Uzm. Psikolog Ceyda Yılmazçetin’den çocuklara ve konuyu araştıranlara: “Korkmayın, utanç bunu yapanlardadır!”
İnanç sistemlerinin aşırı savunuculuğu olduğu zaman ortaya çıkan tutumlar ve bunların toplum ve birey üzerindeki etkisi, özellikle din konusunda tutuculuğun toplumsal cinsiyet rollerine bakış açısının olumsuz etkileri ayrı bir konu başlığıdır.
Taciz ve tecavüz olayının meydana geldiği Ensar Vakfı'nın, Vakıflar Müdürlüğü'nün kuralları çerçevesinde olması gerektiği gibi yönetilip yönetilmediği, mali, idari boyutları da bu yazının konusu değildir.
Bu yazı, içinde bulunduğumuz kaos ortamında ortaya çıkan tecavüz olayı mağdurlarının bundan sonrasında daha fazla mağdur edilmeyerek korunmalarının sağlanması ve risk altındaki başka çocukların korunabileceği bir sistemin geliştirilmesinin zorunluluğu ile ilgilidir.
Çocuklara yönelik taciz ve tecavüz olaylarının sürmesinin ve artmasının en önemli nedeni kurum veya şahıs itibarının, bir çocuğun sağıklı gelişmesinden daha üstte tutulması; daha fazla önem taşımasıdır. Olayı yapanı teşhir etmek ve sistemdeki bozukluğu gidermek yerine sistemi savunmak; mağdur edilen ve zaten konuşmaktan korkan ve utanan çocuklara sus mesajının verilmesi anlamına gelir ki bu çok tehlikelidir. Çünkü bu durum istismara maruz kalanların konuşmaktan kaçınmasına dolayısıyla suç potansiyellerinin artmasına yol açmaktadır.
Çocuklara yönelik taciz ve tecavüz olaylarının sürmesinin diğer nedeni de yargılama süreci olsa ve tamamlansa bile faillerin çoğu zaman "iyi hal" diye uydurulan bir maddeden indirim almaları; hatta ceza almamalarıdır!
Medyada bir haftadır devam eden haberlere bakıldığında korkunç bir tablo göze çarpmaktadır. İstismarı protesto eden ve bunun için birşey yapılmasını isteyen insanlara, siyasi görüş üzerinden sözel veya fiziksel olarak saldırılması bir başka tutuculuğun göstergesidir. Bu istismar olayında çocukların yaşadıkları yerde, aileleri, arkadaşları ve öğretmenleri ile ilişkilerinde neler yaşadığına ve yaşayabileceğine dair insanların şuursuzca hareket etmeleri siyasi körlüğün dehşet verici bir sonucudur. Neler yapılabilir peki?
Çocukların sağlıklı gelişimini kökünden sarsacak bir durum olan tecavüz ve taciz olaylarında her kesimden insanın siyasi görüşleri ne olursa olsun buna DUR demesi şarttır. Dini bir kurumda veya okulda veya bir çocuğun kendi evinde; “kurum ismi lekelenir”, “dine saldırdılar”, “aileye laf gelir” kaygıları ile konuşanlar odağı kaçırmakta ve çocuğu korumayarak fail kadar suçlu konumuna düşmektedirler.
Geleceğimiz olan çocuklar, korunmamaktadır. Ülke olarak içinden geçtiğimiz dönemde, benden/bizden değilsen kötüsün dili ayrışmayı körüklüyor. Yanlış karşısında ses çıkartıldığında, sırf birilerinin itibarı zedelenecek diyerek sessiz kalmanın salık verilmesi veya sesini çıkaranın şiddetle susturulmaya çalışılmasının anlamı; değerlerin yok olmaya başladığının göstergesidir. Temel insani ve yaşama dair değerlerde mutabık kalınamadığında, toplumsal olarak çöküş süreci kaçınılmazdır.
O yüzden şimdi bugün ayrım yapmadan konunun üstüne gidilmeli, istismarı araştıracak çocuk komisyonları kurulmalı, bu olaydaki ihmaller araştırılmalı, bu ihmallerin başka yerlerde tekrarlanmaması için gerekli önlemler alınmalı, bu süreçlerde benim kurumum, benim adamım demeden olayların üstüne gidebilme cesareti gösterilmelidir. Konuyu araştıranlara son söz: İstismara maruz kalan çocuklara da söylediğimiz gibi, utanç bunu yapanlardadır; siz de değil! Korkmayın!