Bosnalji ve Bosna’nın nehirleri, gölleri…

Dört haftadır bu köşede Türkiye’nin Bosna siyasetini nasıl karıştırdığına dair yazılara yer verdik. Bu hafta biraz havadan, sudan bahsedeceğiz…

Bosna-Hersek’te belki iyiye giden tek şey turizm. Ülke son yıllarda her yıl artan oranda turiste ev sahipliği yapıyor ama bozuk düzende hangi çark düzgün işleyebilir ki! Özellikle de cebi para dolu Ortadoğulu turistler için Bosna’nın dört bir yanı beton heyulalarla çevrelenmeye, doğa harikası dağlar, vadiler tatil köyü yapılması uğruna katlediliyor.

Bosnalıların pek umurunda değil. Son yıllarda istihdam artışı yaşanan, sıcak para girişi sağlayan nadir bulunan böyle bir fırsat pek de kaçırılacak gibi değil.

Bosna’yı turistler için, özellikle de Ortadoğulu turistler için bu kadar cazip kılan en önemli etken ise doğal harikaları. Bosna ormanlarla, ormanların arasındaki göllerle, derelerle, her yerinden fışkıran su kaynaklarıyla bezeli bir ülke. Bosna’da Osmanlı’dan kalan en önemli eserlerin eski taş köprüler olması bir tesadüf değil. Başta Vişegrad’taki Drina Köprüsü, Mostar Köprüsü olmak üzere Türkiye’den gelen birçok turist bu köprülere hayranlığını gizleyemez. Una Nehri kaynağının hemen yanı başına kurulmuş olan, sonradan Nakşibendi tarikatının üzerine çöktüğü Sarısaltuk’un kurduğu rivayet edilen Blagay’daki Bektaşi tekkesine bir giden mutlaka bir kere daha gider.

Bosna’nın suyu da güzeldir. Hemen hemen her şehrinde meşhur bir çeşme vardır ve o çeşmeden su içenin, o şehre yeniden döneceği iddia edilir. Geçtiğimiz ay Saraybosna’ya gelen Binali Yıldırım’ın Saraybosna’daki Gazi Hüsrev Bey Camisi’nin köşesindeki çeşmeden su içerken verdiği pozlar bizlere bunu düşündürdü. Ahmet Davutoğlu da bu sudan içmiş miydi bilmiyoruz ama sık sık Saraybosna’ya gelirdi. Şimdilerde Bosnalılar soruyor: “Ya, sizin kısa boylu, gözlüklü, sürekli sırıtan, Türkiye’de her konuşmasında Bosna’ya selam yollayan bir adam vardı, ne oldu ona” diye soruyorlar. Davutoğlu mazide kaldı. 24 Haziran’dan sonra Binali Yıldırım da Saray Rejiminin düşük profilli bir başka kadroya ihtiyaç duymaması halinde aynı kaderi paylaşacak gibi…

En azından Bosna’nın suyunun profili tartışmalı başbakanlara yaramadığını biliyoruz…

Bosna’ya bir kere giden birine Bosna hakkındaki ilk izlenimlerini sorduğunuzda köprüler ve köprülerin üzerine inşa edildiği zümrüt yeşili, tertemiz nehirleri anlatacaktır. Sadece Bosna’ya gidenler değil, ülkemizdeki Bosna ve Sancak kökenli nüfus için de Bosna için en çok kullanılan imge nehirlerdir, sudur. Hemen hemen tüm Boşnak/Bosna/Sancak derneklerinin simgesinde, armasında bir nehir figürü, köprü figürü yer alır. Sosyal medya paylaşımlarında sıklıkla Bosna’nın o muhteşem güzellikteki gölleri, dereleri, nehirleri paylaşılır.

Malum, nostalji tanım olarak “geçmişte kalan güzelliklere olan özlem duygusu ve bu duygunun baskın bir duruma gelmesi, geçmişseverlik” anlamına geliyor. (TDK) Nostaljik olan her şey, bütün olumsuzluklarından, çirkinliklerinden arındırılmış bir geçmiş kurgusudur. Bosnalji, Bosna nostaljisi ise geçmişe duyulan nostaljik ruh halinin, günümüzle gerçek ötesi bir duygusal kurgudur. Bosna’ya gelen turistler, ya da Türkiye’deki Bosna kökenliler Bosna’nın deresini, gölünü, suyunu öve dursun,  2018 yılında Bosnalılar, özellikle de Saraybosnalılar için “su” demek bezdirici su kesintileri” anlamına gelmektedir.

Son bir yıldır Saraybosna’nın dört bir yanında duvarlara yapıştırılmış küçük kâğıtlar dikkati çekiyor: “Voda Narodu!”… “Halk için Su”. “Smrt Faşizmu, Sloboda Narodu”, yani “Faşizme Ölüm, Halka Hürriyet” sloganına gönderme yapan kâğıtlarda imza olarak “Vodoodbrana Sarejeva” kullanılmış: Saraybosna Su Savunması!

Her tarafından su fışkıran Bosna-Hersek’te on yıllardır altyapı yatırımı, Yugoslavya döneminde yapılan altyapının tamiratı bile yapılamadığı için Saraybosna savaştan bu yana en büyük su sıkıntısını çekiyor. Sosyal medyada gruplar kuruluyor: “Grbavica’da su kesik, diğer yerlerde nasıl? Koşevo’ya gece 3 gibi su verdiler, siz de bekleyin” gibi diyaloglar kuruluyor savaştan 22 sene sonra 2018 Saraybosna’sında.

Bosna’yı sadece ecdadımızın inşa inşa ettiği Mostar, Blagay veya Saraybosna’dan, hatta sadece Saraybosna’nın tek bir mahallesi olan Başçarşı’dan ibaret gören Bosnaljik imgelem Saraybosna’nın son beş senedir çekilmez hale gelen su sorununu nereden bilsin? Alija’nın partisinin Bosna’yı yolsuzluk ve mafya cennetine çevirdiğini bilmediği gibi onu da bilmez. Savaştan bu yana Bosna’dan 800 bin kişinin kaçtığını bilmediği gibi onu da bilmez, 800 bin kişinin Çetnikler’den değil, işsizlikten, yoksulluktan, yolsuzluktan kaçtığını bilmez…

Bosnalji ne güzel şey!

[email protected]

Özgür Dirim Özkan’ın İleri Portal’dan önce yayınlanan yazıları için:
http://yugoslavyayazilari.blogspot.com.tr/

Bazı yazıların İngilizce çevirileri için:
http://lettersfromyugoslavia.blogspot.com.tr/