Geçtiğimiz güz aylarında Kosova ve Sırbistan’da yaşanan bir sorun, Trump’ın kendinden menkul iş bitirici müdahalesiyle çözülmüştü. Bir kısmı Kosova’da, bir kısmı da Sırbistan’da yer alan bir gölün ismiyle ilgili anlaşmazlık dâhiyane bir fikirle çözülmüştü ve göle “Trump Gölü” ismi verilmişti. Trump ismi dört ayda unutuldu bile. “Trump Gölü”ne ne olacak?
Önce Biden’ın ABD seçimlerini kazanması, dört ay sonra da Vetevendosye’nin Kosova seçimlerinden çok parlak bir zaferle çıkması Trump’ın Kosova ve Sırbistan’a dayattığı uzlaşı sürecinde yeni bir sayfa açılması anlamına geliyor. Daha bu iki seçim gerçekleşmemişken, yani ne Biden ne de Kurti seçilmemişken, Kurti ile Biden arasında hazırlık pasları yapılmaya başlanmıştı bile. Biden’ın şansı yüksekti ve Kurti’nin seçimlerden galip çıkacağı kesinleşmiş gibi görünüyordu.
Biden’ın ABD’de, Albin Kurti’nin de Kosova’da iktidara geleceği emareleri görünürken geçtiğimiz ekim ayında Kurti ABD seçimlerinde Demokratların adayı Joe Biden’a tam destek verdiğini açıkça beyan etmişti.
Balkanlarda hamasi milliyetçi söylemin şampiyonu olan kleptokratik liderlerin ABD seçimlerinde her daim kazanacak ata oynaması kanıksanmış bir hamledir. Fakat kelimenin tam anlamıyla sokaktan gelmiş bir siyasetçi olan Kurti’nin hesapları bu kadar bayağı ve basit değildi.
Daha geçtiğimiz güz Trump alışılageldik kibirli siyasi hamlelerinden birini daha yapıp Sırbistan’la Kosova’yı masaya oturtmuştu. Kosova’yı masaya oturtmak zor değildi. Zaten tasması ABD’nin elindeydi ve hamasi milliyetçi söylemden uzak durmakla kalmayıp daha ilkeli bir dış politika izleyeceğini açıkça beyan eden Kurti’nin kibirli Trump yerine başkan adayı kim olursa olsun Demokrat bir adayı Cumhuriyetçi bir adaya tercih etmesi beklenebilecek bir durumdu. Hele ki bir de Demokratların adayı Kosova’nın kadim dostu Biden olunca…
“Kosova’nın Biden ailesi için özel bir yeri vardır.” Bu sözler 17 Şubat’ta Kosova’nın bağımsızlık yıl dönümünde Biden’ın Kosova’nın geçici Cumhurbaşkanı Vjosa Osmani’ye gönderdiği mesajın en önemli tümcesidir. Joe Biden’ın 2015 yılında beyin kanserinden vefat eden oğlu Beau Biden, 1998-99 yıllarında Kosova’da AGİT misyonunda görev almıştı ve ölümünden sonra Kosova’da bir caddeye ismi verilmiş, anısına bir de anıt yapılmıştı. Kosova’daki anıtın açılışında Biden da yer almıştı.
“ABD geri döndü, diplomasi geri döndü” müjdesiyle Beyaz Saray’a yerleşen Biden, Balkanlar’da Trump’ın “Ben yaptım oldu” biçiminde özetlenebilecek diplomatik duruşundan çok daha farklı bir politika izleyeceğinin de ipuçlarını veriyordu.
Önceliğini Kosova’da yolsuzluk ve yoksullukla ciddi bir yapısal mücadeleyi koyan Kurti, kalkınmacı bir iktisadî program uygulayarak önceliğinin neler olacağının işaretlerini açıkça veriyordu. “Sırbistan’la uzlaşı süreci önceliğimiz değil” diyerek Kosova sorununu içeride çözmek için uğraşacağını belirtiyordu. Nitekim kurduğu hükümette Sırp azınlığa bir bakanlık vererek bu niyetinde ne kadar ciddi olduğunu dosta düşmana göstermiş oldu. Trump döneminde yapılan anlaşmanın yeniden değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen ve iki hafta önce Vetevendosye’nin desteği ile artık geçici değil, kalıcı cumhurbaşkanı olarak seçilen Vjosa Osmani’nin de bu perspektife sahip olduğu biliniyor.
Her ne kadar Vetevendosye lideri Albin Kurti’nin AB ile daha sıkı ilişkileri hedefleyen bir dış politika perspektifi olsa da, Kosova-AB ilişkilerinin Kosova-ABD yakınlaşmasının yanında daha sönük olacağı kesin. Nitekim Kurti Kosova’nın AB üyeliği hedefinin olduğunu açıksa ifade etse de bu yoldaki engelleri aşabilmeleri için AB’nin finansal desteğine ihtiyacının olduğunu söyleyerek bir anlamda Kosova-AB ilişkilerinin AB’nin Kosova’ya sağlayacağı finansal desteğe bağlı olduğunu göstermiş oluyor. ABD ile ilişkilerini ise benzer bir şarta bağlamış değil.
Yukarıdaki yazılanların ABD ve Kosova arasındaki ilişkilerin çok iyi olacağı yanılsamasını yaratmaması gerekiyor. ABD’li dış politika uzmanları sürekli olarak Albin Kurti’nin Kosova’daki BM askerleriyle çatıştığı militan geçmişine dikkat çekiyorlar ve “solcu” Kurti’nin yıllar içinde diplomatik temayüllere daha uygun hareket edebilen bir olgunluğa eriştiğinin ama 15 yıl önce BM ile çatıştığı yıllarda sahip olduğu siyasi formasyonun değişmediğinin altını çiziyorlar. Arnavutluk’la birleşme erimini diri tutan Kurti’nin sahip olduğu bu siyasi formasyonun ise Kosova-ABD ilişkilerinin önünde en önemli engel olacağı konusunda hemfikirler.
Bu bağlamda seçimi kaybettiği andan itibaren ismi unutulan kibirli ve narsist Trump’ın isminin Kosova ve Sırbistan arasındaki gölden kaldırılacağı kesin ama yeni ismin “Biden Gölü” olmayacağı da çok belli.
Özgür Dirim Özkan’ın İleri Portal’dan önce yayınlanan yazıları için:
http://yugoslavyayazilari.blogspot.com.tr/
Bazı yazıların İngilizce çevirileri için:
http://lettersfromyugoslavia.blogspot.com.tr/