Tezgahlara gelen gıdaları kimler, hangi koşullarda üretiyor: ‘Muhtaç’ Altın Portakal’da yarışıyor
Şaşırtıcı fiyatlarla tezgahlara gelen gıdaların üreticilerinin yaşadıklarını, çalışma koşullarını ve karşı karşıya kaldıkları zorlukları anlatan Muhtaç belgeselini, filmin yönetmeni Mehmet Emre Battal ve yapımcısı Yiğit Nalçacı’dan dinledik.
Fotoğraf: Mehmet Emre Battal (solda) - Yiğit Nalçacı (sağda)
İzel Sezer - @izelsezer
Endüstriyel üretim ve hızlı tüketim dünyasında muhtaçlık ilişkisinin bağlamını yerelden, üreticinin dünyasından anlatan Muhtaç belgeseli, 58. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin ¨Ulusal Belgesel Film Yarışması¨nda yarışıyor. Muhtaç’ı, yönetmeni Mehmet Emre Battal ve filmin proje koordinatörlüğü ile yapımcılığını üstlenen Yiğit Nalçacı ile konuştuk.
Altın Portakal haricinde Almanya Golden Tree Uluslararası Belgesel Festivali, Rusya Saratov Sufferings Dramatik Belgesel Filmleri Festivali ve Mimarlık ve Kent Filmleri Festivali’nde de yarışan Muhtaç’ın 42 yaşındaki yönetmeni Mehmet Emre Battal, NotaBene Yayınları’nın direktörü ve aynı zamanda da çocuk yayınlarında editörlük yapıyor. Lisans eğitimine Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümünde başlayan Battal, eğitimini şu anda İstanbul Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü’nde sürdürüyor.
Muhtaç’ın proje koordinatörü ve yapımcısı olan Yiğit Nalçacı ise film yapımcısı ve yönetmen olarak çalışıyor. Yaklaşık 15 senedir kendi film şirketi olan Nalçacı, aynı zamanda Film Yapımcıları Meslek Birliği’nin (FİYAB) Yönetim Kurulu üyesi.
‘FİLMİ ÇEKEBİLMEMİZİN TEK KOŞULU PROJEMİZİN DESTEKLENMESİYDİ’
Muhtaç’ı çekme fikri nereden doğdu?
Battal: Buna benzer birkaç projem vardı. Çok uzun zamandır bunları hayata geçirmek benim aklımdaydı. Muhtaç’ın hem proje koordinatörü hem de yapımcısı olan, aynı zamanda da çok eski arkadaşım olan Yiğit Nalçacı’ya bu fikrimi söyledim. O da bu filmi çekebileceğimizi söyledi. Sonrasında filmin çalışmalarına, ön metin hazırlıklarına başladık ve Kültür Bakanlığı’na başvurduk. Bakanlık projemizi kabul etti ve filmi çekebildik. Film çekebilmek çok maliyetli bir şey, o yüzden de çekebilmemizin tek koşulu projemizin desteklenmesiydi.
‘SAHAYA ÇIKTIKTAN SONRA ZORLUKLAR BİR GÜNDEM DEĞİL, İŞİ BİTİRMEK ZORUNDASINIZ’
Belgesele hazırlık sürecinizi biraz anlatabilir misiniz, ne tip zorluklarla karşılaştınız?
Battal: Belgeselin çekimlerini 15 Eylül-15 Kasım 2020 arasında tamamladık ve çekimler için Manisa, Antalya, Sivas, İzmir ve Ankara’ya gittik. Karadeniz’de de çekim yapmayı çok istiyorduk ama maddi olanaksızlıklardan yapamadık.
Nalçacı: Herhangi bir film için durum hiç değişmez, filmin nerede çekildiği falan fark etmez, bu zorlu bir süreçtir. Sahaya çıktıktan sonra zorluklar bir gündem değil, amacınıza ulaşmak istiyorsanız başladığınız işi bitirmek zorundasınız. Filmin pandemi sürecinde çekilmesinin bir avantajı oldu. Gittiğimiz her yerde çok az insan vardı, sadece konuya ilişkin fikirleri olan ve çalışan insanlar vardı. Kalabalıkla karşılaşmamak bu işin en önemli noktalarından biridir, bu yüzden de insanlara hızlıca derdimizi anlatabildik, işimizi de hızlıca bitirebildik.
Yiğit Nalçacı, Mehmet Emre Battal, Yusuf Zeynel (yardımcı yönetmen)
KÜLTÜR BAKANLIĞI’NDAN DESTEK ALMA SÜRECİ…
Belgeseliniz bir yanıyla iktidarın ekonomi ve tarım politikalarına sunulan eleştirileri de barındırıyor fakat buna rağmen Kültür Bakanlığı’ndan destek alabildiniz. Destek alma süreci nasıl oldu?
Nalçacı: Aslında böyle düşünmemek lazım, bakanlığın projelere desteğine iktidardan bağımsız bir kurulda karar veriliyor. Kültür Bakanlığı’na bağlı Sinema Destekleme Kurulu diye bir kurul var ve o kurula meslek birliklerinden temsilciler gidiyor. 9 tane meslek birliği var ve bu birlikler çıkan kanun çerçevesinde yasayla bir araya geliyor. Projelerinizi yazılı olarak bu kurula iletiyorsunuz, orada okunuyor ve onay bu kuruldan çıkıyor.
‘HÜKÜMETİN HAZIRLADIĞI FİLMDE GERÇEKLERİN DOĞRU YANSITILMADIĞINI DÜŞÜNÜYORUZ’
Belgeseli çekmeye başlarken izleyicilere vermek istediğiniz mesaj, anlatmak istediğiniz şey neydi?
Nalçacı: Türkiye hükümeti, geçen sene yaz aylarında tarım alanındaki gelişmeleri içeren bir film yayınladı ve bunu propagandif bir çalışma olarak yaptı. Orada, Türkiye’nin konvansiyonel tarıma yönelmesindeki başarıları, becerileri ve üretim kalemindeki artışın ne kadar hızlı yükseldiği görsellerle ve rakamlarla anlatılıyor. O bir bakış açısı, söylenen rakamlar da yalan değil. Ama sorunumuz hangi ürünün ne kadar üretildiği veya hangi hızda üretildiği değil. Bizim anlatmak istediğimiz şey, Türkiye halkı bu sürecin ne kadar içinde? Belgeselimizin temelini oluşturan şey bu.
Türkiye tarım alanında bazı ürünlerde dünyaya ihracat yapabiliyor, bazı ürünlerin çoğunu sübvanse edebiliyor, bazı ürünlerde dünya piyasasını belirleyebiliyor ama bazı ürünlerde de dünya piyasası Türkiye’yi belirliyor. Biz, hükümetin hazırladığı bu filmin gerçekleri söylemesine karşın doğru yansıtılmadığını düşünüyoruz. Belgeseli çekerken de niyetimiz, gerçekler neyse gerçek muhataplarından birebir dinleyerek göstermekti.
‘HALKIN AYAKLARINI BASTIĞI ZEMİNİ ORTADAN KALDIRIRKEN NEYE SEBEP OLDUĞUNUZU BİLİYOR MUSUNUZ?’
Bizim söylediğimiz şey şu: Küresel ekonomiye adaptasyon süreci o kadar hızlı ve yıkıcı bir şekilde oluyor ki bu, kendi halkının ayaklarını bastığı zemini ortadan kaldırıyor. Bu zemini ortadan kaldırırken neye sebep olduğunuzu biliyor musunuz?
Mehmet Emre Battal, İzel Sezer, Yiğit Nalçacı
‘BÜYÜK BİR FİNANSMAN SIKINTISI ÇEKİYORUZ’
Önünüzde yeni projeler var mı?
Battal: Hem yazdığımız bu alanda projeler var hem de kurmaca filmler alanında projelerimiz var ama hepsi için önümüzü biraz görmemiz lazım.
Nalçacı: Şu anda başka bir kurum için çekmeye başladığım bir belgesel var, onun dışında yazılmış, hazır halde bekleyen 2 tane uzun metraj film projemiz var, bunlar için kaynak araştırmasındayız. Bu işin içerisinde olan insanlar için proje hiç bitmez ama buradaki sorun bunların nasıl hayata geçeceğidir çünkü büyük bir finansman sıkıntısı yaşıyoruz. Gerçekleşme potansiyeli olan işler masaya geldiğinde hızlıca yapmak istiyoruz ama bazı işler de yıllarca masada beklemek zorunda kalıyor çünkü sinemacılık işi doğrudan yüklü miktarlarda parayla ilgili.
‘GÖSTERMEK İSTEDİĞİMİZ GERÇEKLERİ HERKESİN İZLEMESİNİ İSTERİZ’
İzleyicilere ne söylemek istersiniz?
Battal: Filmimizde gerçekleri göstermeye çalıştık. Göstermek istediğimizi tabii ki herkesin izlemesini isteriz.
Nalçacı: Neredeyse bütün festivaller çevrim içi yayınlanıyor, eğer sinemaya ilgililerse bunlara rağbet göstersinler çünkü filmlerin gösterilebileceği başka bir mecra yok. Şu anda sinema çok büyük bir kriz içerisinde, büyük bir pazar sorunu, dağıtım problemi var. Pandemi sebebiyle sinema salonlarında zaten yeterince film yok. 2-3 senedir yapılan filmlerin hepsi sıkışmış durumda, pazara çıkamıyorlar, seyirciye gidemiyorlar, gitseler kimse haberdar edilemiyor. İzleyicilerin gözleri, kulakları bu konuda açık olmalı.