Yazar Hamide Yiğit: İdlib’teki cihatçı potansiyel patlarsa Türkiye’nin sınır kentleri işgal edilebilir
Yazar ve eğitimci Hamide Yiğit cihatçıların yığıldığı Türkiye’nin sınırında bulunan İdlib kenti hakkında “İdlib’teki cihatçı potansiyel patlarsa bir iki gün içinde Türkiye’nin sınır kentlerini ele geçirebilecek durumdalar” uyarısını yaptı.
Yazar Hamide Yiğit ile son kitabı “Tekmili Birden IŞİD” ve Suriye savaşındaki son gelişmeler hakkında konuştuk.
Ankara’da felsefe grubu öğretmenliği yapan Hamide Yiğit Türkiye’de Suriye’ye ve Ortadoğu’ya dair gerçek bilgileri edineceği kaynakların az olmasından dolayı bu coğrafyaya dair yazılar kaleme almaya başlıyor. Arapça bilgisi sayesinde Arap basınını da takip eden Yiğit’in Ortadoğu hakkındaki analizleri ve yazıları Suriye savaşının ardından artmış.
Hamide Yiğit, gerçekleri anlatmasının Suriye halkına olan bir borcu olduğuna inandığı için Suriye savaşına dair kitaplar ve yazılar yazdığını söylüyor.
Yiğit’in ayrıca yine Tekin Yayınevinden çıkan “Libya’da kanlı bahar” ve AKP’nin Suriye savaşı” isimli iki kitabı daha bulunuyor.
‘TÜRKİYE’NİN ASTANA’DA GARANTÖRLÜĞÜ SÖZ KONUSU DEĞİL’
-23 Ocak’ta Astana’da Türkiye ve Rusya’nın garantörlüğünde barış görüşmeleri yapılması planlanıyor. Barış görüşmeleri öncesinde Türkiye’nin Suriye politikasında deyimi yerindeyse çark ediş söz konusu. Karlov suikasti sonrası Rusya’nın ipleri eline aldığı değerlendirmeleri de var. Görüşmelerden nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?
Astana görüşmelerini önceki üç görüşmeden farklı kılan bir şey var. Daha önceki Cenevre 1 ve 2 toplantıları ve Roma konferansı çok farklı bir boyutta. Hepsinin ortak yönü muhaliflerin müdahale talepleri ile başlayan ve biten görüşmeler olmaları. Suriye hükümeti bir muhattap olarak alınmıyordu.Üçünün de ipleri ABD’nin elindeydi.ABD kendi projesi doğrultusunda sahada vekaleten savaştırdığı o çeteleri belli bir alana getirdiğini inandığı anda topladı bu konferansları ve Suriye’yi teslim alma üzerine kurgulanan konferanslardı.
Ama Astana görüşmeleri artık böyle değil. Diz çökmeyen bir Suriye söz konusu.
‘TÜRKİYE AÇISINDAN ÇOK KRİZLİ BİR SÜREÇ BAŞLIYOR’
Karşısında sınırlarını sonuna kadar cihatçılara ve silah sevkiyatına açan Türkiye de artık diz çökmüş durumda. Diğer toplantılardan farklı olarak ipler artık Rusya’nın elinde. Rusya’nın garantörlüğünde gerçekleşecek toplantı, Türkiye’nin garantörlüğü söz konusu değil. Türkiye şu anda avuç içinde. Şu anda süreç Suriye’nin lehine işliyor zaten.
Türkiye sözde Nusra ve IŞİD dışındaki tüm cihatçı örgütler adına garantörlük vermiş olabilir ancak bir sonuç çıkar mı, çıkmaz mı bilemiyoruz çünkü Türkiye hala cihatçı örgütleri yönettiğine inanıyor. Ama ben inanmıyorum.Çünkü bu cihatçılar artık Türkiye’ye güvensiz bir ülke gözüyle bakıyor. Halep’in onlar açısından ‘kaybedilmesinde’ Erdoğan’ın parmağı olduğuna inanıyorlar.
Her şey Suriye lehine gelişiyor ama Türkiye açısından çok krizli süreç başlıyor.
‘HALEP ESİR ALINDI AMA ELE GEÇİRİLEMEDİ’
-Suriye savaşının başından itibaren Halep’in önemi çok konuşuldu. Sizce Halep’in alınması neleri değiştirecek?
Suriye krizi ilk başladığında sözde isyanlar Suriye’nin en Güneyi’nde Dera’da başlamıştı. Dera’nın da Halep’in de ortak bir özelliği var. Dera’da başladı ama Dera hiçbir zaman cihatçıların eline geçmedi. Bütün projeciler yatırım yaptığı ve Türkiye ile çok uzun sınırları olduğu için kuşatılan Halep oldu. Halep 2011’den beri baskı, işkence ve her türlü katliama maruz kaldı. Halep’te başarmalarının nedeni Türkiye’nin Halep’e cihatçı ihracı idi.
Dera ve Halep arasında Suriye’yi boydan boya dikine bölen bir hat söz konusu.
ABD’nin bölgeye nüfuz etmesinin bir yolu vardı: Katar doğalgazının Suriye’ye geçip Avrupa’ya nakledilmesi. Bu Suriye’ye geçiş Dera’dan Halep’e kadar olan hat ile söz konusudur. Dolayısıyla bu hattın ele geçirilmesi için Halep ve Dera’dan başlayarak Suriye’nin parça parça edilmesi hedeflenmişti. Katar doğalgazınınAvrupa’ya nakledilmesi projesi ABD açısından tam bir fiyaskodur.
‘HALEP’İN ALINMASI SAVAŞIN SAHADA YÜZDE 50 KAZANILMASI DEMEK’
Halep Esir alındı ama ele geçirilemedi.Halep kuşatma altındaydı ama ele geçirilen Türkiye sayesinde İdlib oldu.
Halep’in hem sanayi kenti olmasını hem de, Türkiye’den gelen saldırıları hesap edersek, konumu itibariyle Türkiye’ye komşu olmasından dolayı Halep çok kritik bir kent, ikinci başkent gibi. Ve dolayısıyla ‘Halep’i alan Suriye’nin yarısını aldı’ denirdi. Halep’in özgürleştirilmesi sahada savaşın yüzde 50 oranında kazanılması demektir.
İDLİB: TÜRKİYE’NİN ÜZERİNDE OTURDUĞU DİNAMİT
-Halep’ten temizlenen cihatçılar, Türkiye’nin de desteği sayesinde El Kaide emirliği halini alan İdlib’e yerleştirildi. Cihatçılar Suriye’den tamamen temizlendiğinde Türkiye’ye bir akın söz konusu olur mu?
İdlib ve Antakya’nın sınır kenti olmasından dolayı ben yıllardır bu tehlikeden bahsediyorum. Antakya cihatçı toplama merkezi oldu. İdlib de Antakya’nın yanı başındaki bir kent. Dünyanın dört bir tarafından gelen ve İdlib’e yönlendirilen cihatçılar uyum sorunu yaşarken kendi aralarındaki çatışmaların da Türkiye’ye özellikle Hatay’a yansımasından söz ediyorduk. Kaldı ki Antakya’da cirit atıyorlardı, lider kadrosu ve eğitim kampı v.s orada.
Bu tehlike birikti birikti ve Türkiye şu anda bir dinamitin üzerinde oturuyor o dinamit de İdlib’dir.
İdlib 2012’de tamamen işgal edildi, 2013 yılından beri emirlik ilan edildi. Sınırdan kafanızı uzatsanız Nusra’nın bayrağını göreceksiniz, o kadar iç içeyiz ve sınır tamamen açık. Üç - dört yıldır Nusra Cephesi ile komşuyuz.
En güneydeki kent olan Dera’daki teslim olan cihatçılar dahi İdlib’e gönderildi. Doğu Halep’teki aileleriyle birlikte 6 binin üzerindeki cihatçı İdlib’e gönderildi. Bunlar Türkiye’nin onayı ile gerçekleştirildi.
Beşar Esad’a yeşil otobüsler gündeme geldiğinde ‘cihatçıları niye İdlib’e gönderiyorsunuz?’ diye sorulduğunda, “Napalım bunları ya öldüreceğiz ya da geldikleri yere göndereceğiz, yani Türkiye’ye” demişti.
‘İDLİB’TEKİ CİHATÇI POTANSİYEL PATLARSA TÜRKİYE’NİN SINIR KENTLERİ İŞGAL EDİLEBİLİR’
Türkiye cihatçıları İdlib’te kendi kontrolü altında tutabileceğini düşündü. O zaman da diyorduk Türkiye kolunu kaptırdı.İnanılmaz bir cihatçı potansiyeli birikti İdlib’te. Nusra’nın taleplerine evet demediği takdirde bu Türkiye’ye nasıl yansıyacak? Mesela Rusya şu an ‘sınırlarını kapat’ diyor. Nusra ‘sakın ha’ diyecek, namluyu Türkiye’ye yönlendirecek.
Türkiye tamamen bir çıkmazda. İdlib’teki cihatçı potansiyel patlarsa bir iki gün içinde Türkiye’nin sınır kentleri ele geçirebilecek durumdalar. Zaten hücreleri, Antep’te mahalleleri var. Dolayısıyla İdlib’i en çok düşünmesi gereken AKP’dir. Ama zararı halklar ödüyor. Bugüne kadar IŞİD’in ne de Nusra Cephesi’nin hiçbir saldırısı AKP’ye zarar vermedi. AKP’yi çok seviyorlarki hep muhaliflerine zarar verdiler. Ama böyle devam eder mi? Çünkü cihatçılar nezdinde güvensiz bir AKP söz konusu artık.
Çıkar çatışması başladı, ortak idealler bitti. Yardımlar kesilirse Nusra Cephesi ve şemsiyesi altındaki cihatçılar ne yapar? ya da namlunun ucu AKP’ye mi döner yoksa yine AKP onu kendi muhalifleri üzerinde tehdit unsuru olarak kullanmaya devam mı eder? Yani bütün ihtimaller kötü.
Türkmen Dağı bizimdi olmadı, Halep bizimdi olmadı, Musul illaki bizimdi, olmadı. Şimdi El Bab bizim! Böyle bir stratejiye herkes güler…
‘TÜRKİYE EL BAB’DAN TIPIŞ TIPIŞ GERİ DÖNER’
-El Bab’ı almayı hedefleyen Suriye ordusunun, Türkiye destekli ÖSO ve TSK ile karşılaşmasını söz konusu olarak görüyor musunuz? Bunun sonuçları sizce ne olur?
Türkiye oraya hangi hesaplar üzerinden gittiğinin açıklamasını hiç kimseye yapamıyor.IŞİD’e karşı mücadele deniyor ama El Bab’a kadar IŞİD’le çatışma söz konusu olmadı.Türkiye adı var kendi yok bir ÖSO ile birkaç gün içerisinde ilerleyebiliyor.
El Bab’a kadar ilerlemesine göz yumuldu. Ama Suriye ordusunun Doğu Halep’in kurtarılmasından sonra El Bab’a devam edeceğini ve arkasından Rakka operasyonunu gündemine alacağını tahmin ediyorduk. El Bab kendi toprakları ve şu anda Türkiye’nin işgali altında.Suriye elbette harekete geçecektir. “Suriye’nin bütün noktaları cihatçı terörden temizlenene kadar durmayacağız “ demişti Esad. Fakat El Bab’da karşı karşıya gelineceğini hiç sanmıyorum, Türkiye tıpış tıpış geri döner.
Bölgeyi ÖSO’ya ve İdlib’ten taşıyabildiği cihatçılara bırakarak çekilir. Elbette Suriye kendi topraklarının her köşesini temizleyene kadar ilerleyecektir. İşgalciler en sonunda terk etmek zorunda kalacak.
‘AKP’NİN İFLASI SURİYE’DEN GELECEK’
-Kitabınızda AKP’nin ABD tarafından, Mısır, Libya ve Tunus’ta örnekleri olduğu gibi, Ortadoğu’yu şekillendirmek için kurulun bir proje partisi olduğundan söz ediyorsunuz. Emperyalistler Suriye’de kaybederken AKP bu bataktan nasıl bir zararla çıkacak?
AKP’nin iflası Suriye’den gelecek. AKP Suriye direniş duvarına çarptıkça, bu işi eline ayağına doladı. AKP’yi proje olarak iktidara taşıyanlar artık ondan umudunu kesmeye başladı. Çünkü Büyük Ortadoğu Projesi’ni yol kazasına uğratan hırslı şahıs gözüyle bakılıyor artık.
Esad’ın cihatçıları Türkiye’ye göndermesi, AKP’nin bileğini büktü. Bu büyük Ortadoğu projesinde asiller kaybetti. Vekiller ne kalır iflastan başka. Şu anda iflasın en ağırını yaşayan Türkiye.
Türkiye ve belki bütün Avrupa ülkeleri ‘bu cihatçıları orada yok et’ diyerek Esad’dan yardım isteyecektir.
Çünkü AKP kendisine biçilen rolü de oynadı; Avrupa’dan gönderilen cihatçılara transfer yolu olarak. Bu cihatçıları gönderen Avrupa ülkelerinin de başı ağrıyacak.
-Kitabınızda; El Kaide’nin ABD tarafından işgaller için nasıl kullanıldığından ve IŞİD’in nasıl yaratıldığından bahsetmişsiniz. Şu an IŞİD’in de aynı amaçla kulanıldığını söylemek mümkün. ABD’nin Suriye’de işi bittiğinde IŞİD de biter mi?
ABD kendisinin var ettiği IŞİD üzerinden desteğini çekmez, yerine başka bir şeyi ihya edene kadar. Kitabımda söz ediliyor biraz yerine Horasan Birlikleri denilen bir örgüt getirilebilir. IŞİD’i aşacak bir örgütü elbette hazır tutuyorlardır. Ama IŞİD’le projeleri henüz bitmedi. IŞİD’le uzun bir süre daha savaş konseptini sürdürecek gibi görünüyor. Elbetteki Suriye ve Irak topraklarında taşeronluğunu devam ettirecek IŞİD. Ben Yemen’e kaydırılacağını düşünüyorum.IŞİD’in El Kaide gibi yeni vatanı Yemen olabilir ve ABD’nin hedefindeki ülkelere buradan cihatçı transfer edeceğini söylemek ihtimal dahilinde.