Geçtiğimiz haftaki yazımızda, Bosna seçimlerinin genel sonuçlarını yansıtmaya çalışmıştık. Bu yazıda ise kısaca Bosnalı komünistlerin durumunu ele alacağız, fakat önce sosyal demokratlarla ilgili kısmı kapatalım.
1997 yılında partinin kurucusu Nijaz Durakoviç’ten parti liderliğini aldığından bu yana SPD’nin (Sosyal Demokrat Parti) lideri olan Zlatko Lagumdzija’dan (Lagumciya) yana sıkıntılı olan partililer yakın zamanda SPD’den ayrılarak iki ayrı parti kurdular: Naşa Stranka (Bizim Partimiz) ve Demokratska Fronta (Demokratik Cephe). NS sosyal demokrat seçmenlerden pek fazla destek bulamadı ama DF sosyal demokrat oyların yeni adresi olduğu konusunda iddialı. SPD’de ise kazan yeniden kaynamaya başladı. Lagumdzija eleştiri oklarının hedefinde. Daha önce eski komünistleri tasfiye eden Lagumdzija partiyi daha liberal bir çizgiye çekmişti. Tasfiye olan ekip ise 6 Aralık’ta gerçekleşecek SPD kongresini iple çekiyor.
Seçimlere bölünmüş bir yapı ile giren sosyal demokratlar, bölünmelerine rağmen bir önceki seçime göre aynı oy oranıyla, toplamda aynı sayıda milletvekili çıkarmayı başarabildiler. Fakat bunu bir “başarı” olarak nitelendirmek çok da yerinde bir tanımlama olmayacak. Bosna’da son 10 ay içinde çok şey oldu.
Hatırlarsanız, geçtiğimiz Şubat ayında Tuzla’da patlak veren işçi ayaklanması tüm ülkeye yayılmıştı ve ayaklanma sonrasında yerel hükümetlerin bazıları istifalarını vermişlerdi. Uzun zamandır sınıf siyasetinden bîhaber olan SPD bu süreçte etkin olamadı. Şubat İsyan’ını takip eden “plenum” adı verilen forumlar da bir sürekliliği sağlayamadı ve siyasi bir alternatif olanağı yaratmada eksik kaldı. Hatta Tuzla’da kendi önerileriyle oluşan “teknokratlar hükümeti” geçtiğimiz hafta istifa etti.
Bosna İsyanı ve “plenumlar”ın siyasi bir alternatif yaratamaması bizim için pek sürpriz olmadı. Plenumların en ateşli dönemlerinde bile bu sürecin uzun soluklu bir siyasi yapı oluşturamayacağına dikkat çekmiştik. “Ad hoc” hareketlerin iktidara alternatif olamayacağı, böyle bir yapıyı çıkaramayacakları aşikâr. Facebook üzerinden eylem düzenleyen (hatta “düzenleyemeyen”); “Arap Baharı”nı selamlayan “liberter” sol unsurların da Bosna’da ciddi bir siyasi alternatif olamayacakları da belli.
Peki ya komünistler nerede?
Komunistiçka Partija, yani Bosna Hersek Komünist Partisi (BHKP) iki sene önce seçimlerden hemen önce ortaya çıkmış ve akıllarda “yoksa bir seçim partisi mi” sorusunu uyandırmıştı. Nitekim seçimlerden sonra uzun bir süre sessizliğini koruması bu yargıyı kuvvetlendiriyordu. Fakat son genel seçimlere daha iyi hazırlandılar. Eski kuşak Titocu komünistlerin arasında az sayıda yeni kuşak komünistin de eklemlenmesiyle ilginç bir yapı ortaya çıkmış. Eski tüfekler seneler sonra yeniden siyaset sahnesine çıkmanın heyecanını seçim kampanyasının her anında belli ediyorlardı. Gençler ise “Facebook” dışında kanlı-canlı komünistlerle birlikte yer alma tecrübesine sahip olmaktan şikayetçi değiller gibi.
İki sene önceki seçimlerden son anda çekilen BHKP, bu seçimlere sadece birkaç yerleşimde aday göstererek katıldı: Saraybosna’da Centar (Merkez); Novo Sarajevo (Yeni Saraybosna); Novi Grad (Yeni kent) dışında Tuzla ve Lukavac ile Bosna Sırp Cumhuriyeti’nde Banja Luka, Doboj ve Bijeljina’da aday gösteren BHKP ülke çapında yaklaşık 5000 oy aldı.
Neredeyse 2 milyon seçmenin oy kullandığı seçimlerde az bir rakam. Fakat aday gösterilen yerelliklerde, örneğin Tuzla Kantonu’nda %0,85, Saraybosna Kantonu’nda ise %0,92 oy oranına ulaştılar. Tuzla merkez seçim bölgesinde %2,5, Saraybosna’nın en çok nüfusu barındıran Grbavica, Çengiç Vila, Hrasno gibi semtlerini içeren Novo Sarajevo’da ise %1,5 oy alabilmişler. Bu ise partinin genel seçim stratejisini belirliyor: Tuzla ve Saraybosna gibi büyük kentlerde, emekçi nüfusun yoğun olduğu semtlerde “komünist adacıklar” yaratmak.
Her ne kadar ilk bakışta seçim sonuçları başarısız gibi görünse de, BHKP önderliği geleceğe umutla bakıyor ve 4 aydan bu yana Saraybosna’da nihayetinde sürekli çalışan bir parti büroları var. Seçim gününe kadar toplam 1473 kişiyi partili yapmışlar ve seçimden sonra bile partiye üye olmaya gelenler var. Örneğin sadece Saraybosna’da seçimden bu yana 260 yeni üye var. Dahası, tanınmış simalardan da manevi destek alıyorlar. BHKP önderliği şu sıralarda farklı birim ve çalışma gruplarıyla sürekli işleyen bir parti örgütünün inşası için çaba gösteriyorlar ve bu çaba içinde HTKP ile ilişkilerin geliştirilmesi de gündemde.
Bosna-Hersek’te, BHKP dışında iki komünist parti daha var. Birincisi; SKBiH (Savez Komunista Bosne i Hercegovine – Bosna Hersek Komünistler Birliği). Bosna’da uzun zamandır faal bir parti görünümünde. Fakat parti kadrolarının yetersizliği ve parti önderliğinin beceriksizliği partiyi son on yılda bir adım ileriye götürebilmiş değil. Parti önderliği seçimleri boykot etti ama boykotla ilgili her hangi bir çalışma yapmış da değiller.
Şu an için sadece Facebook’ta varlığını sürdüren bir diğer parti ise Narodna Komunistiçka Partija (Halkın Komünist Partisi). NKP’nin bu konuda bir parti kararı yok, ama üyeleri ve yandaşlarının DF adayları için oy kullandıkları biliniyor.
Şu durumda, Bosna Solu’nda BHKP Şubat İsyanı’nda ortaya çıkan ve bizdeki Haziran’a benzer bir dinamiğe sahip çıkabilecek ve bu dinamiği yeniden diriltebilme potansiyeline sahip olan tek örgütlenme olarak görünüyor.