Geçen hafta “Bosna-Hersek’te Gülenci Avı Başladı” başlıklı yazıdan sonra Kosova’nın Türkiye’ye karşı koyduğu tavrı Bosna’nın da koyup koyamayacağına ilişkin sorular geldi. Kısaca bu sorulara yanıtımız şudur:
Birincisi, Bosna-Hersek’teki siyasi otoritenin bunu yapmaya niyeti yoktur, dahası bunu yapabilecek iradesi de yoktur. İkincisi, Bosna’da etnik kimliklere hapsedilmiş siyasi atmosferde böyle bir siyasi iradenin çıkabilmesi de çok zordur. Üçüncüsü ise, ne olursa olsun Türkiye’nin Bosna’nın iç politikasında bu kadar etkin olması Bosnalıları rahatsız etmekte ve Bosna’daki Türkiye sempatisini yavaş yavaş tüketmektedir.
Öncelikle şunu açığa kavuşturmak gerekiyor: İki hafta önce Bosna ziyareti sırasında Binali Yıldırım’ın Bosna-Hersek Bakanlar Konseyi Başkanı Denis Zvizdiç’le yaptığı görüşmenin detayları hâlâ bir sır. Geçen hafta Bosna’nın en çok satılan gazetesi Dnevni Avaz sürmanşetten görüşmenin içeriğinin Bosna’daki FETÖ’cülerin Türkiye’ye iadesi olduğunu duyurdu ama Bosna’nın FETÖ’cüleri hangi yollarla Türkiye’ye iade edeceği ve bunun karşılığında Türkiye’den ne alacağı, ya da Türkiye’den bir şey alıp alamayacağı hâlâ bir muamma.
Başbakan Yıldırım ve Bosna-Hersek Bakanlar Konseyi Başkanı Denis Zvizdiç
Geçtiğimiz hafta Kosova Parlamentosu’nda Kosova’daki altı FETÖ’cünün Türkiye’ye usulsüz bir şekilde iade edilmesi ve akabinde hem içişleri bakanının, hem de istihbarat şefinin görevden alınmasıyla sonuçlanan sürecin araştırılması için bir inceleme komisyonu kuruldu ve bu komisyonun kurulması sıfıra karşı 60 oyla kabul edildi. Kosova bu anlamda, üstelik de kendisini tanıyan ilk ülkeler arasında olan Türkiye’ye karşı bir irade beyan etmiş oldu. Elbette ki bunun arkasında Kosova’nın AB ve ABD ile daha yakın ilişkiler kurma çabasında Türkiye’nin de bu iki odakla sıkıntılı olduğu bir dönemde bu iradeyi daha rahat göstermiş olmasının etkisi vardır. Fakat Bosna’da Boşnakları temsil eden siyasetin bunu yapabilme niyeti de yoktur, bunu yapacak iradesi de yoktur. Bunun nedeni, Bosna’da üçlü başkanlık sisteminde Boşnakları temsil eden sağcı SDA’nın Türkiye ile bağımlılık ilişkisidir.
İkinci olarak, şunu vurgulamak gerekiyor: Bosna’da siyasi irade sadece Boşnakları temsil eden SDA’dan ibaret değildir. Bosnalı Hırvatlar ve özellikle de Bosnalı Sırplar, sırf Bosna’daki siyasi sistemi daha da çıkmaza sürüklemek ve SDA’yı zor duruma düşürmek için Bosna’da FETÖ operasyonuna, hele de Bosna’daki FETÖ’cülerin Türkiye’ye iadesine karşı çıkacaktır. (Her ne kadar bundan 6-7 yıl öncesine kadar Bosna’daki FETÖ yapılanmasının ülkeden uzaklaştırılması için çaba göstermiş olsalar da.)
Burada bir ihtimal var: O da Türkiye’nin Putin ya da Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç aracılığıyla Bosnalı Sırpların lideri Dodik’e baskı yapma olasılığıdır. Bu ise sadece bir olasılık. Nitekim Rusya’nın Balkan politikası tamamıyla bölgenin istikrarsızlaşmasına yöneliktir, dolayısıyla Bosna’nın bu vesileyle çıkamaza sürüklenen siyasi konjonktürüne olumlu bir katkıda bulunmak istemez. Vuçiç’in ise Dodik üzerindeki etkisi oldukça sınırlıdır. FETÖ’cülerin Bosna’da Boşnaklar arasında da taraftarlarının olduğunu, Bosna’da belli bir güce sahip olduklarını da ilave etmek gerekiyor.
Boşnak siyasetinin Türkiye’yle bağımlılık ilişkisi ve Bosna siyasetinin etnik olarak karmaşık yapısı FETÖ’cülerin Türkiye’ye iade edilip edilmeyeceği konusunda muamma yaratıyor. Fakat burada kilidi açacak veri Yıldırım’ın Zvizdiç’le neler konuştuğudur. Malum, Bosna’da çok kırılgan bir ekonomik yapı var ve yaklaşan seçimlerden önce Türkiye’den özellikle istihdam yaratabilecek bir yatırım sözü SDA’nın oldukça işine gelir. Geçen hafta da belirttiğimiz gibi, iki sene önce Bosna’da FETÖ operasyonunun başlayacağına ilişkin görüşlerimizi burada açıklamıştık ama iki senedir bir gelişme olmadı ve Binali Yıldırım - Denis Zvizdiç görüşmesi sonrası bu süreç ne kadar hızlanır bilemeyiz.
Üçüncü yanıtımıza gelince…Bosna’da FETÖ operasyonu yapılır mı yapılmaz mı tam net değil ama ibre daha çok FETÖ’cülerin Bosna’da zor günler yaşayacağı yönünde. Ama ister FETÖ yanlısı olsun, isterse en başından beri FETÖ’cülere mesafeyle yaklaşanlar olsun, Türkiye’nin Bosna’nın iç politikasına bu kadar müdahil olması, özellikle iki senedir iyiden iyiye, gizlisi saklısı olmadan müdahalelerde bulunması Bosnalılar arasında artan bir tepkiye neden oluyor. Bu tepki ise sadece Bosnalı Sırplar ve Bosnalı Hırvatlarla sınırlı değil. Çoğu Türkiye’yi ikinci vatanı olarak gören, Türkiye’de akrabaları olan, Türkiye’yle var olan sosyal ve kültürel ortak değerlerine sahip çıkan Boşnaklar arasında da tepkinin arttığı biliniyor.(1)
Geçen hafta Zvizdiç-Yıldırım görüşmenin içeriği ortaya çıktığından bu yana halktan gelen sert tepkiler o dereceydi ki Bosna-Hersek Güvenlik Bakanı Dragan Mektiç Bosna’nın güvenliğini tehlikeye atan bir durum olursa buna hukuki çerçeve içinde yanıt verileceğini açıklamak durumunda kaldı. Türkiye ile herhangi bir anlaşmada önceliğin kesinlikle Bosna’nın çıkarları olacağını ama ne olursa olsun her türlü girişimin Bosna Anayasası ve Bosna kanunları çerçevesinde yapılacağını belirtti.
Asıl dikkat çeken ise daha önce Bosna’nın Türkiye büyükelçiliğini yapan Hayruddin Somun’un şu açıklaması oldu: “Demokratik ülkelerde Türkiye gibi ülkelerin hükümetlerinin başka bir ülkeden kendi rejimine karşı olan ama halen bulunduğu ülkede hiçbir suç işlememiş olan bir kişiyi iade etmesini beklemek uygunsuzdur ve kimse bu konuyu konuşuyor olmaktan dolayı memnun da değildir.”
Bosna’da bir FETÖ operasyonunun başlayıp başlamayacağı bir muamma fakat kesin olan bir şey var, o da bu konudan dolayı zaten artmakta olan AKP nezdinde Türkiye hoşnutsuzluğunun daha da arttığıdır.
(1) Üç sene önce “Bosna’da değişen AKP algısı” üzerine bir yazımız bu sayfalarda yer almıştı: http://ilerihaber.org/yazar/bosnada-degisen-akp-algisi-31331.html
Özgür Dirim Özkan’ın İleri Portal’dan önce yayınlanan yazıları için:
http://yugoslavyayazilari.blogspot.com.tr/
Bazı yazıların İngilizce çevirileri için:
http://lettersfromyugoslavia.blogspot.com.tr/