Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY: International Criminal Tribunal for the Former Yugoslavia) ICTY başkanı Carmel Agius BM Güvenlik Konseyi’ne 1993’ten bu yana çok iyi iş çıkardıklarını, “uluslararası adalet mefhumunu baştan aşağı değiştirdiklerini” iletmiş. Doğrudur; ICTY sadece uluslararası adaletin değil, genel olarak adalet kavramının anlamını da değiştirmiştir.
Bosna’da savaşın bitmesinden bu yana 22 yıl geçti ama savaş hala bir türlü bitmek bilmedi. Üç yıllık savaşı sonlandıran Dayton Barış Anlaşması imzalandığında, Batı bu anlaşmanın Dünya’nın silahlı çatışma yaşanan diğer bölgelerine de örnek olacağından emindi. Elimizdeki durum ise şu: Dayton ile kurulan ama işlemeyen bir devlet ve yapısallaştırılmış bir etnik nefret. Eski Yugoslav ülkelerinde iktidardaki siyasî aktörler 22 yıl önce ülkeyi parçalanmaya götüren vahşi etnik savaşın mimarlarının öğrencileri. Savaşın üzerinden 22 yıl geçti ama Bosna’da gündemi savaşın hayaletleri belirlemeye devam ediyor. Sadece 22 yıl önceki siyasetçilerin hayaletleri değil, bizzat savaşta insanlık suçu işleyenler gündemi belirlemeye devam ediyor.
Mayıs 2011’de Sırbistan istihbaratı tarafından yakalanıp Lahey’de ICTY’ye teslim edilen Srebrenica kasabı Ratko Mladiç’in cezası 6 yıllık yargılama sonunda belirlendi. 21 Kasım’da VRS (Vojske Republike Srpske - Sırp Cumhuriyeti Ordusu) başkomutanı General Ratko Mladiç ömür boyu hapse mahkûm oldu.
Dünya kamuoyu bu kararı “adalet sonunda tecelli etti” şeklinde duyurdu. Tecelli eden adaletin bölgedeki yansımaları ise farklıydı. Sırbistan’da ve Bosna’daki Sırp Cumhuriyeti’nde (RS: Republika Srpska) öfke vardı. Bosnalı Sırplar için savaş kahramanı mertebesinden görülen Mladiç’e verilen bu ceza haksızdı. Mladiç’in katil, insanlık düşmanı olduğu mahkeme tarafından onaylandıktan sonra başkent Saraybosna’nın hemen yanı başındaki Lukavica semtinde 2014 yılında Mladiç için konulan ve büyük tartışmalar yaratmış plaketin kaldırılacağı düşünülüyordu ama ne gam! Tam tersi oldu. RS’te ve Sırbistan’da Mladiç’in kahramanlığını öven posterler ve pankartlar kapladı her bir yeri. Özet olarak mesaj açıktı:
“SOYKIRIM DEĞİL VATAN SAVUNMASI”
Milliyetçilik ahmaklıktır ve ister X, ister Y, ister Z olsun, hatta ister ezilen, isterse de ezen milliyetçilik olsun, fark etmeksizin Mladiç gibi bir caninin vatan kahramanı olduğunu öne sürecek ahmaklar her yerde karşımıza çıkar.
Mladiç davasının dumanı tüterken bir başka caninin, Bosna’daki Hırvat birliklerinin komutanlarından Slobodan Praljak’ın ICTY’nin hakkında verdiği kararı okuduğu anda mahkeme heyetinin gözleri önünde zehir içip kendi canına kıyması bu sefer de Bosna’daki Hırvat kantonları ve Hırvatistan’ı karıştırdı. Hırvatların önemli bir kısmı Praljak’ın halkı için savaşmış ve yine halkı için canını veren bir kahraman olduğunda hemfikir.
Hem Praljak, hem de Mladiç’in ortak özelliği ikisinin de cezasının onanması, ikisinin de kendi halkları tarafından kahraman ilan edilmesi ve en nihayetinde ikisinin de çok başarılı birer asker olması. Okuduğunuza inanın: Hem Praljak hem de Mladiç çok başarılı komutanlardır!
Bosna’da RS Mladiç’in Boşnakları temizlemesi sayesinde daha kolay kuruldu mu? Evet. RS varlığını devam ettirdikçe, bu durum Mladiç için bir başarıdır!
Hersek’te de Praljak gibi canilerin işlediği cinayetler sayesinde kurulan Hırvat kantonlar var mı? Var. Şu halde Praljak da başarılı bir kahramandır.
Çok iyi biliyoruz ki hukuk ve adalet birbirinden farklı şeyler. Kuşkusuz ki Avrupa’nın kolonyal heveslerini tatmin etmekten başka hiçbir işe yaramayan Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY – International Criminal Tribunal for the former Jugoslavija) Bosna’ya adalet getirmekten uzaktır. Geç gelen adalet, adalet değildir. Dahası, ICTY’nin amacının adaleti sağlamak olduğu da meçhul: Mladiç’in, Radovan Karadziç’in ömür boyu hapse mahkûm olduğu, Srebrenitsa, Foça, Gorazde ve onlarca katliamın kanıtlandığı ICTY’de, bu katliamlar sayesinde kurulan Bosna-Hersek’teki Sırp Cumhuriyeti dimdik ayakta. Etnik temizlik yaptığı topraklar üzerinde kurulan Republika Srspka’nın meşruiyeti kalmamışken kimse çıkıp “senin siyasî meşruiyetin yok, hukukî olarak da var olamazsın” diyemiyor, demiyor.
Yolsuzluk ve yoksulluğa batmış sağcı Bosna hükümetinde bunların hesabını soracak irade zaten yok. Batı için ise Bosna’daki durum şu an gayet olumlu. ICTY başkanı yaptıkları işten gayet memnun. ICTY’nin görevi bitti ama zannedilmesin ki Batı Bosna’yı rahat bırakır. Bosna Savaşı, savaştan kalan hesaplaşmalar ne kadar canlı tutulursa, ne kadar sürüncemede bırakılırsa Batı Bosna’yı da o kadar rahat kontrol edebiliyor.
Balkanlarla ilgili ajanslara düşen haberlere baktığınızda, halen savaş suçları ve bundan dolayı yapılan yargılamaların ön planda olduğunu görürüsünüz. Aradan 22 yıl geçmiş olmasına rağmen! Bosna Savaşı’nda çocuk olanlar artık baba oldular ama hala bu çocukların hayatını karartanlar adalete hesap veremedi. Savaştan bu yana Bosna’da hiçbir şey iyiye gitmedi ve ICTY’deki yargılamalar ise sadece formalite icabı oynanan birer piyes. Bosna’da adaletin sağlanmasına hiçbir katkısı yok.
Aradan geçen bunca seneye rağmen Bosna’yı ve hatta eski Yugoslavya’yı hala bir ülkeyi ateşe atan politikacılar ve öğrencileri yönetiyor. Hatta sadece politikacılar değil, toprak altındaki ölüler ve bu ölüleri toplu mezarlara gömen komutanlarla, bu mezarları mütemadiyen açıp şaşalı törenlerle cesetleri yeniden gömenler yönetiyor.
Not: Kişisel nedenlerle yaklaşık beş aydır yazılarına ara veren Özgür Dirim Özkan, Cuma günleri “Yugoslavya Yazıları” ile yeniden İleri Portal’da yer alacaktır.
Özgür Dirim Özkan’ın İleri Portal’dan önce yayınlanan yazıları için:
http://yugoslavyayazilari.blogspot.com.tr/
Bazı yazıların İngilizce çevirileri için:
http://lettersfromyugoslavia.blogspot.com.tr/