28 Kanunisani'yi unutma!
Mustafa Suphi ve yoldaşlarının Karadeniz’de katledilişlerinin üzerinden 101 yıl geçti. Bir asır oldu bu topraklarda kavgamız devam ediyor. Yüzlerce can verdik. Ama onların verdiği mücadeleyi bu topraklarda asla geri düşürmedik.
Kalbim yine çarpıyor
Kalbim yine çarpacak
Yıl 2014 yine bir 28 Kanunisani akşamı.
Yer, Of Folklor Derneği, konuşmacı Moskova’dan Anadolu’ya Suphi ve Maksut kitabının yazarı dostumuz, yoldaşımız, abimiz Enbiya KIRALİ anlatıyor. Kalabalık bir grup olarak bizler de bitirmek üzere olduğu, hatta baskıdaki kitabının da konusu olan Suphi’lerin hikayesini dinliyoruz:
Suphi'nin kurultay öncesi en çok canını sıkan, Enver Paşa ve ekibinin faaliyetleriydi. Suphi, kurultayın son gününde Türkiye Komünist Teşkilatı'nın kırk dokuz sayfa tutan programını okudu ve akabinde Anadolu'daki genel durumu ifade eden bir konuşma yaptı.
Şimdi iki arkadaşın, yıllarca hayallerini kurduğu gün gelip çatmıştı. Anadolu işçilerinin, köylülerinin, yoksullarının, ezilen uluslarının kurtuluşu yakındı, Parti kurulacak ve esaret altındaki ülkeye giriş yapılacaktı.
10 Eylül 1920 tarihinde, ezilen/ sömürülen Anadolu halklarının umudu, Türkiye Komünist Partisi'nin birinci kuruluş kongresi Bakü'de toplandı.
15 Eylül 1920 akşamı, yapılan son oturumda alınan en son karar; ''komünizmi yerleştirmek ve işçi-köylü hakimiyetini Türkiye'de kurmak için çalışılacağı karar altına alınmıştır, Bunu gerçekleştirebilmek adına, TKP'nin Anadolu'ya nakledilmesi kabul edilmiştir." ''Yaşasın Türkiye Komünist Partisi! Yaşasın dünya proletaryasının birliği! Yaşasın Üçüncü Enternasyonal" sloganları ile kongre sona erdi.
Salondaki dostlardan, Enbiya abiden Rus topraklarındaki süreçten daha çok Anadolu’daki sürecin kitapta nasıl değerlendirildiği merak ediliyordu ve bu yüzden bu kısmın biraz hızlı bir şekilde geçilmesi konusunda küçük küçük müdahaleler yapılıyordu.
Ama dostumuz hiç tavrını bozmadan anlatmaya devam devam ediyordu:
Maksut ve Behiç, Anadolu'ya önden gitti. Maksut ailesini kucaklayıp hemen Suphi'nin yanına döndü. Arkadaşının, Maria ile evlendiğini ve dostlarının ona Meryem diye hitap ettiğini öğrendi.
Ankara hükümeti ile yazışmalarına rağmen, burjuvazinin, her an yeni tuzaklar kuracağını tartışarak, her şeyi göze alarak, bir an önce Anadolu'ya gitme kararı aldılar. Açık çalışma olanağına kavuşurlarsa, kitlelerin onlara hak vereceğini biliyorlardı.
Kars'ta, büyük törenle karşılandılar…
Der demez salondan bir ses gayet yüksek bir şekilde, hah işte gir oradan içeri gir işte diye bağırdı (Gültekin Yücesan).
Başka bir ses Enbiya abiye cevap oldu: Öyle kolay mı? Erkeksen gel de sen gir. Kemal orada bekliyor (İhsan Hacıbektaşoğlu).
15’ler Erzurum’dan Trabzon’a geldiklerinde Maçka’da konakladılar. Maksut isteseydi amcası Hasan Tahsin Kırali sayesinde kafileden ayrılıp ölümden kurtulabilirdi. Çünkü orada başlarına neler geleceğini az çok Maksut’un amcasından öğrenmişlerdi.
Bu bilgiler Enbiya Kırali’ye aileden kuşaktan kuşağa taşınan bilgilerdir. Bunları kitap haline getirmeye karar verdiğinde amacı amcasının hayatını yazmaktı. Yanında olan dostları ona bunu bir roman şeklinde kurgulamasını söylediler. Çünkü elinde sadece anlatılan hikayeler vardı. Yazılı tek bir belge yoktu. İyi kurgulanmış bir roman oldu. Kaldıraç yayınları da bu kitap için kendisine büyük bir destek sundu.
Mustafa Suphi ve yoldaşlarının Karadeniz’de katledilişlerinin üzerinden 101 yıl geçti. Bir asır oldu bu topraklarda kavgamız devam ediyor. Yüzlerce can verdik. Ama onların verdiği mücadeleyi bu topraklarda asla geri düşürmedik
Şairin dediği gibi: Bunların sen isimlerini aklında tutma fakat 28 Kanunisani’yi unutma!
Unutmadık, unutturmayacağız,