6 endeksle Türkiye’de enflasyon
Neoliberal politikalar terk edilmeden, kamucu ve belli bir plan dahilinde yeni bir sanayileşme hamlesi başlatılmadan, başta enflasyon olmak üzere cari açık, işsizlik gibi kronik sorunlarımızı çözmemiz mümkün değildir.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından her ay hesaplanan altı farklı fiyat endeksi vardır: Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE)[1], Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE)[2], Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi (YD-ÜFE)[3], Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi (Tarım-ÜFE)[4], Hizmet Üretici Fiyat Endeksi (H-ÜFE)[5] ile Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi (Tarım-GFE)[6]. Bu endeksler sayesinde, özellikle Türkiye’de son zamanlarda, siyasetin ve iktisadi analizlerin odak noktasında yer alan enflasyon konusundaki gelişmeler hakkında bilgi elde ediyoruz.
Manşet ve çekirdek enflasyonlar[7] artmaya devam ediyor:
Manşet enflasyon, TÜFE’deki yıllık yüzde artış ile ölçülüyor. Para politikası uygulaması açısından önemli olan çekirdek enflasyonlar ise B[8] ve C[9] çekirdek enflasyonlarıdır. İzleyen grafik, tüketici enflasyonu (TÜFE-manşet enflasyon) ve çekirdek enflasyonlardaki, Türkiye ekonomisinin kriz sarmalına girdiği 2018 sonrası gelişmeleri göstermektedir.
Kaynak: TÜİK verileri ile yazar tarafından üretilmiştir
Tüketici enflasyonu ile merkez bankası enflasyonları, zamansız ve sadece siyasi güdülerle yönlendirilmiş faiz indirim kararlarının ardından ciddi bir biçimde patlamıştır. Ayrıca bu faiz indirim kararları ile birlikte, her ne kadar trendleri artış yönünde olsa da, manşet enflasyon ile merkez bankası enflasyonları arasında ciddi sayılabilecek bir fark oluşmuştur.
Üretici enflasyonları da uçuşta:
Yİ-ÜFE’deki yıllık yüzde artışa üretici enflasyonu ya da “sanayicinin enflasyonu”; YD-ÜFE, H-ÜFE ve Tarım-ÜFE’deki yıllık yüzde değişmelere ise sırasıyla “ihracatın enflasyonu”, “hizmet üretici enflasyonu” ve “çiftçinin enflasyonu” denmektedir. İzleyen grafik üretici enflasyonlarının 2018 sonrası gelişimini göstermektedir.
Kaynak: TÜİK verileri ile yazar tarafından üretilmiştir
Grafikten de görüldüğü gibi Eylül 2021 sonrası üretici enflasyonlarındaki artışlar uykuları kaçıracak cinsten. Nasıl olmasın ki? Sanayicisinden tutun da, ihracatçının, çiftçinin ve hizmet sağlayıcılarının mal ve hizmet fiyatları almış başını gidiyor. Toplumun neredeyse tüm kesimlerinin gelirlerinin enflasyon (tüketici enflasyonu) altında ezilmesiyle azalan satın alma gücü, artan üretici enflasyonları ile birlikte Türkiye ekonomisinde var olan buhranın daha da derinleşmesine neden olacaktır. Pandemi sonrası artan dış talep sonucu sürekli artış gösteren imalat sanayi ihracatı; artan ihracatın enflasyonu, parite etkisi (ABD dolarının euro karşısında değer kazanması) ve ihracat pazarlarında son zamanlarda ortaya çıkmaya başlayan daralmalarla birlikte ciddi sıkıntılara girecek gibi gözükmektedir. Artan çiftçi enflasyonu, bir süre sonra ezilenlere, geniş halk yığınlarına artan “halkın enflasyonu-gıda enflasyonu” olarak dönecektir. Zaten hayat pahalılığı ve pandemiden olumsuz yönden etkilenen hizmet üreticileri, artan hizmet enflasyonu ile de iyice çıkmaza gireceklerdir.
Tarımsal girdi fiyatları da zıplamaya devam ediyor!..
Türkiye’de herhalde “en açıklanması ve anlaşılması güç” olgulardan birisi de çiftçi enflasyonu ile birlikte tarımsal girdi fiyatlarında sürekli ve önemli oranda artışlardır. “Tarım cenneti” olması gereken bir ülke, 1980’de uygulanmaya başlayan neoliberal politikalar ve özellikle de AKP döneminde uygulanan yanlış ve açıklamaya muhtaç tarım politikaları yüzünden, en büyük tarım ithalatçısı ülke konumuna indirgendi. Bu yanlış tarım politikaları nedeniyle gıda güvenliği olmayan bir ülke olduk. İzleyen grafik sadece çiftçi enflasyonunda değil, aynı zamanda tarımsal girdi fiyatlarında da ciddi zıplamalar olduğunu göstermektedir.
Kaynak: TÜİK verileri ile yazar tarafından üretilmiştir
Tarımsal girdi fiyatları grafikte olduğu gibi uçuşa geçen çiftçinin enflasyonunun da uçuşa geçmesi gayet normaldir. Neoliberal politikalarla sadece sanayi değil, tarım sektörü de dışa bağımlı hale getirildi. Sadece sanayici değil, çiftçi de yoğun bir biçimde ithal girdi kullanmaya başladı. Ekonominin yapısal sorunları nedeniyle artan ve daha sık görmeye alıştığımız kur şokları, artık tarımsal ürün fiyatlarında da -girdi fiyat artışları yoluyla- kolaylıkla ve hızla geçişkenlik yaratmaktadır. Ayrıca grafikteki görüntü, “Türkiye tarihinde iz bırakma uğruna” sadece inşaat sektörüne yoğunlaşarak tarım alanlarını hoyratça yok etmenin de bir yansımasıdır.
Üretici ve tüketici enflasyonları makası açılıyor!..
Üretici ve tüketici enflasyonlarının yüksek seyretmesi yanında herkesi kaygılandıran, en azından kaygılandırması gereken, bir diğer önemli gelişme de üretici ve tüketici enflasyonları arasındaki farkın giderek açılması ve bu farkın da eninde sonunda bir gün kapanacak olmasıdır. İzleyen grafikte görüldüğü gibi üretici ve tüketici enflasyon farkı giderek açılmaktadır.
Kaynak: TÜİK verileri ile yazar tarafından üretilmiştir
Üretici ve tüketici enflasyonu farkının giderek açılması; bu farkın “elbet bir gün” kapanacak olması olasılığı, bugün emekçiler ve geniş halk yığınları için çekilmez hale gelen hayat pahalılığının daha da artacağının bir göstergesidir. Bu hayat pahalılığı, artık can çekişen ve yok olmaya yüz tutmuş neoliberal politikaların Türkiye ekonomisindeki en önemli yansımalarından birisidir. Yine her konuda olduğu gibi, hayat pahalılığı konusunda da esas neden ile tetikleyici(leri) birbirine karıştırmayalım. Ülkemizin bugün karşı karşıya kaldığı bu sorunların hepsinin temelinde bu neoliberal politikalar vardır. Bu neoliberal politikaların “kaymağını yiyen” AKP iktidarının rasyonel olmayan, günü kurtarmaya dönük karar ve uygulamaları -sadece ve sadece- neoliberal politikaların olumsuzluklarını daha görünür kılmıştır. Neoliberal politikalar terk edilmeden, kamucu ve belli bir plan dahilinde yeni bir sanayileşme hamlesi başlatılmadan, başta enflasyon olmak üzere cari açık, işsizlik gibi kronik sorunlarımızı çözmemiz mümkün değildir. Türkiye’yi yönetmeye talip olanlara duyurulur!..
[1] Hanehalklarının tüketimine yönelik mal ve hizmet fiyatlarının zaman içindeki değişimini ölçer. 2003 temel yıllı TÜFE'nin temel amacı; piyasada tüketime konu olan mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki değişimi ölçerek enflasyon oranını hesaplamaktır.
[2] Ülke ekonomisinde üretimi yapılan mal ve hizmetlerin üretici düzeyinde oluşan fiyatlarını zaman içinde karşılaştırarak değişimleri ölçen bir fiyat endeksidir.
[3] Belirli bir referans döneminde ülke ekonomisinde üretimi yapılan ve yurt dışına satışa konu olan ürünlerin üretici fiyatlarını zaman içinde karşılaştırarak fiyat değişimlerini ölçen fiyat endeksidir.
[4] Tarımsal faaliyete ilişkin fiyat değişimlerini tarım, avcılık, ormancılık ve balıkçılık çerçevesinde ölçen endekstir.
[5] Belirli bir referans döneminde ülke ekonomisinde üretimi yapılan hizmetlerin üretici fiyatlarını zaman içinde karşılaştırarak fiyat değişimlerini ölçen fiyat endeksidir.
[6] Çiftçinin tarımsal faaliyetlerini yapmak için üretim ve yatırım amaçlı satın aldığı girdilerin maliyet unsuru olarak değişkenliğini izleyen bir endekstir.
[7] Çekirdek enflasyon ile enflasyonun geçici etkilerden arındırılmış kalıcı kısmı ölçülmektedir. Çekirdek enflasyon hesaplanırken enerji, temel gıda ve dolaylı vergiler gibi kalemler göz önüne alınmaz. Çekirdek enflasyon uzun dönemli fiyat hareketlerini yansıtır, geçici fiyat şoklarını içermez. Fiyatlar genel düzeyindeki sürekli değişime neden olan etkenleri belirlemeyi ve buna uygun para politikası uygulanmasını amaçlar. Çekirdek enflasyona, merkez bankalarının ellerindeki araçlarla etkileyebildikleri tek enflasyon çeşidi olduğu için, merkez bankalarının enflasyonu da denir.
[8] İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içecekler ve tütün ürünleri ile altın hariç TÜFE’dir.
[9] Enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içecekler ve tütün ürünleri ile altın hariç TÜFE’dir.