12 Kasım 2012’de Büyükşehir yasası değiştirilerek birçok şehir, Büyükşehir statüsüne kavuşturuldu. Köylüler ve belde sakinleri daha iyi hizmet vaadiyle bu yasaya ikna edildi. Hizmeti en yakınından alan beldelerde belediyeler kapatıldı, köylerin bağımsız statüleri kaldırılarak mahallelere dönüştürüldü.
Amaçlanan, merkezi hükümetin kırsal için düşündüğü projelerin önünde engel olabilecek yasal yapılanmaları ortadan kaldırıp, daha hızlı bir şekilde bunları gerçekleştirmek ve şirketlerin önüne dikensiz bir yol açmaktı.
Bütün bu projelerin mimarı AKP’nin asıl dertlerinden biri de muhalif belediyeleri ortadan kaldırmaktı. Şehir merkezlerinde belediyeleri kazanmakta sıkıntı yaşayan AKP, tüm kırsalı merkezin mahalleleri haline getirerek merkezin siyasi tercihine kırsaldaki oy deposu köyler ile müdahale etti ve durumu tersine çevirdi.
Bu kaderi yaşayan kentlerden bir tanesi de Trabzon. O dönem yoğun bir şekilde yaşanan çevre hareketleri köy tüzel kişiliklerinin ve belde belediyelerinin bazılarının desteğini alabiliyor, mücadele için daha avantajlı durumlar ortaya çıkabiliyordu. Köye ait mera talan edilecek dendiğinde, köylüler meraları elinden alınacak diye şirketlerin karşına çıkabiliyordu. Belde ve bazı küçük ilçe belediyeleri de o yörenin insanı olması sebebiyle bu direnişlere kerhen de olsa destek vermek zorunda kalıyorlardı.
İşte büyükşehir yasası tam da bu günlerde gündeme getirilerek alelacele geçirildi. Bu işler için muhtarlar, belde ve ilçe belediye başkanları halkı ikna etmek için kullanıldı. AKP tarafından köylülere hizmetin tek elden, istedikleri an, daha güçlü şekilde ayaklarına getirileceği söylendi. Hayatlarının bu yasa ile daha kolaylaştırılacağı anlatıldı. Bunun tam tersini anlatanlar, köylerinde köy şartlarında yaşarken şehirde uygulanan bir sürü uygulamanın onlara da aynı uygulanacağını anlatamadılar. Daha doğrusu köyde yaşayan, çiftçilik yapan insanlar bunlara inanmak istemediler. Onlar dini saik ve milliyetçi söylemler kullanılarak AKP’nin programına ikna edilmişlerdi.
Ta ki içtikleri suya saat, yaptıkları ahıra ruhsat, kullandıkları meralara tel örgü çekilip buralar belediyenin malıdır diyene kadar. Emlak vergisi, atık su parası, ev yapım harçları deprem sigortası, su parası ile tanışan bu insanlar, kadastro ile meraları, yayları ve hatta tapulu arazileri elden alınınca pişman oldular, yaptıklarının ne büyük bir hata olduğunun farkına vardılar ama iş işten geçmişti. Yaşananlar tarım ve hayvancılığı etkiliyordu. Hayvancılığın önüne engeller çıkartıyordu.
Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli, Kasım 2020’de bakanlığın 2021 bütçesinin görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısında Büyükşehir Yasası ile köylerin mahalleye dönüştürülmesinin tarıma zarar verdiğini itiraf etti.
Tepkilerle birlikte yaşanan sorunlar, Tarım ve Orman Şurası raporlarına da yansıdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 21 Kasım 2019 tarihinde açıkladığı şura sonuç bildirgesinde, büyükşehir belediyeleri sınırları içinde bulunan mahallelerin kırsal ve kentsel olarak yeniden yapılandırılması, kırsal mahallelere yeniden köy tüzel kişiliği verilmesi ve kırsal yaşamın Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde bütüncül bir bakış açısıyla koordine edilmesi yer aldı. Yaklaşık bir yıl sonra 16 Ekim 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7254 Sayılı Kanun ile mahalleye dönüşen köy ve beldelerle ilgili önemli önemli bir düzenleme yapıldı. Ama bu düzenlemeden neredeyse kimsenin haberi olmadı.
Bu yasal düzenleme ne getiriyor?
1 – İlgili ilçe belediye meclisinin kararı ve teklifi üzerine büyükşehir belediye meclisinin en geç 90 gün içinde alacağı karar ile tespit edilen mahalleler kırsal mahalle kabul edilecek.
2 – Büyükşehir belediyesi gelen teklifi aynen veya değiştirerek kabul veya reddedebilir.
3 – Bina, arsa ve araziler emlak vergisinden muaftır. buralarda Ticari, sınai ve turizm amaçlı kullanılan bina ve araziler %50 emlak vergisi indiriminden yararlanır.
4 – Bina harç ve ruhsat ücretlerinden muaftırlar. Su parasını %50 indirimli öderler.
Pek çok yerel yöneticinin bu kanundan haberi yok. Ve bu durum belediyeler tarafından da duyurulmuyor. Çünkü pek çok belediye bu durumda pek çok gelir kaybı yaşayacak. Getirilen düzenleme ile isteyen mahalle diye belirtilmiş ve büyükşehir belediyesinin onayına sunulmuş. Eğer belediye istemezse kırsal mahalle hakkı kazanılmıyor.
Ya da kimine bu hak verilecek kimine verilmeyecek, bu da mahalleler arasında çifte standarta neden olacak. Zaten duyurulmayan kanuni düzenleme ile bir hak gaspı yaşanıyor. Bir de mahalleler arasında yapılabilecek ayrım yeni sorunlar yaratacaktır.
Bu yüzden bu köyler nasıl toptan şekilde mahalleye dönüştürüldü iseler aynı şekilde yine başvuruya gerek kalmadan hepsi birden kırsal mahalle statüsüne dönüştürülmelidir. Ortak mülkiyet alanları da belediyelerden alınıp tekrardan burada yaşayan insanlara devredilmelidir.