Eski Yugoslavya’nın “Kızıl” Mostar’ı 12 yıldan bu yana yapılamayan belediye seçimiyle yine milliyetçiliğe teslim oldu. Gerek Mostar, gerekse de tüm Bosna-Hersek için artık bilinen şey şu: AİHM, Yüksek Temsilcilik ya da herhangi bir uluslararası kuruluşun iptidaî dayatmaları bu ülkede halklar arasında nihai barışı getirmekten acizdir.
Tam 12 yıldır etnik-siyasetin çıkmaza soktuğu Mostar’da seçimler yapılamıyordu ve Mostarlı genç bir öğretmenin, İrma Baraliya’nın Bosna-Hersek devletini AİHM’e şikâyet etmesiyle sorun nihayet çözüldü. Avrupa tarafından kulağı çekilen Bakir İzzetbegoviç ve Bosnalı Hırvat lider Dragan Çoviç geçtiğimiz 17 Haziran’da, 2020 Bosna-Hersek Yerel Seçimlerinin Mostar’da da yapılmasına olanak sağlayan anlaşmayı imzaladılar.
Bu kadar süredir yapılamayan anlaşmanın birden bire yapılabilmesi, daha doğrusu; “istendiğinde” yapılabileceğinin anlaşılması, ülkede birçok sorunun aslında “istendiğinde” yapılabileceğini de gösteriyor.
Mostar’da seçimlerin yapılacağı açıklanır açıklanmaz iyimser liberaller etnik milliyetçiliğe karşı AB güdümündeki demokrasinin zaferini duyurdu. Mostar’da seçimlerin yapılabilir olması Bosna-Hersek için yeni bir başlangıç olacaktı. Ama seçim sonuçları gelince ortalığı yine bir sessizlik kapladı.
Katılımın sadece yüzde 55’te kaldığı Mostar seçimlerinde Bosna’da milliyetçi/şovenist partilerin dışında barışı, uzlaşmayı, halklar arasında birliği sağlamaya çalışan siyasî bir iradenin var olan yapı içerisinde şansının olmadığı bir kere daha görüldü.
Seçimin kazananı Hırvat milliyetçilerinin partisi HDZ oldu ve belediye meclisinde 13 sandalye kazandı, Bakir İzzetbegoviç’in partisi SDA ise 12 sandalye kazandı. Mostar’da etnik kimliklerin üstünde bir duruş sergilemeye çalışan BH Blok (Bosna-Hersek bloğu) ise sadece altı sandalyede kaldı. HDZ’nin ayrılıkçı retoriğini yeterli bulmayan HRS (Hırvat Cumhuriyetçi Parti) ise üç sandalye kazandı. Sırp listesinin ise bir sandalyesi var.
HDZ ile SDA’nın koalisyon yaparak Mostar’ı birlikte yöneteceği tahmin ediliyor. Aslında SDA BH Blokla da birlik yapıp gerekli olan 18 sandalyeyi bulabilir, ama kendisini etnik kimlikler üstünde tanımlayan bir siyasî özneyi ne Hırvat milliyetçileri ne de SDA ister.
Mostar 2004 yılına değin Batı ve Doğu Mostar olarak iki ayrı yönetime sahipti. Batı Mostar Bosnalı Hırvatlarda, Doğu Mostar ise Boşnakların elindeydi ve tahmin edeceğiniz gibi Batı’yı HDZ, Doğu’yu da SDA yönetiyordu. Bosna’nın sömürge yönetimi diyebileceğimiz Yüksek Temsilcilik 2004 yılında bir reform dayatarak Mostar’ı tek bir yönetimde birleştirme kararı aldı ama her zamanki gibi ortaya çıkan çözümsüzlük ortamından dolayı 2008 yılından bu yana seçim yapılamaz duruma geldi. 2008 yılından bu yana de facto olarak belediye başkanlığını HDZ’nin yürüttüğü, SDA’nın da temsilcilerinin olduğu bir yönetim vardı. “Demokrasinin zaferi” olarak lanse edilen seçimden sonra Mostarlılar yine aynı fotoğrafı görecek.
Mostar iki etnik grup arasında kesin bir çizgiyle bölünmüş dünyadaki birkaç kentten biri. Neretva’nın her iki yakasındakiler farklı okullara gidiyor, farklı müfredata sahip kitaplarla Bosna tarihini öğreniyor. Birbirlerinin tarafına adım dahi atmıyorlar. Bu abartı değil. Gerçekten de Mostar’da yapılan röportajlarda Batı’dakilerle Doğu’dakilerin birbirlerinin tarafına geçmediği sıklıkla ifade ediliyor.
MOSTAR HEP BÖYLE MİYDİ?
Yugoslavya dağılmadan önce eğer Bosna-Hersek’e Yugoslavya’nın özeti diyebiliyorsak, Bosna-Hersek’in özeti de Mostar’dı.
“Kızıl Mostar” İkinci Dünya Savaşı’nda partizanlara verdiği desteğin yanı sıra, Tito öncesinde bile solun güçlü olduğu Yugoslav kentlerinden biri olarak biliniyor. Hatta öyle ki, Mostar’ın kızıllığı Sosyalist Yugoslavya Federasyonu’nun kuruluşundan neredeyse çeyrek yüzyıl önce 1922’de kurulan Velež Mostar takımının armasına yansımış. Kulübün halen kullandığı armasında farklı kültürleri birleştiren simgeselliğiyle Mostar Köprüsü’nün ortasında bir de kızılyıldız var.
Mostar Yugoslavya döneminde etnik gruplar arasında evliliğin de en çok olduğu kent olarak biliniyor. Yugoslavya parçalanmadan hemen önce bir ara evliliklerin %70’inin, genel olarak da Yugoslavya dönemindeki evliliklerin %40’ının farklı etnik gruplar arasında olduğu biliniyor. Böyle bir evlilik yapan ve savaşta kocasını kaybeden Edisa Palikuça’nın oğluna yazdığı mektuplarından oluşan “Mostar’ı Unutma” başlıklı kitabında şu ifade aslında oldukça didaktiktir: “…yengen Hırvattı ve ben bunu bilmiyordum! Savaş sayesinde öğrendim.” (1)
Bilinen bir başka şey ise, Bosna Savaşı’nda ajanslarda çoğunlukla Saraybosna’ya dair haberlerin yer almasına rağmen, en büyük yıkımın Mostar’da gerçekleştiği. En büyük ve en vahşi yıkım…
Boşnakların Saraybosna’yı, Bosnalı Sırplar’ın ise önce Pale, sonra ise Banya Luka’yı başkent yaptıkları Bosna-Hersek’te, daha yarım yüzyıl önce yaptıkları katliamlarla Nazilere bile parmak ısırttıran Ustaşa’nın torunları ne pahasına olursa olsun Mostar’ı Hırvatların başkenti yapmak istiyorlardı. Mostar’ı elde edemediler, ama Mostarlılara da yâr etmediler.
Mostar’daki savaşın en trajik sahnesi Hırvat topçusu tarafından Mostar köprüsünün, halkların birliğinin sembolü olan Mostar köprüsünün yıkıldığı andır…
Kızıl Mostar’ın milliyetçiliğe yeniden teslim olduğu, daha doğrusu milliyetçiliğe yeniden teslim edildiği seçimler Bosna’yı çeyrek yüzyıldır kapana alan milliyetçi siyasetin AİHM’den çıkan kararlarla son bulamayacağını bir kez daha gösteriyor.
(1)Palikuča, Edisa (1994) Mostar’ı Unutma, Varlık Yayınları, İstanbul. (s. 43)
Özgür Dirim Özkan’ın İleri Portal’dan önce yayınlanan yazıları için:
http://yugoslavyayazilari.blogspot.com.tr/
Bazı yazıların İngilizce çevirileri için:
http://lettersfromyugoslavia.blogspot.com.tr/