Bosna üzerinden hamaset, Türkiye’de sağın iç siyasette sıklıkla başvurduğu ideolojik bir araçtır. Bosna, hakkında klişelerden öte bilinmeyen, ama herkesin çok sevdiği bir coğrafyadır Türkiye’de ve Bosna sözü geçtiğinde gözlerimiz yaşarır, Bosna’ya duyduğumuz sevgi anlatılamaz derecededir.
Türk sağı bu sevginin farkındadır ve her ne kadar hakkında fazlaca bir şey bilmediğimiz halde çok sevdiğimiz diğer bir coğrafya; Filistin son 15 yılda Bosna ile yarışır duruma gelmişse de, Bosna Türkiye’de iç siyasette sıklıkla istismar edilen bir mefhumdur.
Ahmet Davutoğlu döneminde bu tek taraflı aşk Bosna’da da yansımasını buldu. Yeni Türkiye için Bosna’nın sadece Türk iç siyasetinde istismar edilmesi yetmezdi, bizzat Bosna siyasetini de buna karıştırmak gerekti.
Geçtiğimiz iki hafta bu konuda sıkça yazdık. Üç haftadır Türkiye’nin Bosna iç siyasetine yaptığı etki ve baskıyı yazıyoruz. Bu hafta Bosna’nın göllerinden, derelerinden, akarsularından bahseden bir yazı kaleme alacaktık ama hafta içinde Yeni Şafak’ta çıkan ve Bosna basınında oldukça ses getiren bir haber bizi yine havadan sudan konuşmaktan mahrum etti.
24 Nisan Salı günü Yeni Şafak’ta dikkatleri fazla çekmeyen bir haber vardı: “Dev Buluşma Bosna’da”. (https://www.yenisafak.com/gundem/dev-bulusma-bosnada-3256977) Almanya ve Hollanda’nın RTE’nin seçim mitingi yapmasına müsaade etmeyeceğini açıklamasıyla çare bulunmuştu ve gurbetçi Türkler Bosna’ya getirilecek, seçim mitingi 20 Mayıs’ta Saraybosna’da yapılacaktı.
Ne de olsa Bosna bir vilayet, Saraybosna da bir nahiyemiz değil mi?
Haftalardır sürekli dile getirdiğimiz gibi, Bosna’da Türkiye’nin Bosna’nın iç siyasetine yaptığı müdahaleler gün geçtikçe daha çok tepki çekiyor ve bu haber yayınlanır yayınlanmaz Bosna gündemine bomba gibi düştü. İlk tepki sosyal-liberal eğilimli Naşa Stranka’dan geldi. Naşa Stranka Türkiye’nin AB ile bu konuda sürtüşme yaşadığına ve Türkiye’nin AB tarafından kabul görülmeyen bir mitingi Bosna’da yapmasının Bosna-AB ilişkilerine zarar vereceğine dikkat çekiyordu.
Bu haber Bosnalı Sırpların lideri Dodik için bulunmaz bir nimetti. Naşa Stranka’dan sonra ikinci tepki de Bosnalı Sırpların kabadayı, küstah, dengesiz ve her durumu fırsata çeviren (bize oldukça tanıdık gelen bir üsluba sahip) lideri Dodik bu fırsatı kaçırmadı. Boşnakların Türklerle bu kadar içli dışlı olmasından dolayı kendisinin de Rusya ve Sırbistan’a yakın olmasının anlaşılabilir olduğunu ilave etti.
RTE’nin Bosna hamlesi kendisine ne kadar oy kazandırır bilemeyiz ama Bosnalıların baş belası Dodik’e çok güzel fırsatlar sunduğu kesin.
Haberin Bosna’da yayılması ve tepkilerin ortaya çıkmasıyla, gözler Türkiye’nin Saraybosna Büyükelçiliği’ne çevrildi. Elçilikten çıt çıkmıyor! Mitingi olumlayan ya da; “Yok öyle bir şey, yalan haber” diyen bir açıklama yapılmadı. Belli ki kamunun nabzını yoklayıp ona göre şerbet verecekler. AKP iç siyasette izlediği “yap - tepkiyi gözlemle - değiştir, rafa kaldır ya da daha da fazlasını yap” stratejisini dış politikada da uyguluyor.
Henüz konuyla ilgili olarak ne Bosna yönetiminden ne de Türkiye tarafından resmî bir açıklama yapılmış değil ama Yeni Şafak’taki haberde mitingin detayları veriliyor. Bu durum alay konusu olmaya başladı. Muhalif/sol kimliğiyle bilinen web portalı Buka “Erdoğan Saraybosna mitingi ile ilgili detaylı bilgi verirken Bosna-Hersek’teki otoritelerin olaydan haberi bile yok” http://www.6yka.com/novost/138791/erdogan-do-u-detalje-isplanirao-miting-u-sarajevu-a-bh.-vlasti-ne-znaju-ni-da-dolazi başlığıyla dalgasını geçti.
20 Mayıs’ta Bosna’da yapılması planlanan miting sadece Türkiye siyasetini değil, Bosna siyasetini de çok yakından ilgilendiriyor. Nitekim Ekim’de de Bosna seçimleri var ve bu mitingi daha şimdiden Dodik istismar etmeye başladı bile. Peki ya RTE’nin kankası Bakir İzzetbegoviç bu fırsatı değerlendirebilecek mi? Aslında yakın geçmişe kadar RTE’nin İzzetbegoviç’e desteği ciddi anlamda SDA ve Bosna sağının elini güçlendiriyordu. Fakat özellikle son iki yılda Türkiye’nin Bosna siyasetine bu kadar müdahale etmesi Bosna siyasetinde ve kamuoyunda da tepkilere neden olmaya başladı ve şu an için olmasa da, uzun vadede RTE’nin İzzetbegoviç’e verdiği açık destek, buna verilen tepkiden dolayı İzzetbegoviç’in aleyhine dönüşebilir. Bosna’da bile RTE/AKP yandaşlığı/muhalifliği üzerinden bir fay açılmaya başladı ve RTE/AKP’nin müdahalesi bu fayı derinleştirmekten başka işe yaramıyor.
AB’de ve yurtiçinde sıkışan Saray Rejimi, Bosna’yı kendisine bir çıkış yolu olarak görüyor belli ki, ama Saray, Bosna iç siyasetinde etkin olmaya çalıştıkça, Bosna siyasetini sıkıştığı zamanlarda stepne olarak kullanmaya çalıştıkça, savaştan bu yana iktisadi ve siyasi sorunlardan bir türlü kurtulamayan Bosna’nın daha da istikrarsızlaşmasına katkı sunuyor.
Özgür Dirim Özkan’ın İleri Portal’dan önce yayınlanan yazıları için:
http://yugoslavyayazilari.blogspot.com.tr/
Bazı yazıların İngilizce çevirileri için:
http://lettersfromyugoslavia.blogspot.com.tr/