Geçtiğimiz hafta Türkiye İşçi Partisi’nin açılış etkinliğine katılan Bosna-Hersek Komünistler Birliği Merkez Komite üyesi Duşko Maleşeviç oldukça anlamlı bir konuşma yaptı.
Kısa ama öz olarak şunları söyledi:
“Türkiye İşçi Partisi üyelerini ve dostlarını selamlıyorum!
Ben Duşko Maleşeviç. Bosna-Hersek Komünistler Birliği’ni temsilen geldim ve bu toplantıya katılmaktan gurur duyuyorum.
Sevgili yoldaşlar, bugün kapitalizme ve milliyetçiliğe karşı direnişte işçi sınıfının uluslararası dayanışması daha da önem kazanmıştır.
Tarih boyunca ülkelerimiz çeşitli vesilelerle bir aradaydı. Bugün her iki ülkenin de hükümetleri ülkelerimizin işçilerini ve doğal kaynaklarını sömürmek için işbirliği yapmaktadırlar.
Onlar işçilere karşı birleşiyorsa biz de birleşerek onlara karşı mücadele etmeliyiz.
Biliniz ki bu bunun için Bosna-Hersek’te yoldaşlarınız ve kardeşleriniz var!
Yaşasın Türkiye İşçi Partisi!
Yaşasın işçilerin uluslararası dayanışması! (*)”
Bu köşede sıklıkla Türkiye ve Bosna’daki gerici-milliyetçi iktidarların işbirliğine atıfta bulunulur, Alija İzzetbegoviç’in oğlu Bakir İzzetbegoviç’in liderliğindeki SDA (Stranka
Demokratska Akcije: Demokratik Eylem Partisi) ile RTE ve AKP’nin işbirliği aktarılır.
Duşko’nun bahsettiği gibi, her iki ülkenin de tarihi ve kültürel bağları yadsınamaz. Her iki ülkede de gericilerin de bu bağları istismar ettiği de bir gerçektir. Türkiyeli gericiler savaş zamanında bile Bosna’ya giden yardımları iç etmek gibi bir soysuzluğa imza atmış, karşı tarafta ise Bosnalı gericiler Bosna’ya ulaşabilen yardımları kendi hesaplarına geçirmekten imtina etmeyecek kadar alçaklaşmışlardı.
Bosna ve Türkiye gericiliğinin bu denli içli dışlı olmasından kaynaklı her iki ülkedeki ilerici, devrimci, sosyalist insanlar Türkiye-Bosna ilişkilerine kuşkuyla bakar. Nasıl ki Türkiyeli devrimciler “Bosna işlerini” sağcılara teslim ettiyse, Bosnalı solcular da aynı şekilde Türkiye ile ilişkilerde sağcıları yetkili kılmıştır.
Duşko’nun TİP açılış etkinliğine katılımı bu anlamda her iki ülkedeki ezberi bozmaya yönelik olarak atılan ilk adımdır. Bosna solu ve Türkiyeli devrimcilerin birbirlerine attığı bu ilk adım belki bugün için kitlesel bir yansımasını bulamıyor ama simgesel ve politik anlamı çok büyüktür. Türkiye’de gericiliğin özellikle Balkanlar, Kafkasya, Orta Asya ve Ortadoğu coğrafyalarındaki gerici iktidarlarla ve muhafazakâr siyasetle işbirliğini çok sıkı tuttuğunu biliyoruz. Bu işbirliğini iç siyasette nasıl bir konsolidasyon malzemesi olarak kullandığını da biliyoruz ki, dün yeni havalimanı açılışında bu sıkı işbirliğini yine konsolidasyon malzemesi olarak kullandılar.
Türkiyeli devrimciler bu alanı sağcılara, gericilere bırakmamalıdır. Yakın coğrafyamızdaki siyaseti Türkiye’deki gericilere teslim etmek, Türkiye’deki siyasi alanı daraltmak anlamına gelmektedir. Suriye’deki savaş bize ders olmalıdır. Türkiyeli devrimciler Suriye’de alanı sağcılara bırakarak Türkiye’yi bu kadar etkileyen bir savaşta siyaset dışı kalmıştır. Ne Suriye siyaseti, ne Bosna, ne Azerbaycan, ne Kıbrıs, ne de Makedonya siyaseti sağcılara bırakılmayacak kadar Türkiye siyaseti için önemlidir. 2013 yılında bebeklere kimlik numarası verilememesinden dolayı ortaya çıkan soruna karşı protesto eylemi düzenleyen Bosnalılar’ın Haziran direnişinden esinlendikleri, 2014 Şubat ayında ise Tuzlalı işçilerin işten çıkarılmasıyla büyüyen isyan dalgasında Haziran’ın etkisi biliniyor.
Duşko’nun TİP’in kuruluş toplantısına katılımı ve kürsüdeki kısa demeci bu anlamda çok değerlidir. Sadece sözlerin içeriği değil, ilk defa Bosnalı bir devrimcinin, Türkiye’de devrimci bir partinin kürsüsünde yer alması; “Sizin Bosna’da da yoldaşlarınız var” diye haykırması çok değerlidir.
TİP eğer böylesine iddialı bir yola çıktıysa, sınıf dayanışmasını yakın coğrafyaya da açmalıdır.
*Konuşmanın tam orijinal metni:
“Pozdravljam članove i prijatelje Radničke Partije Turske.
Ja sam Duško Malešević, predstavnik Saveza Komunista Bosne i Hercegovine.
Počastvovan sam što prisustvujem ovom skupu.
Drage drugarice i drugovi, danas je od izuzetne važnosti iskazivanje međunarodne solidarnosti radnika kako bismo se oduprli kapitalizmu i nacionalistima.
Naše države su kroz istoriju bile povezane na razne načine. Danas se određeni politički lideri naših država udružuju u eksploataciji radnika i prirodnih bogatstava.
Ako se oni mogu udruživati protiv nas radnika, možemo i mi pružiti zajednički otpor. Računajte da ćete u Bosni i Hercegovini uvijek imati drugove i saborce.
Da živi Radnička Partija Turske!
Da živi međunarodna solidarnost radnika!”
[email protected]
Özgür Dirim Özkan’ın İleri Portal’dan önce yayınlanan yazıları için:
http://yugoslavyayazilari.blogspot.com.tr/
Bazı yazıların İngilizce çevirileri için:
http://lettersfromyugoslavia.blogspot.com.tr/