Trans-Onur yürüyüşüne saldırının ardından: 'Bir yanda AKP'nin cihatçı çeteleri, bir yanda Gezi...'

Trans-Onur yürüyüşüne saldırının ardından: 'Bir yanda AKP'nin cihatçı çeteleri, bir yanda Gezi...'

Bu yıl Trans-Onur yürüyüşüyle başlayan Onur Haftası etkinlikleri valilik yasağına, AKP’nin paramiliter gücü gibi çalışan Alperen Ocakları'nın ciddi tehditlerine rağmen yapılmaya çalışıldı.

Yürüyüşün gerçekleşeceği İstiklal caddesinde, caddeye açılan her sokak polislerce kapatıldı ve hatta taksim meydanı dahil pek çok yer demir bariyerlerle çevrildi. Pek çok gazeteci engellendi ve polis kitlenin üzerine gaz bombaları ve plastik mermilerle saldırdı. Gözaltına alınan yürüyüşçülerden biri, polis aracına götürülürken, “Alışın buradayız, hiçbir yere gitmiyoruz” diye tepki gösterdi.

Basın açıklamasını okuyan İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneğinden Kıvılcım Arat’ın mikrofonuna vuran polis, Arat’ı gözaltına almaya çalıştı.
LGBTİ aktivistleri ve Trans-Onur yürüyüşü eylem komitesinden Kıvılcım Arat ve Ebru Kırancı ile Trans-Onur yürüyüşünü değerlendirdik. 

Bu yılki yürüyüşü değerlendirebilir misiniz?
Devletin yüzünü bir kez daha gördük. İnsanlara oldukça yakın mesafeden plastik mermi sıkıldı. Öncesinde son derece organize, örgütlü bir nefret söylemiyle, tehditlerle karşılaştık. Cihatçıların, selefi grupların basın ve sosyal medya üzerinden yaptığı katliam çağrıları Valiliğin yasak kararıyla, polisin şiddetiyle örtüştü.
Bugün polisin ara sokaklarda paramiliter gruplarla yakın temas halinde olduklarını ve onlara yol gösterdiklerini gördük. Dayak yiyen arkadaşlarımız oldu bugün eylemden saatlerce önce. 

Peki Türkiye’de yıllardır bu alanda verilen mücadelelere bakıldığında ne tip kazanımlar ya da kayıplar söz konusu?
Özellikle toplumsal muhalefetle buluşma anlamında çok yol katedildi. Burada Gezi Direnişi'nin özel bir rolü oldu.
Gezi Direnişi'yle biz LGBTİ bireyler yirmi yıldır değemediğimiz insanlara üç günde değdik. Ancak Anayasal haklar anlamında herhangi bir kazanımdan bahsedilemez. 

Haklar anlamında somut talepleriniz nelerdir?
Beş tane somut talebimiz var:
Birincisi: Anayasanın 10.  Maddesine cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ibarelerinin eklenmesi.
İkincisi: Nefret suçları yasasının çıkarılması.
Üçüncüsü: Katillere uygulanan ağır tahrik ve iyi hal indirimlerinin kaldırılması.
Dördüncüsü: Seks işçiliğinin bir işçilik olarak tanımlanması ve sendikalaşmanın önündeki tüm engellerin kaldırılması.
Beşincisi: Alan çalışanı derneklerle birlikte kamu spotlarının üretilmesi. 

Son olarak, AKP rejiminin LGBTİ bireyler üzerinde hali hazırda olan baskıları artırdığını söyleyebilir miyiz? Nasıl bir dönüşüm oldu?
15 yıldır olan aslında AKP kendi misyonuna uygun davranıyor. Bugün anayasal hakkımızı bile kullanamıyoruz. Devlet destekli cihatçı çeteler, tehditler, baskı…
Suruç’ta Amed’de olan neyse bizim burada yaşadığımız baskı da o.
Nefret söylemi çok arttı. Yani biz 90’larda da baskıya uğruyorduk ancak bugün o baskılar katlanarak arttı. Ancak bizi sindiremeyecekler.

DAHA FAZLA