Bosna'da cemaat operasyonu başlayacak mı?

Cemaat’in en güçlü olduğu ülkelerden olan Bosna’da son siyasî ve “krimal” gelişmelerden sonra dengeler değişebilir mi? Cemaat Bosna’daki siyasî ilişkilerini ve kurumsal zeminini kaybeder mi? Görünen o ki, yavaş yavaş öyle olacak.

Bosna’da faal olan bir çok cemaat arasında en güçlüsü Fethullah Gülen Cemaati’dir. Savaşın hemen ertesinde kurulan Türk Kolejleri (tabela ismiyle “International School”, ama bilinen isimleriyle “Türk Kolejleri”) Cemaat’in Bosna’ya savaş sonrasında çıkarma yaptığı ilk alan olmuştu. Daha sonra Bosna’da iyice yayıldı: Bosna’nın her tarafında açılan Türk Kolejleri’ni bir de üniversite izledi. Bunun yanı sıra vakıflar, turizm yatırımları (otel, tur organizasyon şirketi, vs) ve hatta bir de günlük gazete (Novo Vrijeme – Yeni Zaman). Daha da önemlisi, Cemaat uzun süre Bosna’daki Müslümanların yetkili kurumu “Bosna-Hersek İslam Birliği” içinde de etkindi. Cemaatin sağladığı maddî avantajlar ve siyasî ilişki ağı muataassıp dindar kesim içinde kabul görmesini ve taraftar toplamasını da kolaylaştırdı.

AKP ve Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte hareket etmesi de Cemaat’in Bosna’daki kabulunun bir başka nedeniydi.

Ama artık bu birliktelik sona erdi. Dün dost olanlar, bugün düşman oldu. Peki bu Bosna’ya nasıl yansıdı?

AKP hükümetinin Cemaati “terör örgütü” olarak ilan etmesiyle birlikte Bosna’da da Cemaat’e yönelik bir baskı oluşturuldu. Daha doğrusu, bir baskı oluşturulmaya çalışıldı. Fakat yakın zamana kadar bunun çok da başarılı olduğunu söyleyemeyiz. Daha önce Cemaat’le yakın ilişki içinde olmuş Bosna-Hersek Federasyonu Kültür ve Spor Bakanı Salmir Kaplan iki sene önce Bosna’nın en çok okunan haftalık dergilerinden Dani’ye verdiği bir röportajda Cemaatin AKP’nin tartışmasız ortağı olan Bakir İzzsetbegoviç’in partisi SDA’ya (Stranka Demokratska Akcija – Demokratik Eylem Partisi) karşı en güçlü partiye destek vereceğine dikkat çekmişti. Eylül 2014’teki seçimlerde SDA’nın en büyük rakibi SBB’ydi (Savez za bolju budućnost BiH, Daha iyi bir Bosna-Hersek Geleceği için Birlik) ve seçimi kaybeden SBB lideri Fahrudin Radonçiç, seçim akşamı basına verdiği ilk demecinde şunu ifade etmişti: “Ben sadece Bakir İzzetbegoviç’e karşı değil, Recep Tayyip Erdoğan’a karşı da mücadele ettim”.

Daha önce bu köşede yayınlanan “Bosna’da Değişen AKP Algısı” başlıklı yazımızda AKP-Cemaat savaşının Bosna’da yerel ortaklar üzerinden yürüdüğünü yazmıştık. Ortada ciddi ve bozulması güç bir denge vardı. Fakat, bu denge yavaş yavaş Cemaat aleyhine bozulmaya başladı.

Geçtiğimiz Ekim ayında, SBB’nin SDA ile koalisyon ortağı olup hükümete katılması ile SBB ve Cemaat arasındaki stratejik ortaklığın bozulacağı belli olmuştu. Fakat asıl sarsıcı gelişme ise bir dramla ortaya çıktı. Saraybosna’nın Ilıca semtindeki “Türk Koleji”nde okuyan 15 yaşındaki Mahir Rakovats 14 Aralık 2015 akşamı oturdukları binanın sekizinci katından atlayarak intihar etti. Uzun zamandır Mahir’in okulda akran şiddetine maruz kaldığına dair sıkıntısından haberdar olan ailesi, Mahir’in cenazesinin defnedildiği gün yeni ve kahredici bilgilere ulaştı. Mahir’in arkadaşları, Mahir’in okul tuvaletinde tecavüze uğradığını ailesine aktardı ve olay önce yargıya taşınıp sonra da medyaya aksedince kıyamet koptu.

Bir aydır Cemaat okulları mercek altında. Okullarda zengin çocuklara bedavadan not dağıtıldığı, okuldaki öğretmenlerin sadece Türkçe bildiği, alanlarında yetersiz oldukları, hatta eğitim vermeleri için gerekli lisanslara sahip olmadıkları bile konuşuluyor.

Bosna’da gündemin bir diğer maddesi de, Suriye ve Irak’ta başta IŞİD olmak üzere şeriatçı örgütlerde savaşan Bosnalı militanlar. Bosna istihbaratı işi son dönemde sıkı tutmaya başladı ve IŞİD sempatizanlarını ciddi takibe aldı. Geçen hafta Bosna-Hersek İslam Birliği aldığı kararla bir taşla iki tuş vurdu. Alınan kararla Bosna-Hersek İslam Birliği kendi bünyesinde olmayan cemaatlere karşı savaş açtığını duyurdu. Bunda ilk hedef kuşkusuz ki IŞİD. Bu kararla ABD ve AB ülkelerinin de Bosna’ya İslamcı militanlarla ilgili olarak yöneltilen eleştirilerin önü de kesilmiş olacak.

Ama asıl önemlisi, uzun süredir maddî kaynakları kesilen, siyasî ilişkileri boşa çıkan Cemaat’in de bu karardan etkilenecek olması.

Önümüzdeki süreçte bu kararın Cemaat açısından ne anlama geldiği daha da açık belli olacak.

http://yugoslavyayazilari.blogspot.ba/