İmamoğlu'nun Karadeniz gezisi
Herkes bir umutla programı takip ederken, sosyal medyaya daha program bitmeden düşen Nagehan Alçı, Ertuğrul Özkök ve Akif Beki’nin başkanın otobüsündeki o samimi fotoğrafı, alana bomba gibi düştü.
Her şey olağan akışında devam eden bir gezi programı olarak devam ediyordu. Ta ki gezinin son durağı Trabzon’da o fotoğraf basına verilene kadar. Halbuki adı geçen gazeteciler gezi boyunca İmamoğlu’nun yanındaydılar.
İlk, Rize’nin Fındıklı ilçesinde bir kafedeki Che posteri ile gündem olmuştu o meşhur gazeteci. Daha önce "terörist" dediği Che’nin posterinin fotoğrafını çekmek istedi. İşletmenin sahibi "Önce ondan özür dilemelisin" diyerek ona izin vermedi. O zamana kadar yaşanan tek olay buydu gezideki.
Bölgenin nabzını, tepkisini ölçmek için yakından takip ettim tüm geziyi. Atlamış olabileceğim bir şeyler de olabilir diye yazılan çizilen tüm haberleri ve yazıları da ayrıca okudum.
Derdim Ekrem İmamoğlu’nun bölgedeki popülaritesinin ne olduğunu takip etmek değildi; son ekonomik krizle birlikte AKP-Saray Rejimi'nin kalesi, oy deposu olan bölgenin tepkilerinin değişip değişmediğini gözlemlemekti.
AKP için önemli bu bölgeye yapılan ziyaretin de sadece bir bayram ziyareti olmadığı açıkça ortadaydı. Belki CHP için değil ama muhtemel adaylar arasında gösterilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın İmamoğlu, Trabzon’lu olmanın avantajını da kullanarak AKP'nin en güçlü olduğu yerde gövde gösterisi yapmak istiyordu. Bayram bunun için bulunmaz bir fırsattı.
CHP'de neler yaşandığından bağımsız olarak bu güç gösterisinin Artvin’de, Rize’de ve Trabzon’da karşılık bulduğu bir gerçek. Rize meydan toplantısı zayıf geçse de onun da ilçelere yapılan ziyaretlerden sonra merkeze gelinmesinden dolayı olduğu savı kabul edilebilir bir görüştür.
Zaten uzun süredir hem CHP hem de Millet İttifakı cephesinde çok konuşulan isimlerden biri olan İmamoğlu, bu ziyaretle kendini yeniden seçenekler arasında göstermiş oldu. Bu durum basını da harekete geçirdi .
Trabzon meydanda Millet ittifakına ait partilerin iyi çalışmamasına rağmen hatırı sayılır bir kalabalık meydanı doldurmuştu. Konuştuğumuz partililer "Sadece gece bir mesaj atıldı, hepsi bu" dediler. Halbuki daha birkaç gün önce şampiyonluk kutlamalarında kürsüye çıkan iktidarın bakanları ve bu ülkenin Cumhurbaşkanı yuhalanmıştı ve bu durum muhalefet için bulunmaz bir fırsattı. Ama böyle bir çalışma yapılmadı. Sanki program parti programı değilmiş gibi davranıldı.
Herkes bir umutla programı takip ederken, sosyal medyaya daha program bitmeden düşen Nagehan Alçı, Ertuğrul Özkök ve Akif Beki’nin başkanın otobüsündeki o samimi fotoğrafı, alana bomba gibi düştü.
Hele ki o gazetecilerin özellikle para verilerek geziye davet edilmeleri alanda bütün tartışmayı İmamoğlu’nun umut olmasından aldı, yeni bir proje mi tartışmalarına kadar götürdü. Bütün gezinin büyüsü bir anda kaybolmuştu.
Artık konuşulan başka bir şeydi. CHP seçmeni 6'lı masayı kabul etmişti. Orada AKP eskisi siyasetçiler olmasına rağmen sesini çıkarmamış ama yıllarca AKP'nin kalemi olmuş, bugünlere gelinmesinde büyük suçları bulunan ve kendilerine "emperyalist merkezlerin kalemleri" denilen, hatta bir kesimin söylemlerine göre "mesajcı gazeteciler" olarak adlandırılan bu isimler için "Bu otobüste olmaları kabul edilemez" diye tepkiler yükselmeye başlamıştı.
Trabzon’da her şey güzel giderken birden hava değişmişti. Artık ardından konuşulan, "İmamoğlu tek başına hareket ediyor", CHP Genel Başkanlığı'na oynuyor", "İmamoğlu varsa 6'lı masa yok", "İmamoğlu göstermelik bir cumhurbaşkanlığı için siyasi geleceğini harcamaz, o zaman başkan olmak istiyor"...
Bu konuşulanları bize zaman gösterecek ama bütün bunlara İmamoğlu’nun cevabı, parmağını sallayarak "Anlamaya çalışmadan bu tarz girişimleri yapanları, akıllı olmaya davet ediyorum. Vız gelir tırıs gider. Hiç umurumda değil" oldu.
Bu ülke, parmak sallayanlardan yeterince çekti.