Geçtiğimiz haftalarda Manavgat ile başlayıp özellikle Marmaris bölgesinde devam eden yangınlardan sonra şimdi de Şemdinli bölgesinde ve Tunceli bölgesinde 10 gündür devam eden yangınlara şahit oluyoruz. Kısaca ülke yanıyor, yanmaya devam ediyor.
At izinin it izine karıştığı, kimin neyi ne zaman yapıp yapmadığının bilinemediği bir süreç de yaşandı bu arada. Devlet mi yaktı? (Yok canım devlet hiç kendi ormanı yakar mı? – Yakar.). Ateşin Çocukları olabilir mi? (Olabilir tabi daha önce de oldu). Yoksa küresel ısınma artık tüm gerçekliğiyle üstümüze abanıp sonuçlarını mı gösteriyor? (Elbette olabilir hatta olur ve hatta olmak zorunda). Ya da yine bir müteahhit terörüne mi kurban gittik? (Yüksek ihtimal zira Türkiye’deki yangınların şu ana kadar birinci dereceden ateşleyeni kendileri oldular).
Bu arada 100’e yakın insanın canına mal olan sel baskınları da girdi araya.
Ve sonuç olarak aklı başında herkesin hemfikir olduğu bir durum çıktı ortaya: Kapitalizmin doğrudan ya da dolaylı sonuçlarını yaşıyoruz, hangi gerekçeyle başlamış olursa olsun sonuç yine kapitalizmin sürdürülebilir bir sistem olup olmaması tartışmasında düğümleniyor. Dünya kapitalist sistemi sırtından atmaksızın bu sorunlara bir çözüm geliştirebilir mi? Kısaca vicdanlı bir kapitalizm mümkün müdür?
Geçtiğimiz yıllarda hem ülke içinden hem de ülke dışından kapitalistlerin de sesleri yükselmeye başlamıştı. Hatırlarsınız Ali Koç G20 zirvesinin hemen öncesinde “gelir eşitsizliğinin giderilmesi için kapitalizmin ortadan kalması gerektiğini” belirtmişti. Bill Gates ise “Kapitalizm bizi iklim değişikliğinden koruyamaz” diyerek herkesi şaşırtan bir çıkış yapmıştı. Şimdilerde ise art arda yapılan açıklamalarla kapitalistler yaraları sarmaya hazır olduklarını belirtiyor ve çeşitli yardım etkinlikleri tertip ederek bir şeyler yapmaya da çalışıyorlar. Daha çok bireysel açıklamalar temelinde ve aslında kapitalistlerden değil de bir kısım “yardımsever” sanatçılardan geliyor olsa da “paralı” tayfanın yardım çabalarına da şahit olunmuyor değil. Öyleyse vicdanlı bir kapitalizm mümkün müdür sorusunun cevabı “evet” gibi gözükmektedir.
Sistem içinden bu tip tepkisel seslerin gelmesi elbette önemli demek ki sadece sömürülenler değil artık sömürenler de mevcut durumun sürdürülemez olduğunun farkında. Ancak daha sonuca odaklı bir değerlendirme şunları da görmek zorundadır: Ali Koç yukarıdaki sözleri söyledikten bir saniye sonra işçilerinin üzerindeki sömürüsü tıkır tıkır işlemeye devam edecek ve kendisinin belirtmiş olduğu gelir eşitsizliğinin ortadan kaldırılması için hiç ama hiçbir şey yapmayacak daha da hazin olanı yapamayacaktır. Çünkü bir kapitalistin gelir eşitsizliğini bırakın ülke çapında ortadan kaldırmayı sadece kendi işçileri üzerinde bile ortadan kaldırması imkânsızdır, çünkü emeği sömürmeden kapitalist olunmaz emeği sömürerek de gelir eşitsizliği ortadan kaldırılamaz. Bill Gates iklim değişikliğinden bahsettikten bir saniye sonra ise kurmuş olduğu teknolojik sistem gereği doğanın katledilmesi binlerce kez hızlandırılmış bir şekilde devam edecektir. Buna Bill Gates’in söyleyeceği veya yapacağı hiçbir şey yoktur, olamaz.
Gerçekten olamaz mı veya yok mu?
Vicdanlı bir kapitalizmin olabileceğini savunanların belki de tek argümanı sosyal sorumluluk projeleri ve kapitalistlerin bunlara ayırdığı devasa bütçelerdir. Bu bütçeler bazen öylesine büyük hacimli olabilir ki küçük çaplı devlet bütçeleriyle yarışabilirler bile. Ama 80’li yıllardan beri gittikçe artan bu tip toplumsal sorumluluk projeleri ile ne başarılabilmiş, hangi çevreyle ilgili veya toplumsal probleme kalıcı bir çözüm üretilebilmiştir. Yanıt kocaman bir hiçtir çünkü önce bu projeleri gerçekleştiren burjuvalar da bilirler ki bununla bir şeyi gerçekten çözmek zaten amaçlanmamaktadır. Amaç, topluma “sizi feci sömürüyoruz ve doğayı da gelecek kuşaklar için yaşanmaz hale getiriyoruz ama bak biz de vicdanlıyız yani o kadar da değil” demektir. Artık işin bu boyutu bile evrim geçirdi, bu tip projeleri bile karlı birer yatırım aracı olarak kullanıyorlar.
Kapitalist için vicdan bile kar getirmiyorsa eğer anlamsızdır.
Bizim derdimiz kapitalistin olmayan vicdanına bel bağlamak değildir, onların vicdanına bırakılan bir toplumsal sistemi, sistem olarak ortadan kaldırmaktır.