Ne umuyorduk ne bulduk?

TL sürekli değer kaybettikçe sadece dış ticaret açığımız artmakla kalmıyor: Hem ihracatın ithalatı karşılama oranı düşüyor hem de ihracat birim değer endeksinin, ithalat birim değer endeksine oranı olan dış ticaret hadleri sürekli aleyhimize gelişiyor.

Neler olacaktı neler: Türkiye Ekonomi Modeli’yle (TEM) Türkiye ekonomisi düzlüğe çıkacaktı. Rekabetçi kur sayesinde ihracatımız artıp ithalatımız azalacak ve cari fazla veren bir ekonomiye dönüşecektik. Cari fazla ile kur üzerindeki baskılar azalacak, bu da enflasyonu düşürücü yönde etki yaratacaktı. Üretim ve istihdam artışları da cabası olacaktı!

HER ŞEY SÖYLEMDE KALDI

Aralık 2021’de uygulamaya konulan TEM, 2022’de “meyvelerini vermeye başladı”: 2022’nin ilk üç ayında dış ticaret açıkları sırasıyla 10 milyar 272 milyon; 7 milyar 881 milyon ve 8 milyar 240 milyon dolar olurken cari işlemler dengesi, ocak ayında 7,1 milyar;  şubat ayında ise 5,15 milyar dolar açık verdi. Böylelikle 2022 Şubat ayı itibarıyla yıllıklandırılmış cari işlemler açığı 21 milyar 845 milyon dolar seviyesine çıktı. Enflasyon oranları 2022 Ocak, Şubat ve Mart’ta tüketici fiyatlarında yılllık olarak sırasıyla yüzde 48,69, yüzde 54,44 ve yüzde 61,14; üretici fiyatlarında ise yüzde 93,53, yüzde 105,01 ve yüzde 114,97 oldu. “Maşallahımız” var: Hem dış ticaret hem cari açık hem de enflasyonda yeni rekorları denemeye başladık!

İTHALAT ALDI BAŞINI GİDİYOR

Bu köşede daha önce yazdığımız yazılarda Türkiye ekonomisinin net girdi ithalatçısı olduğunu, sanayisinin aşırı şekilde ithalata bağımlı olduğunu ve cari açık yaratmadan büyüyemediğini sıklıkla vurguladık. Ayrıca sanayinin bu aşırı ithalat bağımlılığı nedeniyle, ana akım iktisadın öngörülerinin aksine, TL değer kaybettikçe ithalatın ve dış ticaret açığının daralmayacağını ısrarla belirttik. Ne yazık ki 2022’nin ilk üç aylık dış ticaret rakamları, bizim bütün öngörülerimizi doğrular yönde değişti. İzleyen grafikte çok rahatlıkla görüldüğü gibi TL değer kaybettikçe, ithalat ve dış ticaret açığı artmaktadır. Düşen TL ile birlikte ihracat da artmakta; ancak ithalat ihracattan daha fazla arttığı için dış ticaret açığı daha da artmaktadır. Üstelik bütün bunlar mallarımız “sudan ucuzken” -yani TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru sürekli düşerken- oluyor. 2022 ile birlikte ithalattaki patlamanın bir diğer nedeninin de 2021’de azalan stokları yerine koyma çabası olduğunu unutmamak gerekir.

Kaynak: TÜİK ve TCMB.

DIŞ TİCARET HADLERİ SÜREKLİ ALEYHİMİZE GELİŞİYOR:

TL sürekli değer kaybettikçe sadece dış ticaret açığımız artmakla kalmıyor: Hem ihracatın ithalatı karşılama oranı düşüyor hem de ihracat birim değer endeksinin, ithalat birim değer endeksine oranı olan dış ticaret hadleri sürekli aleyhimize gelişiyor. Bilindiği gibi dış ticaret haddinin yüzde 100’ün altına inmesi, ihracat fiyatlarının, ithalat fiyatlarından düşük olduğunu; üzerinde olması ise ihracat fiyatlarının, ithalat fiyatlarından yüksek olduğunu gösterir. İzleyen grafikte görüldüğü gibi TL’nin değer kaybı yanında, uzunca bir zamandır dış ticaret hadleri 100’ün altında seyretmektedir. Hatta dış ticaret haddi Ocak 2022’de 72,8’e düşmüştür. Dış ticaret hadlerindeki bu sürekli düşüş; yani ithal malları fiyatlarının, ihraç malları fiyatlarına oranla çok daha hızlı yükseliyor olması, cari açığın önümüzdeki dönemlerde de ekonomimizin en önemli yapısal sorunlarından biri olacağını ve döviz rezervleri konusunda Türkiye’nin çok daha ciddi sıkıntılar yaşayacağını göstermektedir.

Kaynak: TÜİK ve TCMB.

CARİ AÇIK YİNE EN TEMEL YAPISAL SORUNUMUZ OLMAYA DEVAM EDİYOR VE EDECEK:

Bu köşeyi takip eden okurlarımızın çok iyi bildiği gibi Türkiye ekonomisinde büyümenin temel belirleyicisinin cari açık, en önemli girdinin ithalat ve bu süreçte rol oynayan en kilit değişkenin de reel döviz kuru olduğunu sürekli vurgularız. İzleyen grafik Ocak 1996 ile Ocak 2022 arasında cari açıktaki aylık gelişmeleri göstermektedir.

Kaynak: TCMB.

Türkiye ekonomisi en yüksek aylık cari açığını 2011 Mart’ında vermiştir. Ocak 2022 cari açığı ise Ocak 1996-Ocak 2022 arasında  8. en yüksek aylık cari açık değeridir. Ocak 2022 cari açık miktarı, “cari fazla vereceğiz” iddiasıyla model uygulanmaya başlandığının söylendiği ayın hemen ertesinde gerçekleşen, 1996-2022 arasındaki ocak ayları içinde görülmüş en yüksek aylık cari açık değeridir.

“Düşük faiz ve yüksek kur” ile ihracatı artırıp, ithalatı azaltarak cari fazla vermeyi ve buradan da enflasyonu düşürmeyi amaçlayan TEM, daha birinci ayında iflas bayrağını çekmiştir. Rusya-Ukrayna Savaşı ile birlikte Türkiye’nin jeopolitik ve iktisadi riskleri daha da artmaya başlamıştır. Bütün dünyanın enflasyonla mücadele etmek için sıkılaştırma önlemleri almaya başladığı bir dönemde “düşük faiz ve yüksek kur” tercihleri ile Türkiye ekonomisinin yapısal sorunları her geçen gün içinden çıkılmaz hale gelmektedir. 1980’den beri uygulanan neoliberal politikalar sonucu yerli sanayisi ve tarımı tasfiye edilmiş, net girdi ithalatçısı durumuna indirgenmiş, gıda güvenliği ortadan kaldırılmış, dış borcu rekor düzeylere çıkmış, bütün değerli kamu varlıkları özelleştirme adı altında “peşkeş” çekilmiş ülkemizin; yeni bir kamucu anlayışla dışa bağımlılıktan kurtarılması ve birçok alanda tekrar kendi kendine yeter bir ülke haline getirilmesi gerekmektedir. Bunun için yapılması gereken gayet açıktır: İlk seçimlerde halkın iktidarını yaratmak!