İstanbul Üniversitesi’ndeki rektörlük seçimlerini, bildiğimiz gibi, Prof. Dr. Raşit Tükel açık oy farkıyla kazandı. Ama başlıktaki kastımız bu değil.
Raşit hocamız sadece rektörlük seçimlerini kazanmadı çünkü, aynı zamanda AKP rejiminin bilime ve akademiye, özgür düşünceye ve aydınlığa karşı yürüttüğü kapsamlı saldırı karşısında, kararlı ve mücadeleci bir duruş sergileyerek üniversitenin geleceğini de kazandı.
AKP rejiminin ve Erdoğan’ın genetiğine az çok aşina olmuşsak, YÖK’ün Cumhurbaşkanlığı’na göndereceği sıralama ne olursa olsun, Raşit Tükel’in atanmaması ihtimalinin söz konusu olduğu biliniyor. İşte Raşit hoca, daha şimdiden, atamadaki keyfiliğe, yandaşlık etiğine karşı da bir zafer kazandı.
Önümüzde kısa bir süre var. Ancak çok kısa bir süre içerisinde örgütlenen destek kampanyasının büyüklüğünü hesap edersek, Raşit Tükel’in arkasına aldığı destekle rektörlüğe atanmasının sağlanması imkansız değil. Mücadele sürüyor yani, sürmeli ve büyümeli de.
Yine de, dedik ya, sonuç aksi olsa dahi, Raşit Tükel şimdiden kazanmış sayılmalıdır.
Bu saatten sonra İstanbul Üniversitesi’nin rektörlüğüne kim atanırsa atansın, o kurumda sözünü dinletmesi, itibar görmesi, üniversiteyi idare etmesi imkansızdır. Çünkü İstanbul Üniversitesi, üstelik tüm bileşenleriyle birlikte, kararını vermiştir.
Bizim rektörümüz Prof. Dr. Raşit Tükel’dir.
Kazanan, her anlamda, Raşit Tükel’dir; yanındaki meslektaşları, öğrencileri ve destekçileridir.
Dahası da var.
Raşit hocamız sadece rektörlüğü kazanmakla kalmadı, aynı zamanda hepimize kazanabileceğimizi, kazanmakta olduğumuzu da gösterdi.
Tüm memleketi kendi çiftliğine çevirdiğini sanan, o kurumdan bu kuruma gönlünün dilediği gibi at oynatabileceğine inanan, hiçbir yasa ya da teamül dinlemeyip keyfinin kahyalığına soyunan ve en önemlisi yenilmez, geriletilmez, zayıflatılmaz sanılan AKP’yi sarstı.
AKP’nin şimdiye kadar mutlak galibi olduğu sandık oyununda, AKP’yi sandığa gömdü.
AKP’nin karşı konulmaz karizmasına derin ve iflah olmaz bir kesik attı.
Tıpkı “ODTÜ Ayakta” diyerek kıvılcımı ateşleyen öğrencilerin yaptığı gibi.
Tıpkı Soma sokaklarını Erdoğan’a dar eden işçilerin yaptığı gibi.
Tıpkı imamlara inat en öne geçen kadınların yaptığı gibi.
Tıpkı Rennan Pekünlü hocamızın alnı ak, başı dik cezaevine gitmesi gibi.
Kuşku yok, bu kesikler kapanmayacak, büyüyecek ve kanayacak.
AKP rejimi kendi mutlaklığını ilan etmek için can havliyle koşuştururken, bir yandan da kan kaybını dindirememenin sancısını taşıyacak.
Çünkü Haziran Direnişi bu ülkeye bir kapı açmış ve o kapıdan içeriye parlak bir ışık sızmıştır.
Artık o ışığın aydınlattığı her yerde yeni mücadeleler ve zaferler filizlenecektir.
Raşit Tükel kazanmıştır ve kazandırmıştır.
Hem de üç kere. Kendisi, üniversitesi ve ülkesi için.
İstanbul Üniversitesi, Raşit hoca nezdinde bir rektör kazanmıştır.
Ülkemiz ise akademinin ve bilimin gerici diktatörlüğe karşı ayağa kalkma iradesini kazanmıştır.
Ardı, arkası, devamı gelecektir.
Karizma bir kez çizilmiştir.
Çok alametler belirmiştir.