüzyıllara dayanan resim geleneğine karşı koyarak tuvaline astarlamadan, yani tuale aslında alışılmış bir gözle bakmadığını belirtmiştir. Bir tür onunla uzlaşmayarak, hatta ona savaş açarak sanat anlayışını sürdürmüştür.

‘Sanatın özü etkilenmedir’ diyen usta sanatçı bu etkilerden korkulmaması gerektiğini dile getirir. Ancak diğer taraftan bu etkilerin çalışmalarda yıkıcı bir yapıya dönüşmesine de izin vermemektedir. Birbiriyle geçirgen halde durabilen bu üsluptan ve anlatımı için uygun bulduğu bir tekniği kullanmaktan çekinmez. Ayrıca bunu sanat anlayışının bir parçası olarak da kabul ettiğini belirtmiştir. Orta Anadolu insanını ve problemlerini sorumlu bir tavırla biçimsel ve içeriksel olarak ortaya koymuş, bunun yanında da “Resim benim için bir oyun değil, azaplı bir süreçtir’ diye kendi anlayışını tekrar vurgulamıştır. Çektiği azaplardan korkmaz, hatta bunları bir etkilenme olarak görerek ilham aldığını hissettirmiştir.

Akademideki atölye hocası Ressam Neşet Günal'ın gerçeklik anlayışı, Şenol Yorozlu'nun yaklaşımına karşı dolaylı bir şekilde etki etmiştir. Bu nedenle sanatçının gerçeklik algısına ilişkin yaklaşımını bu şekilde ödün vermeksizin oluşturduğu çalışmalarda görmek mümkündür.

Yorozlu'nun işindeki ciddiyet gerektiğinde mizahi bir tutumla bir araya gelebilir. Şenol Yorozlu, Yazı ve Resim “Ay İçin Küçük Şeyler” adlı kitap, Şenol Yorozlu ile Turgay Kantürk’ün birlikte fakat ayrı zaman ve mekanlarda ortaya çıkardıkları, iki ayrı çalışmayı bir araya getiren bütün bir çalışmanın ürünüdür. (Kantürk,Turgay,1996) Usta sanatçının desenlerinin de yer aldığı bu çalışma, yazı ile resmin birleştiği ilk örnekler arasındadır. Ressam fırçasıyla hem yazar, hem konuşur ve ayrıca hem de resmeder. Yorozlu’nun bu tür resimlerindeki yazı ve resim ilişkisi, harflerin aynı zamanda bir imaj olabileceği gerçeğini de bizlere hatırlatır. Bu sayede batının birbirinden ayırdığı bu yapıyı sanatçı, kendi işaret sistemi ile yeniden kurar. Resmin içerisindeki bu dil, görselliğin yazı ile ilişkilendirildiği, yazının da görsel bir dil alanı oluşturduğunu bize ifade eder. (GÜREL, Haşim Nur, Yorozlu Soruyor.” Kaftan Kim?)

Şenol Yorozlu, sanatın enerjisine ve direniş geleneğine, ayrıca da ondan kalan mirasa sahip çıkmış, özgür kültürün önemli bir parçası haline gelmiştir. Toplumdaki bireylere hatırlatmalarda bulunarak, Türkiye modernitesinin faillerini, hayal kırıklıklarını ve dehşet yaratan başarısızlıklarını, tuval resminin konforlu alanına zıt gelecek bir biçimde değerlendirmiştir. Sanatçı, içinde yaşadığı çağın belgelerini toplamış, kıyaslayarak eleştirel bir yaklaşımla sanatını ortaya koymuştur.

Hem içinde olduğu için resmedebildiğinin, hem de dışında var olarak eleştirdiği dünyanın hikayesini bu topraklara ve düşünce tarihine bıraktığın için sana minnettarız. Güle güle büyük usta.

DAHA FAZLA