Bugün Srebrenitsa Soykırımı’nın 20. yıldönümü…
Yirmi yıl önce bugün Ratko Mladiç komutasında VRS’ye (Vojske Republike Srpske: Srpska Cumhuriyeti Ordusu) bağlı kuvvetler Srebrenitsa’da binlerce sivili katletti.
Srebrenitsa aslında Bosna-Sırbistan sınırında küçük bir kasabadır. Srebrenitsa ismi Slav dillerinde gümüş anlamına gelen “srebro”dan türetilmiştir ama Srebrenitsa’yı önemli kılan şey bölgedeki gümüş madenleri değil, Srebrenitsa’nın Doğu Bosna’da, Sırbistan sınırında Boşnakların yoğun yaşadığı yerleşimlerden biri olmasıdır. Foça, Trebinye, Gorajde, Jepa, Zvornik, Biyelyina gibi Boşnakların çoğunlukta olduğu ama Sırbistan sınırında bir hat oluşturduğu için VRS tarafından “temizlenmesi” gereken yerleşimlerden biriydi. BM bu bölgedeki insanları korumak için güvenli bölgeler oluşturdu. Köylerden kaçan binlerce insanın çakılarına dahi el koyup kendilerini savunmalarını bile engelledikten sonra bu güvenli bölgelere sığınmasını buyurdu. Küçücük Srebrenitsa Temmuz 1995’te 60 bin aç Boşnak mültecinin doluştuğu bir mülteci kampı haline gelmişti.
Temmuz 1995’te Ratko Mladiç’e bağlı VRS kuvvetleri BM tarafından “güvenli bölge” ilan edilen Srebrenitsa’ya ağır silahlarla saldırmaktan çekinmedi. Çekinmesini gerektirecek bir durum yoktu. VRS Srebrenitsa’daki BM karakoluna yaptığı saldırıda 30 Hollandalı BM askerini esir alsı ve BM askerlerinin canı karşılığında Srebrenitsa’yı koruyan BM birliğinin Srebranitsa’dan geri çekilmesinin sözünü aldı. Karşılığında Srebrenitsa’daki sivillerin güvenli bir şekilde Bosna-Hersek Ordusu kontrolündeki bölgeye geçmesini taahhüt ediyordu. Kurta kuzu sürüsü teslim edildi ve gerisini biliyorsunuz.
8372 can…
Sene 2015. Srebrenitsa Soykırımı üzeirnden 20 sene geçti. Her sene DNA analiziyle kimliği tespit edilen kurbanların kemikleri defnediliyor. Her sene 11 Temmuz’da Srebrenitsa-Potoçari mezarlığında büyük bir cenaze töreni düzenleniyor. Yirmi yıl önce yaşananlar unutulmuyor, unutulmaz.
Bu sene, yirminci yıldönümü olması nedeniyle daha büyük bir tören düzenlenecek.
Yugoslavya’nın dağılmasında en önemli rolü oynayan Almanya’nın şansölyesi Angela Merkel dün Saraybosna’ya geldi. Utanmadan, yüzü bile kızarmadan bugün Srebrenitsa’da, utanmaz arlanmaz batılı liderlerle beraber matemli bir edayla Srebrenitsa’daki törende yer alacak.
Yirmi sene içinde Srebrenitsa sadece kanın, katliamın değil, riyakârlığın da yeryüzündeki anıtlarından biri haline geldi.
1995 yılında imzalanan Dayton Anlaşması’yla Bosna-Hersek Cumhuriyeti, iki devletli, 10 kantonlu garip bir siyasi yapıya büründü. Devletlerden biri Republika Srpska (Srpska Cumhuriyeti).
2007 yılında Lahey Adalet Divanı Srebrenitsa’da yaşanan katliamın “soykırım” olduğu hükmünü verdi. Yani 1995’te oluşmasına müsaade ettikleri Srpska Cumhuriyeti “soykırım” üzerine kurulmuş bir devlettir. Bu devleti tanıyan Batı’nın, Srebrenitsa’da döktüğü gözyaşları riyakârlığın pisliğine bulanmış, irinli gözyaşlarıdır.
Yirmi senedir Srebrenitsa sadece riyakârlığın değil, istismarın da anıtı haline geldi. Daha savaş devam ederken, Saraybosna kuşatma altındayken, Srebrenitsa’da, Gorajde’de, Foça’da, Zvornik’te insanlar kitlesel halde katledilirken, kadınlar etnik tecavüze maruz kalırken, Bosna’da kimileri savaşın koşullarını fırsat bilip ceplerini dolduruyordu. Savaştan sonra hepsi ya iş adamı oldular, ya siyasetçi… Bugün onlar da Srebrenitsa’da gözyaşlarına hakim olamıyorlar.
Bosna Hersek’i yirmi yıldır yönetenlerin, her sene Srebrenitsa anmasında en ön safta gözyaşı dökenlerin ülkelerini ne günlere getirdiği ortada. İşsizlik %45, yolsuzlukta Afrika’daki diktatörlüklerle yarışıyorlar.
1995’ten bu yana, işsizlikten, fakirlikten, Bosna’daki siyasi sistemde bir gelecek göremeyerek başka ülkelere kaçan, yerleşen Bosna-Hersek vatandaşlarının sayısı soykırımda katledilen Boşnakların sayısını aştı bile. Bugün kimse bu üç kağıtçı, namussuz politikacılar yüzünden yaşanılmaz hale gelen Bosna-Hersek’teki durumu konuşmuyor.
Türkiye’yi yakından tanıyan, Türkçe bilen bir tanıdığım, Türkiye’deki “bir kesim”in Srebrenica karşısındaki suskunluğundan şikâyetçi. Hak veriyorum.
“Bosna’ya yardım” bahanesiyle paraları cebe indiren ve üstelik bundan dolayı yargılanıp suçlu bulunduğu halde, cenazesine Alija İzzetbegoviç’in mezarından bir avuç toprağın serpiştirildiği Necmettin Erbakan gibi, mahkeme tarafından tescil edilmiş bir hırsızın hala yüzbinlerce takipçisinin olduğu bir ülkeden bahsediyoruz. Erbakan’ın öğrencilerinin soyup soğana çevirdiği bir ülkeden…
Daha geçtiğimiz hafta yalan dolan haberlerle harekete geçip, sokakta linç etmek için Çinli arayan ırkçı-faşistlerin yaşadığı bir ülkeden bahsediyoruz. Yalan bir haberle Maraş’ta yüzlerce Alevi’yi katleden dinci yobazların yaşadığı bir ülkeden, Sivas’ta onlarca kişiyi gözünü kırpmadan yakan insanların yaşadığı bir ülkeden bahsediyoruz. Öyle insanlar ki bunlar, REndonezya’da bir milyon insan katledilse ruhları duymaz, yeter ki Müslüman olmasınlar, Vietnam’da 2 milyon insanın ABD emperyalizmi tarafından katledilmesine sessiz kalmışlar, hatta ABD donanmasına secde bile etmişlerdir. Filistin işgaline yıllarca seslerini çıkarmamışlar, Sabra’yı, Şatilla’yı görmezden gelmişler, ne zaman dinciler Filistin’de İslamcılar söz sahibi olmuşlarsa o zaman Gazze’ye ağlamaya başlamışlardır. Yanıbaşlarında Kobane’de, Rakka’da, Palmyra’da yapılanlara gözlerini kapatan bu zat, Srebrenitsa’nın anısına sosyal medyada sayfalarca paylaşım yapacak bugün…
Ne yazık ki bu ülkede dincilerin ve milliyetçilerin sahip çıktığı en insani şeylere bile artık şüpheyle yaklaşılıyor. Kuşkusuz ki bu ahlaksızlık, namussuzluk yapana aittir ama bizler bu namussuzlara, ahlaksızlara nasıl boyun eğmiyorsak, yanı başımızda yaşanan trajedilere de onların manipüle ettiği şekilde değil, kendi değerlerimizle, kendi aklımızla tepki göstermeyi de bilmeliyiz.
Srebrenitsa 2015 yine namussuzların, riyakârların gövde gösterisi yaptığı, timsah gözyaşları döktüğü bir anma haline gelecek. Bir yanda Bosna’da yüz binlerce insanın katledilmesine seyirci kalanlar, yirmi yıldır Bosna’yı sefalete, çözümsüzlüğe terk edenler, bir yandan da sessizce yas tutmaya devam edenler olacak. Bizim nerede olacağımız belli.
Bugün biz Srebrenitsa için yastayız, insanların katledilmediği, açlığa ve sefalete mahkûm edilmediği yeni bir dünya için ayaktayız.