Üniversiteli kadınlar ve flört şiddeti
Daha "zararsız" görünen davranışlar aşkın ve sevginin sözde gereği olarak meşrulaştırılıyor. Ancak altını çizelim, şiddet döngüsünde bugün "zararsız" tahayyül edilen davranışlar yarın daha büyük sorunlarla karşılaşılacağının göstergesidir ve zararsız şiddet diye bir şey yoktur. Şiddet, sevginin bir gerekliliği asla değildir. Olamaz.
Birsen Özge Gökçe
Kadınların karşı karşıya kaldığı baskı ve şiddetin hızla arttığı bir dönemden geçiyoruz. AKP iktidarının 15 yıllık gerici politikaları kadın düşmanlığının toplumsal zeminini hazırladı. Bugün gelinen noktada ise; kadın cinayetleri mahkemelerde devlet eliyle aklanıyor, tecavüz artık bahanesi olabilen bir şey sayılıyor, kadınlar sokakta şort giydiği gerekçesiyle saldırıya uğruyor. İktidar eliyle meşrulaştırılıp kadınlara yöneltilen şiddetin görünen yüzü her geçen gün artan kadın cinayeti ve tecavüz haberleri. Peki ya şiddetin görünmeyen yüzü?
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü haftasında kadın mücadelesinde altını çizmemiz gereken başlıklardan biri de şiddetin gazete haberlerine yansımayan yüzü. Fiziksel şiddet ve cinsel şiddet gibi şiddetin daha görünür biçimlerinin yanı sıra; psikolojik şiddet, ekonomik şiddet, flört şiddeti de kadınların her gün karşı karşıya kaldığı şiddet biçimleri. Bu yazının konusu ise üniversiteli ve genç kadınların sıklıkla karşı karşıya kaldığı flört şiddeti.
AKP iktidarı ile kan uyuşmazlığı yaşayan toplumsal kesimlerin başında üniversiteli gençler ve kadınları saymak mümkün. Bu noktada üniversiteli genç kadınlar yaşam tarzlarına, özgürlüklerine yönelik büyük bir saldırı ve baskıyla karşı karşıya. Hızla yayılan gericilik ve kadın düşmanlığı üniversiteli kadınların kıyafetinden attığı kahkahasına, gece dışarıda olduğu saatten arkadaşlarıyla içtiği biraya, flörtleşmesine kadar yaşamının her alanına müdahale etmeye çalışıyor; istediği gibi yaşayan genç kadınlardan "makbul kadın" yaratmaya çalışıyor.
Üstünde baskıyı hisseden çoğu genç kadın için üniversite farklı bir yer, baskının ve şiddetin son bulmasa da, belki azaldığı bir yer olarak görünüyor. Ancak üniversitelerde de kadına yönelik şiddet kendini gösteriyor. Üniversitelerde kadınların yaşadığı zorlukları sıralayacak olursak taciz ve flört şiddeti en belirgin iki başlık olacaktır. Üniversitelerde taciz başka bir yazının konusu olabilecek boyutta ayrı bir başlıkken, bu yazı özelinde flört şiddetine odaklanalım.
Flört şiddeti; ilişki içindeki fiziksel, cinsel, sosyal, sözel, dijital şiddetin tamamıdır. Fiziksel şiddet, şiddetin görünür yüzüyken diğer başlıkları somutlamamız faydalı olacaktır. Çünkü flört şiddetinin fiziksel olmayan boyutu göz ardı edilebilmekte. Bunun en önemli sebebinin şiddetin sevgi ve aşkla gerekçelendirilmesi olduğunu söyleyebiliriz. Kıskançlığın, sevginin kaçınılmaz şartı olduğunu söyleyen gerici ve cinsiyetçi algı; şiddeti de sevginin bir koşuluymuş gibi gösteriyor. Genç kadınların bir çoğu ise bu sebepten ötürü flört şiddeti gerçeğinin farkına varamıyor ve şiddetin sadece fiziksel şiddetten ibaret olduğu algısı yaygınlaşıyor.
Ancak flört şiddeti fiziksel şiddetten ibaret değildir. Örneğin partnerinizin bilgisayar, telefon gibi cihazlarınızı sizden izinsiz kurcalaması ya da siz izin vermediğiniz için size kendinizi kötü hissettirecek davranışlarda bulunup sizi zan altında bırakması çok normal bir hareketmiş gibi gösterilir. Ancak genelde "benden sakladığın bir şey mi var?" şeklinde gerekçelendirilip "güven" bahanesiyle gerçekleştirilen bu davranış flört şiddetidir.
Partnerinizin cinsiyetçi argümanlara dayanarak sizinle alay etmesi, kadın olduğunuz için sizi aşağılaması, sizi yetersiz hissettirmeyi amaçlayan "Bizimki de böyle işte, ancak dedikodu lak lak, kalk bir işe yara kız!" tarzı söylemleri flört şiddetidir.
"Sen erkekleri bilmezsin onlar sen gittikten sonra senin arkandan neler konuşurlar..." , "O çocuğu gözüm hiç tutmadı." , "O kız çok hoppa bir daha görüşmeyeceksin!" Hepimize tanıdık gelen cümleler... Partnerinizin sosyal çevrenizi ve yaşantınızı kısıtlaması, kiminle nerede saat kaçta olacağınıza karışması, bu girişimde dahi bulunması flört şiddetidir. Bunu sizi korumakla gerekçelendirmesi hiçbir şey ifade etmez.
İlişki içindeki cinsel şiddet ise, şiddetin en görünmeyen boyutlarından biri. Genel algıya göre cinsel ilişkiye bir kere girdiğiniz parterinizle tekrar ilişkiye girmek için her zaman açık olmalısınız. Ancak hiçbirimizin böyle bir zorunluluğu yok. Ek olarak daha önce girdiğiniz bir ilişki türüne başka bir zaman girmek istemeyebilirsiniz. Ya da ilişkinin sadece belli aşamalarına açık olabilirsiniz. Bunların herhangi biri için sebep göstermek zorunda değilsiniz. Hayır, hayır demektir ve ekleyelim; sadece evet, evet demektir. Evet demek dışında hiçbir şey nazlanma ya da başka bir şey değil, hayırdır.
Kapsamını bu şekilde belirginleştirebileceğimiz flört şiddeti bugün üniversiteli kadınların en yakıcı sorunlarından biri. Flört şiddetinin bu kadar belirgin bir sorun olmasında; hali hazırda var olan cinsiyetçi rollerin, iktidarın gerici ve kadın düşmanı karakteri doğrultusunda daha da keskinleşmesi büyük rol oynuyor. Sosyal medyada, televizyonda karşımıza çıkan "ideal aşk" tahayyüllerinde ise erkeğin kadını koruyup kolladığı, ona sahip çıktığı görüntünün ise büyük bir hakimiyeti var.
Bugün üniversiteli kadınlar bir taraftan iktidarın gerici ve kadın düşmanı dayatmalarına direnirken diğer yandan da daha "güvenli" hissedebilecekleri özel alanlarında da sıklıkla flört şiddetine maruz kalıyor. Şiddetin gazete haberlerinde göremeyeceğimiz yüzü her gün onca kadının karşısına dikiliyor. Daha "zararsız" görünen davranışlar aşkın ve sevginin sözde gereği olarak meşrulaştırılıyor. Ancak altını çizelim, şiddet döngüsünde bugün "zararsız" tahayyül edilen davranışlar yarın daha büyük sorunlarla karşılaşılacağının göstergesidir ve zararsız şiddet diye bir şey yoktur. Şiddet, sevginin bir gerekliliği asla değildir. Olamaz.