Fatih’in fethettiği ,
Yavuz’un yönettiği,
Kanuni’nin doğduğu şehir olarak retorik oluşturmak ve bu tarih dilimi ile bir kentin kimliğinin yeniden kodlamak isteyen egemen anlayışa karşı Trabzon’da kazdıkça şehrin tarihinin sıkıştırılmak istendiği zaman aralığı tüm uğraşlara rağmen tutmuyor. Kent kendini ispatlarcasına bütün çalışmaları inkar ediyor. 1980 sonrasında 40 yılda özellikle bir kent sadece bu retorikle anılmaya anlatılmaya çalışıldı. Aynı durum AKP eliyle de devam ettiriliyor. Daha öncesinde de farklı olmayan bu dil Trabzon kentine yüklenen milliyetçi, devletçi misyonun dilidir. Trabzon’un bu retorik ile anılmaya son zamanlarda daha çok gayret edildi.
Kentin tarihi hafızasının silinmeye ,kente yeni bir tarih yazılmaya başlanması uzun yılların hikayesi aslında. Egemen devlet anlayışının “Trabzon yoksa Erzurum’u neyleyim” söylemi bu kentin kaderinin yeniden yazılmasının anlayışıdır. 1970’li yılların sonunda sol hareketlerin şehrin üzerindeki etkisinin büyümesi sonucu şehre gönderilen bir vali ve bir emniyet müdürü ile tüm bu gelişme tersine çevrilmiştir.
Bu gelişme tarihi 4 – 5 bin yıllara uzanan bir kadim şehri organize bir şekilde değiştirerek yukarıda bahsettiğimiz tarih aralığına sıkıştırmıştır. Bu devlet eliyle yapılan planlı bir işti. Şehrin tüm kimliği red edilmiş sadece milliyetçi , muhafazakar , dinci bir dil ile yapay bir kimlik kentin üzerine oturtulmuştur.
Yeni retorik Yasin Hayal’leri, Ogün Samast’ları vb . yarattı. Trabzon yeni bir kimlikle anılır oldu. Şehrin binlerce yıllık tarihine ihanet edildi. Bölgede yaşayan kadim halkların izlerini taşıyan neredeyse bütün eserler sistematik bir şekilde yok edildi. Yerleşik halkların tarihi sanki hiç yokmuşçasına inkar edildi. İbadethaneleri camilere çevrildi. Tarih silinmeye çalışıldı.
Tarihe yapılan bu saldırı sonuç verdi. Var olan eserler ise yok edilemeyen ve halkın sahip çıktığı ve fazla görünür eserlerdir. Bunlardan en önemlilerinden biri de Ayasofya Kilisesi’dir. O da son dönem politikalarına kurban edilerek diğer kiliseler gibi camiye çevrildi.
Ama mızrak çuvala sığmıyor. Ne kadar saklamaya çalışsan da binlerce yıllık bir tarihi olan kent kendi kimliğini bir şekilde saklıyor işte. Zamanı gelince ben buradayım diyor. Trabzon Pazarkapı mahallesinde yapılmak istenen çok katlı otopark için yapılan kazılarda Roma dönemine ve geç Bizans dönemine ait kalıntılara rastlandı. Yapılan çalışmalar bu mevkinin eski bir ticaret limanı olduğu 5 bin metrekareye yayılan alanda süren kazılarda Roma İmparatoru Hadrianus ile Geç Bizans Dönemine ait yapılara ulaşıldı.
Milattan sonra 117-128 yılları arasında Roma İmparatoru Hadrianus Dönemi’ne ait olduğu düşünülen şehrin ilk sur duvarının güneydoğu köşesinin bir bölümü, aynı döneme ait bir örme sütun ile Geç Bizans Dönemi olarak bilinen 1460 yılına tarihlendirilen hendek duvarı gün yüzüne çıkarıldı.
Kazılarda ayrıca, Roma döneminde yapılmış evlerin çatısına ait kiremit ile çömlek parçalarına ulaşıldı.
Uzmanlar, alanın tarihte bölgenin ticarethane ve yerleşim yeri olduğu görüşünde birleşti.
Kazıdıkça inkar edilen tarihini ortaya çıkaran şehir Trabzon’un değil aynı zamanda tüm bölgenin tarihi ve kültürel yapısı ile ilgili bilgileri bizlere tekrardan sunuyor. Ama sıkıntı bu kalıntıların bulunduğu yerde bir taraftan kazı işlemleri sürerken bir taraftan da otopark inşaatı devam ediyor.
Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Dernek Başkanı Yrd. Doç. Dr. Coşkun Erüz, yaptığı açıklamada burada bu kazı çalışması yapılırken bu eserleri tesadüfen keşfettiklerini söyledi. Yani hiçbir resmi kurum yetkilisinin böyle bir yerde yapılan inşaat kazısının başında resmi bir kurum yetkilisi yoktu. Bu bize kentin tarihi geçmişinin, yönetenlerin ne kadar da umurlarında olduğunu gösteriyor.
Trabzon kentinin bir arkeolojik çalışmayı hakettiğini bu tesadüfler göstermiştir. Belediyenin yaptığı alt yapı çalışmalarında bile tarihle yüzleşilen bir şehir için çok geç olmadan bu çalışmaların yapılması gerekiyor.
Belediye ve devlet kurumları fark edilmedikçe bu eserlerin üzerine sadece beton döküyorlar. Uygarlıktan anladıkları sadece bu. Yazık olmadan Trabzon’un tarihine sahip çıkma vaktidir. Hatta çok geç kalınmıştır.