Geçtiğimiz hafta Dünya Kupası’nda elde ettiği ikincilikle sempatileri toplayan Hırvatistan’da, bu başarının sağcı, milliyetçi, faşist Hırvatlar tarafından istismar edilmesiyle nasıl bir antipatiye dönüştüğüne işaret etmiştik.
Yazıda Bosna’da Hırvat milliyetçiliğinin yarattığı sorunlara da değinmiş ve bunun da bir başka yazının konusu olduğunu belirtmiştik.
Hırvatistan’ın milliyetçi ve hatta faşist temayülleri bölgede bilinir ve hatta son yıllarda iyice ayyuka çıkmıştır.
Hırvatistan, Yugoslavya’dan ayrılarak 1941-45 yılları arasında varlığını sürdüren Nazi işbirlikçisi, yaptığı katliamlarla SS subaylarına bile parmak ısırtan faşist “Bağımsız Hırvatistan Devleti” ile hesaplaşmamış, o dönemle ilgili özeleştiri vermekten imtina eden, hatta faşizmin siyasi mirasını reddetmeyen bir siyasi kültür tarafından kurulmuştur.
Hırvatistan’ın Dünya Kupası maçlarını yakından takip ederek dünyanın sempatisini toplayan Kolinda Grabar Kitaroviç iktidarında ise faşizm gemi azıya almıştır.
Daha iki sene önce İkinci Dünya Savaşı sırasında 83.000 insanın katledildiği Yasenovats Ustaşa kampına yerleştirilen ve üzerinde Hırvat faşizminin sembolik sloganlarından “Za dom spremni”nin (Anavatan için hazır) yer aldığı plaket büyük tepki toplamıştı.
Dünya Kupası kutlamaları aslında her yaz düzenli olarak azan Hırvat faşizminin pervasızlaştığı bir döneme denk gelmiştir.
Yaz ayları sadece Hırvatistan’ı ziyarete gelen Alamancı Hırvatların sürrealist milliyetçi hezeyanlarının karnavalesk bir toplumsal ruh haline dönüşmesiyle değil, her sene Ağustos başında kutlanan Fırtına Operasyonu yıldönümüyle de bilinir.
Fırtına Operasyonu, 4-7 Ağustos 1995’te kısa süre içinde Hırvatistan sınırları içindeki Krayina Sırp Cumhuriyetinin tamamının geri alınarak 250.000’e yakın Sırp’ın ülkeden atılıp, 677 sivil Sırp’ın da öldürüldüğü bir askeri harekattır.
Her sene “Fırtına Operasyonu” etkinliklerle kutlanır ve her sene etkinliklerdeki faşist söylem bir derece daha artar. Bir dönem bu etkinlikler yavaş yavaş “ılımaya” başlamıştı.
Hatta Fırtına Operasyonu sırasında öldürülen siviller için Franjo Tudjman’dan sonraki ilk iki cumhurbaşkanı Stjepan Mesiç ve onun ardılı İvo Yosipoviç sivil katliam ve sürgün için özür dilenmişti. Fakat Tudjman’ın öğrencisi, Dünya Kupası’nda sempatikliğiyle gözleri kamaştıran dördüncü Cumhurbaşkanı Kolinda Grabar Kitaroviç ise tam tersine, geçen haftaki yazımızda bahsi geçen Thompson’un da şarkılarıyla eşlik ettiği, faşizmin katarsis ayinine dönüşen kutlamalara katılıyor.
Bu sene bir adım ötesini gerçekleştirdi ve Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından savaş suçlusu bulunan General Ante Gotovina ve General Mladen Markaç’a Fırtına Operasyonu’na katkılarından dolayı madalyalarını verdi.
Faşizm Hırvatistan’da basın emekçilerine saldırılarla, muhalefeti öümle tehdit eden politikacılarla, gittikçe artan ve gündelik hayata iyice sirayet eden nefret söylemiyle gün geçtikçe daha da görünür hale geliyor.
Komşularıyla da papaz olan Hırvatistan’ın hırçın tutumu NATO ve AB tarafından Balkanlar’daki Rus tehlikesi yüzünden görmezden geliniyor. Hırvatistan’ın hemen hemen bütün komşularıyla sorunu var. Fırtına Operasyonu’ndan dolayı Sırbistan’la sorun yaşıyor. Slovenya ile bile deniz sınırı sorunundan dolayı sorun yaşıyor. Ama en çok sorun yarattığı ülke ise Bosna-Hersek.
Şu an gündemde olan en önemli sorun Pelyeşats köprüsü. Bosna’nın denize sadece 10 kilometrelik bir kıyısı var ve bu şeritle Dubrovnik ile Hırvatistan’ın geri kalanını ayırıyor.
Hırvatistan da bunu aşmak için Pelyeşats yarımadasını bir köprü ile Hırvatistan’a bağlamaya karar verdi fakat bu köprü ise Bosna’nın tek deniz çıkışını kapatıyor. Bosna’nın şiddetli karşı çıkışına rağmen Temmuz 2018 sonunda inşaat başladı.
Tabii ki Bakir İzzetbegoviç ve SDA tarafından bakkal dükkânı gibi yönetilen Bosna’nın bu durum karşısında yapabileceği bir şey yok, “şiddetle protesto” etmekten başka.
Basiretsiz ve yolsuzluğa karışmış Bosnalı siyasetçiler dışında Bosna’nın elini kolunu bağlayan bir diğer etken ise Bosna nüfusunun yaklaşık %15’ini oluşturan Hırvatları temsil eden aşırı milliyetçi ve Zagreb’le eşgüdümlü bir siyaset izleyen Bosnalı Hırvat siyasetçiler.
Şu anda milliyetçi Bosnalı Hırvat liderler milliyetçi Bosnalı Sırplarla aynı stratejiyi güdüyor: Zaten işlevsiz bir devlet olan Bosna Hersek’in iyice işlevsizleşmesi ve sonunda bölünüp yıkılmasın sağlamak.
Bu stratejinin Bosna’yı ve Balkanlar’ı nereye götüreceği ise çok açık…
Özgür Dirim Özkan’ın İleri Portal’dan önce yayınlanan yazıları için:
http://yugoslavyayazilari.blogspot.com.tr/
Bazı yazıların İngilizce çevirileri için:
http://lettersfromyugoslavia.blogspot.com.tr/