Son yıllara kadar, Türkiye'nin devrimci-sosyalist hareketinin tarihinde "eğitim" alanı çok önemli bir rol oynadı.
Köy Enstitüleri, Öğretmen Okulları, Devrimci Eğitim Şurası çıkışı, öğretmen sendikaları ve dernekleri işin bir boyutunu oluşturuyor; öğretmen örgütlenmesini...
Üniversite ve lise hareketinin, devrimci mücadele tarihimizdeki önemini, sanırız hatırlatmaya gerek yok.
Gerek öğretmen, gerekse öğrenci hareketinin neredeyse kesintisiz bir şekilde varlığını sürdürmesi, eğitime dair politik taleplerin ülke gündeminde var olmasını sağladı.
İşin bir başka boyutunu ise kadrolar oluşturuyor.
Yıllar boyunca, öğretmen ve öğrenci mücadelesine öncülük eden isimler, sosyalist hareketin taşıyıcı kadroları oldular.
Türkiye'deki öğretmen, öğrenci ve veli sayılarını alt alta yazıp topladığınızda karşınıza çıkan tablo, bu alanın güncel olarak da neden önemli olabileceğine ilişkin fikir veriyor olsa gerek.
Elbette politik-toplumsal mücadele rakamlara indirgenemez; aritmetik toplamlar ideolojik-politik hedeflerden bağımsız, onların çarpan ya da bölen etkisi olmaksızın düşünülemez.
Ancak, hükümetin uygulamaya koyduğu 4+4+4 modeliyle birlikte öğretmen, öğrenci ve veliler arasında ortaya çıkan tepkiler ortada ciddi bir sorun olduğunu gösteriyor.
Çok açık ki, sorun laiklik sorunu...
Fakat tepkiler genelde bir okulun imam hatip okuluna dönüştürülmesi nedeniyle, çocukların evlerinden uzak bir yerde okumak zorunda olmaları, alışkın oldukları okul ortamının bozulması sonucu ortaya çıkıyor.
Hep böyle değil midir?
Bu konuda da meselenin üç-beş ağaç meselesi olmadığını söylemeye gerek var mı?
Eğitim alanının sosyalist hareketimizin tarihindeki önemi ve bugünkü güncel sorun beraber düşünüldüğünde, sanırız yeni bir dinamikle karşı karşıyayız.
İleri Haber yazarları haftalardır bir konuyu özellikle vurguluyor. Gerici AKP rejiminin toplumda tepki biriktirdiği en önemli konulardan biri laiklik...
Karşımızda, laiklik mücadelesinin somutlaştığı, ete kemiğe büründüğü bir alan var:
Milyonlarca yurttaşı doğrudan etkiliyor.
Yeni kuşakların nasıl bir eğitimden geçeceği gibi hayati bir sorun...
AKP'nin gittiği yolda, dini eğitim vazgeçilmez bir yer tutuyor.
Ve burada açılacak gedikler yıkıcı nitelikte olabilir.
İşte, Kartal'da, Yeşilbahar Ortaokulu'nda, Batıkent'te ve daha bir dizi yerde verilen mücadele bu nedenle çok önemli.
Bu ve başka örnekler şu anda birbirlerinden görece kopuk...
Mücadelede henüz öğrenci, veli, öğretmen bütünlüğüne sahip olunamadı...
Laik ve bilimsel eğitimin önemini toplumsal alana taşıyacak bir strateji henüz geliştirilemedi.
Eğitim fakültesi öğrencileri işin içine girmedi...
Bunların olabilmesi için elbette öncülük gerekiyor...
Ve o öncülük, ancak, laik eğitim talebinin bugünün en devrimci taleplerinden biri olduğunu kavrayanlar tarafından sergilenebilir.