Zeki Çetin yazdı: OHAL ve sosyal demokrasiye rağmen İZBAN grevi

Zeki Çetin yazdı: OHAL ve sosyal demokrasiye rağmen İZBAN grevi

İzmir’de gerçekleşen İZBAN grevinin ardından, ‘OHAL Türkiyesi’nde gerçekleşen bu önemli grevi birçok açıdan değerlendirmek gerekiyor.

İzmir’de gerçekleşen İZBAN grevi geçtiğimiz gün sona erdi. İşçilerden edindiğim bilgiye göre taleplerinin gerisinde bir anlaşma olmuş. ‘OHAL Türkiyesi’nde gerçekleşen bu önemli grevi birçok açıdan değerlendirmek gerekiyor.

OHAL TÜRKİYESİ'NDE İŞÇİLERİN GÜNDEMİ BELİRLEMESİ BÜYÜK BAŞARIDIR

Öncelikle, Meclis siyasetinin by-pass edildiği, sokak siyasetininse büyük bir şiddetle karşı karşıya kaldığı OHAL Türkiye'sinde İZBAN işçileri, emekçilerin istedikleri zaman (en azından kent ölçeğinde) gündemi belirleyebileceğini göstermiştir. Şu an net olmamakla birlikte istediklerini alamasalar da bu en büyük kazanımdır, bütün işçilerin eline, yüreğine sağlık.

CHP SOSYAL DEMOKRATLIĞININ SINIRI BELLİ OLMUŞTUR

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ve CHP'nin sosyal demokratlığının sınırı belli olmuştur. Aziz Kocaoğlu ya da herhangi bir İzmir milletvekili Alsancak'a grev yerine gidip işçilerle birebir temas kurmamıştır. Bunun aksine özellikle Kocaoğlu "grevin arkasındaki güç" gibi tanımlamalarla işçilerin kendi aklını ve gücünü küçümsemiş, toplumu hakkını arayanlara karşı apaçık kışkırtmıştır.

Öte yandan OHAL döneminde grevin AKP tarafından baskıyla karşılaşmaması önemli bir veridir. Bu veriden yola çıkarak işçileri yaftalamak yerine iktidara "demek ki sen saldırmayınca kamu huzuru tehdit altında kalmıyormuş" denmelidir. Böyle bir kriz anında manipülasyon etmek isteyenlerin varlığı, emekçilerin haklılığının üstünü örtemez.

Grevin Ankara'da çözülmesi önemlidir. Her fırsatta birbirine laf atan İzmir Büyükşehir Belediyesi ve TCDD yan yana gelerek işçilere ve sendikaya istedikleri anlaşmayı kabul ettirebilmişlerdir.

Sendikadan henüz ayrıntılı açıklama gelmese de kabul edilen şartların işçi taleplerinin çok daha gerisinde olduğu açıktır. Tam katılımlı bir grevin temsilcilerinin bu kadar dirayetsiz kalması genel olarak sendikacılığın durumunu gözler önüne sermektedir.

SOL KAMUOYU İŞÇİLERİ YALNIZ BIRAKTI

Sosyalist partiler, ilerici kurumlar ve demokratik kitle örgütleri greve hak ettiği desteği göstermemiştir. Grev alanlarına destekler olmakla beraber özellikle kurumların belediyeyi "kızdırmama" eğilimi dikkat çekicidir. Bu durum "grev AKP oyunumu acaba" sorusu ve çekingenliği ile beraber işçileri yalnız bırakmış ve kamuoyunda grevi manipülasyona açık hale getirmiştir.

İzmir halkının da sosyal demokratlığı bıçak gibi ikiye ayrılmıştır. Bir yanda söylentilere aldırmadan karanlık Türkiye tablosunda bir umut olarak gördükleri İZBAN işçileriyle dayanışmaya koşanlar, diğer yanda ise grev dolayısıyla yaşadığı sıkıntıların hesabını belediyeden sormak yerine, işçilere saldıranlar vardır. Günlük yaşamında "Bu millet koyun", "Bizim insanımız hakkını aramaz" cümlelerini sık sık kuran bu toplam süreç boyunca yalan yanlış bilgilerle ve patron ağzıyla, "Dışarıda işsiz mi yok?", "O paranın nesini beğenmiyorlar" gibi ifadeler kullanmıştır. Bu toplam daha kötü durumda olan insanlara İZBAN işçilerinin hak arama mücadelesini örnek göstereceğine, İZBAN işçilerini daha kötü durumda olanları göstererek adeta tehdit etmiştir.

Bu iki kutup arasında ise nicelik olarak çok büyük farklar yoktur. Karanlık, gerici AKP/Saray Rejimi'ne karşı mücadelede İzmir kenti ölçeğindeki belirleyenlerden bir tanesi de bu iki kutup arasındaki etkileşim, belirleme/belirlenme olacaktır.

DAHA FAZLA