TİP Geliyor: Parola devrim!

23 Mart’ta bir grup temsilcinin imzasıyla yayınlanan “Gel Kardeşim!” çağrısıyla birlikte Türkiye İşçi Partisi’nin kuruluş süreci başlamıştı. Çağrının yayınlanmasından bu yana 10’dan fazla ilde ve birçok büyük ilçede kuruluş toplantıları gerçekleştirildi, Kurucu Meclis’ler oluşturuldu. Bu süreç önümüzdeki günler ve haftalarda da devam edecek ve TİP’in örgütlenmesi tüm Türkiye’ye yayılacak bir biçimde tamamlanacak.

Türkiye İşçi Partisi, ismiyle müsemma bir parti aslında. Dolayısıyla “neden TİP?” sorusunun yanıtı kendi içinde mevcut. Ancak yine de Türkiye’nin içinden geçtiği karanlığı ve kurtuluş mücadelesinin gereklerini gözeterek, kuruluş sürecine kısa başlıklar halinde değinmenin faydası olacak.

***

Türkiye işçi sınıfı 150 yıla varan tarihinin en ağır, en vahşi ve en kuralsız saldırısıyla karşı karşıya.

Milyonlarca işçi ve emekçi yoksulluğa, güvencesiz çalışmaya, iş kazalarında ölmeye veya sakatlanmaya, insanlık dışı çalışma saatlerine, iki yakayı bir araya getirmeyen ücretlere mahkum edilmek isteniyor. Eğer buna itiraz eden veya uyum sağlayamayan olursa, onu da işsizlik, borçluluk, mobbing gibi tehditler bekliyor.

Bu koşullar altında ezilen işçi sınıfımızın sesini çıkarmasına da izin verilmiyor. Hakkını arayan, itirazını dile getiren, dayatılana direnen kim olursa olsun devletin tüm gücü onun üzerine çullanıyor, grevler bile yasaklanıyor, OHAL’den istifade sermayeye hizmet tam gaz sürüyor.

İşçi sınıfımızın sesini duyuracak bir medya, işçi sınıfımızın temsil edileceği bir parlamento, işçi sınıfımızın parçası olacağı bir parti, işçi sınıfımızın hakkını koruyacak bir yargı ise yok elbette. Yok da laf mı, yerinde yeller esiyor dense yeridir.

Velhasıl, Türkiye işçi sınıfı dört yandan kuşatılmış durumda.

Sesi duyulmasın, kendi görünmesin, temsil edilmesin, yok sayılsın diye kurşun geçirmez bir kuşatmanın çemberinde.

Türkiye İşçi Partisi bu kuşatmayı yarmayı, işçi sınıfımızı boğan bu çemberi kırmayı, işçi sınıfına kendi partisini kazandırmayı öncelikli görevi olarak saptamış durumda. 

TİP geliyor derken, öncelikle bunun için geliyor.

***

TİP’in “Gel Kardeşim!" çağrısının dolaysız muhatabı, yukarıda özetlenen gerekçelerle, Türkiye işçileri, emekçileridir. Hakkı, hukuku tanınmayan, en ağır ve vahşi sömürüye maruz kalan, buna karşılık kendini siyasette temsil edecek partisinden yoksun bulunan milyonlara sesleniyor “Gel Kardeşim!” daveti.

Ancak TİP’in, işçi ve emekçilerin yoksulluğuna ağlamakla, çaresizliğine gözyaşı dökmekle, kaderine lanet etmekle yetinmesi söz konusu olamaz. TİP için işçi sınıfı ve onun perişan durumu bir melodramın konusu değildir. TİP nezdinde işçi sınıfı, toplumsal ve siyasal kurtuluşun biricik öznesidir.

TİP için işçiler ve emekçiler eşit, özgür, kardeşlik ve adalet içindeki bir ülkeyi kuracak güçtür.

Bu yüzden TİP, geçim kavgasının yanına rejim kavgasını da koymakta; laikliğin, cumhuriyetin, adaletin ve kardeşliğin yegane sahibi ve garantisi olarak işçi sınıfını görmektedir.

TİP, dünyanın tüm nimetlerini yaratan emeği iktidara taşımak için yola çıkmıştır ve “Gel Kardeşim!” çağrısının anlamı budur.

***

Başka dönemlerde olduğu gibi, bugün de böylesi bir çıkışa devrimcilerin, sosyalistlerin öncülük etmesinden daha doğal bir şey olamaz. Nitekim, Türkiye sosyalist hareketinin zengin birikimi ve deneyimi, şimdi atılan adıma gerekli cesareti veriyor. Bu anlamda, tarihimiz, en başta da 60’lı ve 70’li yılların TİP deneyimleri ilham ve gurur verici örneklerle dolu.

Tarihimiz böyle olsa da bugünümüz maalesef pek öyle değil. Belki de bu yüzden, solda yaygın bir eğilim geçmişe dönmek, geçmişi korumak, geçmişi savunmak yönünde oluyor. 

TİP, bu geçmiş vesayetini kabul etmeyen bir iradenin ileri çıkışıdır esasında. Tarihe sığınmayı reddeden, bugünü kazanmayı kafaya koyan, bugünün devrimci mücadelesini ve örgütünü yaratmak için yola çıkan bir iradeden söz ediyoruz. 

Bu anlamda, TİP, sadece Türkiye’nin, Türkiye işçi ve emekçilerinin geleceğini kurtarmayacak, aynı zamanda solun makus talihini de yenecektir, yenmelidir.

TİP kuruluşu için bir araya gelen sosyalistler; her gelenekten, her kuşaktan, her bölgeden devrimciler bu kararlılığı paylaşmaktadır.

“Ben yaptım, sen de gel” yerine “Gel kardeşim; birlikte yapalım” denmesinin nedeni budur.

***

İçinden geçtiğimiz karanlığı yırtıp atmak ve bu düzeni yıkmak...

TİP için bir araya gelen binlerce kişinin en ufak bir tereddüt taşımadığı tek konu bu olsa gerek. Ancak bunu, mümkün olan en kısa sürede başarmak gerektiği de açık. Dolayısıyla, hiçbir gerekçenin, hiçbir beklentinin, hiçbir zorluğun TİP’in yürüyüşünü duraklatmasına veya yavaşlatmasına izin verilmeyeceği de o ölçüde açık olmalı.

Bu nedenle, 23 Mart’taki “Gel Kardeşim!” çağrısından bu yana geçen her günü, Türkiye’nin dört yanındaki TİP kurucuları aynı parolayla geçiriyor

İş yerinde, fabrikada, okulda, mahallede, sokaklarda ve meydanlarda hep bu parola tekrarlanıyor.

Parola: Devrim!

Parola: İşçi sınıfının iktidarı!

TİP geliyor dedik.

İşte TİP, en çok bunun için geliyor.