AKP döneminde yoksulluk

Eğer yoksulluğu “fıtrat”, “kader” ve “kader çizgisi” olarak görmek istemiyorsanız yapmanız gereken bellidir: 14 Mayıs seçimlerinde gidip oy kullanmak; kamucu, özgürlükçü, eşitlikçi politikalar uygulayacağı sözünü veren parti veya partileri iktidara taşımaktır. Aksi takdirde yoksulluk “fıtrat”, “kader”, “kader çizgisi” olmaya devam eder.

3 Kasım 2002'de AKP’yi iktidara taşıyan temel vaatlerinden birisi 3Y ile yani "Yolsuzlukla, Yasaklarla, Yoksullukla” mücadele etmekti. AKP 21 yıllık iktidarı döneminde bu sorunları çözmekte başarısız olduğu gibi, toplumun büyük bir kesimine göre de bu üç sorun; AKP iktidarını en iyi tanımlayan üç sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yazımızda, 25 Eylül 2015’te gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi'nde kabul edilen ''Sürdürülebilir Kalkınma için 2030 Gündemi'', toplantısında kabul edilen 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacından (SKA)[1] birisi olan “Yoksulluğun tüm biçimlerini her yerde sona erdirmek” amacı kapsamında üretilen veriler yardımıyla AKP iktidarının yoksullukla mücadele  performansını değerlendirmeye çalışacağız.

Aşırı yoksullukta artış tekrar başladı:

Dünya Bankası ülkeler arası yoksulluğu ölçmek için öncelikle “yoksulluk” tanımı konusunda tutarlı bir kavram kullanmaya çalışmaktadır. Dünya Bankası metodolojisine göre bu gösterge, 2017 uluslararası fiyatlarıyla günde 2,15 doların altında yaşayan nüfusun yüzdesi olarak tanımlanmakta; “Uluslararası yoksulluk sınırı” ise mevcut durumda 2017 uluslararası fiyatlarıyla 2,15 dolar olarak belirlenmektedir. Bir ülkenin uluslararası yoksulluğunu belirlemek için ise, önce Satın Alma Gücü Paritesindeki (SGP) uluslararası yoksulluk sınırı 2017 fiyatları bazında yerel para birimlerine; daha sonra da Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) kullanılarak ilgili hanehalkı araştırması sırasında geçerli olan fiyatlarla dönüştürülmektedir. Daha sonra bu anketten yoksulluk oranı aşağıdaki formül yardımıyla hesaplanmaktadır: 

Günde 2,15 $'dan az gelirle yaşayan nüfusun yüzdesi (2017 SGP) = (Toplam harcaması satın alma gücü paritesine göre 2.15 $ yoksulluk sınırının altında kalan nüfus / Toplam nüfus) * 100 hesaplanmaktadır. Bu formül yardımıyla hesaplanan yoksulluk oranının 2010-2019 arası gelişimi izleyen grafikte görülmektedir.

AKP iktidarı döneminde her ne kadar yoksulluk sınırı düşse de son zamanlarda ciddi bir artış kaydetmektedir. 2018’de sıfıra yakın bir değer alan göstergenin sonraki yılda ciddi artış göstermesi, “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi”nin -her alanda olduğu gibi- yoksullukla mücadele konusunda da başarısız olduğunun bir göstergesidir. Üstelik 2020 ve sonrası dönemde yoksulluk sınırının daha da artma olasılığının çok yüksek olduğunu iddia etmek, uygulanan iktisat politikalarındaki başarısızlık, enflasyon ve işsizlik oranlarındaki artış ve gelir dağılımında ortaya çıkan bozulma gibi nedenleri de düşünürsek, çok yanlış olmayacaktır.

Göreli yoksullukta da tekrar artış var:

SKA’lardan birisi de 2030’a kadar ulusal tanımlara göre bütün boyutlarıyla yoksulluk içinde yaşayan her yaştan erkek, kadın ve çocuk oranını en az yarıya indirmek. Bu amacın gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlemek için kullanılan göstergelerden birisi de “Cinsiyet ve yaş grubuna göre ulusal yoksulluk sınırının altındaki nüfusun oranı” göstergesidir. Göstergenin hesaplanmasında “göreli yoksulluk” tanımı esas alınmaktadır. Buna göre, “toplumun genel düzeyine göre belli bir sınırın altında gelir veya harcamaya sahip olan birey veya hanehalkı göreli anlamda yoksul sayılmaktadır.” Gösterge, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin %50'si ve %60'ı esas alınarak:

Ulusal yoksulluk sınırının altındaki nüfusun oranı = (Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin %50'si ve %60'ı esas alınarak hesaplanan ulusal yoksulluk sınırının altında olan nüfus / Toplam nüfus) * 100

formülü ile hesaplanmaktadır. Bu formül yardımıyla hesaplanan sınırın altında kalanlar yoksulluk riski altında olan nüfus olarak tanımlanmaktadır. İzleyen  grafik bu göstergenin 2010-2020 döneminde gelişimini göstermektedir.

Bu göstergeler AKP iktidarının 2017’ye kadar göreli yoksulluğu belli ölçülerde azalttığını, 2017 sonrası dönemde ise göreli yoksulluk sınırında ciddi ve keskin artışlarının yeniden başladığını; yani AKP iktidarının yoksullukla mücadelede başarısız olduğunu göstermektedir.

AKP iktidarı yoksulluğu bitirmek değil, yönetmek istiyor:

21 yıllık AKP iktidarının en önemli hünerlerinden birisi genelde her sorunla ama özellikle de yoksullukla mücadele ediyor gibi davranmasıdır. Yoksullukla mücadele etmek yerine yoksulluğu artırmak ve yönetmek siyasi açıdan daha fazla getiri sağlamaktadır. İzleyen grafik 2010-2020 döneminde gelir şartına bağlı sosyal koruma harcamalarının gelişimini göstermektedir. Bu göstergenin hesaplanmasında “Avrupa Bütünleştirilmiş Sosyal Koruma İstatistikleri Sistemi (ESSPROS)” el kitabı standartları temel alınmaktadır. Gösterge sosyal koruma istatistikleri kapsamında gelir şartına bağlı olarak yapılan sosyal koruma yardımlarını ifade etmektedir. “Sosyal koruma, hanehalkları veya bireylerin belirlenmiş risk veya ihtiyaç yüklerini hafifletmek amacıyla yapılan tüm müdahaleleri kapsamakta olup 8 başlık çerçevesinde sınıflandırılmaktadır; hastalık/sağlık bakımı, engellilik, yaşlılık, dul/yetim, aile/çocuk, işsizlik, konut ve sosyal dışlanma başka yerde sınıflandırılmayan (b.y.s.)”[2]

Grafikten de görüldüğü gibi yoksulluğun giderek arttığı yıllarda, 2017 sonrası dönem, AKP yoksulluğu azaltmak yerine yoksulluğu yönetme politikaları uygulamış ve bu kapsamda gelir şartına bağlı sosyal koruma harcamalarını sürekli ve önemli ölçüde artırmıştır. Zaten enflasyon, işsizlik ve cari açık gibi yapısal sorunlarla mücadelede başarısız olan bir iktidarın uygulayacağı tek politikada yoksulların ağızlarına bir parmak bal çalmaktan başka bir şey ol(a)mamaktadır.

Eğitim harcamalarının genel devlet harcamaları içerisindeki payı giderek düşüyor:

Bir iktidarın sadece yoksulluğu değil bir toplumda var olan tüm iktisadi ve sosyal sorunları bitirme konusunda ne kadar samimi ve başarılı olduğunun bir göstergesi de eğitime ne kadar önem verdiğidir. Bunun en önemli göstergesi de eğitime harcadığı paranın, toplam harcamalar içerisindeki payıdır. Çünkü eğitimli, eğitimle beceri kazanmış ve beşeri sermayesini, verimliliğini artırmış bireyler kimseye muhtaç olmaz; kendini yoksulluk sınırının üzerine çıkaracak kadar bir geliri kimseye muhtaç olmadan kazanabilir. İzleyen grafik 2011-2020 döneminde eğitim harcamalarının genel devlet harcamalarına oranının gelişimini göstermektedir. “Bu gösterge, eğitim için toplam genel devlet (merkezi ve yerel) harcamalarının (cari, sermaye ve transferler), tüm sektörlerdeki (sağlık, eğitim, sosyal hizmetler vb. dahil) toplam genel devlet harcamalarına yüzdesi olarak ifade edilmektedir.”[1] Gösterge,

Eğitim harcamalarının genel devlet harcamalarına oranı = (Genel devlet toplam eğitim harcaması / Toplam genel devlet harcaması) * 100 ile hesaplanmaktadır.

Ne yazık ki AKP’nin “ustalık” dönemi ile birlikte eğitim harcamalarının genel devlet harcamaları içerisindeki payı her geçen yıl azalmıştır. AKP iktidarı, sermayenin mutlak tahakkümünü öngören neoliberal iktisat politikalarını uygulamadaki hünerini neoliberal eğitim politikalarını uygulamada da göstermiş; neredeyse devlet eğitimden elini eteğini çeker duruma getirilmiştir. Yoksul ailelerin kaliteli, laik ve bilimsel eğitime erişmeleri neredeyse olanaksız hale getirilmiştir. İyi eğitim alamayan yoksul bir aile çocuğu iyi bir iş bulamayacağı gibi, ebeveynleri gibi yoksulluğa mahkum edilmektedir. Yoksulluk nesiller arası aktarılmaktadır. Bu nedenle yoksulluğu bitireceği vaadi ile iktidarı gelen AKP, yoksulluğu bitirmek bir yana bizatihi yoksulluğu artırıcı politikalar ile yoksulluğu ve dolayısıyla iktidarını uzatmayı tercih etmiştir. Eğer yoksulluğu “fıtrat”, “kader” ve “kader çizgisi” olarak görmek istemiyorsanız yapmanız gereken bellidir: 14 Mayıs seçimlerinde gidip oy kullanmak; kamucu, özgürlükçü, eşitlikçi politikalar uygulayacağı sözünü veren parti veya partileri iktidara taşımaktır. Aksi takdirde yoksulluk “fıtrat”, “kader”, “kader çizgisi” olmaya devam eder.


[1] Konu ile ilgili daha fazla bilgiye https://sdg.tuik.gov.tr/1-b-1/ bağlantısından ulaşılabilir.

[2] SKA’lar kapsamında derlenen verilere https://sdg.tuik.gov.tr/ bağlantısından ulaşılabilir.