13 yıllık tek partili AKP iktidarı döneminin sona erdiği bugünün yazısı duygulara hitap etmeli belki, bilemiyorum.
Belki de, bu köşenin ilk yazısı olan "Yüzde 54"e gönderme yapıp, "Yüzde 60" diye devam etmeli analize, kaldığımız yerden. Ve bu kez yüzde 60'ın tasnifine girişmeli.
Ya da, AKP'nin yenilişine kimler üzüldü diye bir bakıp, polemik yapmalı. Sıfırlananlarla, seçimden birkaç gün önce "Haziran yenilmiştir" diye yazanlarla, "en ağır saldırıyı yaşıyoruz" diyenlerle, seçimden bir gün sonra "Haziran Türkiyesi gömüldü" diyenlerle, düzenin siyasi krizinden korkanlarla dalga mı geçmeli?
Yoksa, seçimden birkaç gün önce bir televizyon programında başlayan sol içi tartışmamızı devam ettirip, HDP'yle ayrım noktalarımız üzerine bir şeyler karalayıp; HDP'nin içinde mücadele etmenin yanlışlığını, işlevsizliğini ve konsantrasyon bozucu yanlarını mı anlatmalıyız?
Ne dersiniz, açılan yeni dönemin karakteri üzerine bir şeyler yazıp, ideolojik meselelere bir kez daha mı girsek?
Bunların hepsini yapacağız, ama zamanı var...
Şimdi siyasi alana odaklanmak, kolları sıvamak lazım.
AKP ve AKP'cilik tehlikesi bitmiş değil.
HAZİRAN'ı sahneye çıkaracağız.
Saray maray yok anlamadın mı, diyeceğiz! Deste deste öldürdüğün işçilerin kanı var o sarayda diyeceğiz...
Suriye'deki insanlık suçları, vatana ihanet, hırsızlık, katliamlar...
O suç dosyalarının hepsi masamızdadır. Kaçış yok!
Barajla devam edeceğiz. Kaldıracağız...
Örtülü ödeneği elinden alacağız...
4+4+4 mü dediniz, kaldıracağız. Hiçbir veli göndermeyecek okula evladını, hiçbir liseli kabul etmeyecek müfredatı.
Asgari ücret ne olacak, taşeronluk nasıl kaldırılacak, borçları ne yapacağız, Türkiye nasıl üretecek... Halka gerçekçi bir alternatif sunacağız.