“TÜİK enflasyonunda” yeni zirveler!

Kur şokları bir enflasyon-devalüasyon sarmalı yaratırken kamu zamları kısa sürede tüm mal ve hizmetlere sirayet ederek enflasyonda sıçrama yaratabiliyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından geçen hafta açıklanan verilere göre tüketici enflasyonu (Tüketici Fiyatları Endeksi TÜFE’deki yıllık yüzde artış, yani manşet enflasyon) yüzde 48,69’a çıkarken üretici enflasyonu (Üretici Fiyatları Endeksi ÜFE’deki yıllık yüzde artış) ise yüzde 93,53’e yükseldi. Tüketici enflasyonu aylık yüzde 11,1 artarken üretici enflasyonunda aylık artış yüzde 10,45 oldu. Ana gruplar itibarıyla yıllık artışlar ulaştırmada yüzde 68,89, gıda ve alkolsüz içeceklerde (halkın enflasyonu) yüzde 55,61 ve ev eşyasında yüzde 54,53 oldu. Üstelik bu artışlar, TÜİK’in belirlediği yeni ağırlıklarla gerçekleşti[i] ve endekslerin ilk yayınlandığı 2003 yılından beri kaydedilen en yüksek yıllık enflasyon oranları oldu. TÜİK’in belirlediği yeni ağırlıklara göre gıda, elektrik, doğalgaz ve kira artışlarının yer aldığı konut grubu ile içki ve sigara, sağlık, haberleşme ve eğitim gruplarının enflasyondaki ağırlığı düşerken giyim ve ayakkabı, ev eşyası, ulaştırma, eğlence ve kültür, lokanta ve oteller ile çeşitli mal ve hizmetler gruplarının ağırlığı artmıştır.

Üretici ve Tüketici Enflasyonu Arasındaki Makas Açılıyor:

2021 sonunda 43,81 puan olan üretici ve tüketici enflasyonu farkı ocak ayında 46,86 puana çıkarak artmaya devam etti. İzleyen grafik politika faiz oranı, üretici (Yİ-ÜFE) ve tüketici enflasyonu ile tüketici-üretici enflasyon farkındaki gelişmeleri göstermektedir.

Kaynak: TÜİK

Grafiğe göre hem üretici hem de tüketici enflasyonunda 2019’un sonunda başlayan artışlar hızla devam etmektedir. Hem üretici hem de tüketici enflasyonundaki patlamalar, TCMB’nin 2021 Eylül’ünde başlattığı politika faiz indirimleri dönemine denk gelmektedir. Hiçbir bilmsel bulguya ve teoriye dayanmadan sadece siyasal kaygılarla “yüksek faizi enflasyonun nedeni olarak göstererek” politika faizini yüzde 19’dan yüzde 14’e indirme kararları sonrası, hem üretici hem de tüketici enflasyonları 2021 Aralık ve 2022 Ocak’ta çift haneli aylık artışlar göstermiştir. Yani, bir anlamda kaş yaparken göz çıkarılmıştır. Ayrıca tüketici-üretici enflasyon oranları arasındaki makas da giderek açılmaktadır. 2020 Eylül’ünde 2,58 puan olan üretici-tüketici enflasyonu farkı, 2022 Ocak’ında 46,86 puana çıkmıştır. Bu farkın eninde sonunda kapanması gerektiği gerçeğini unutmamak gerekir.

Enflasyon Artışlarında Kur Şokları ile Kamu Zamları Çok Etkili:

Türkiye’de enflasyon artışlarında ve artışların kalıcı olmasında döviz kuru şokları ile art arda yapılan kamu zamlarının etkisinin büyük olduğu genel kabul gören bir gerçekliktir. Enflasyon üzerindeki kur etkisini izleyen grafikte görmek mümkündür.

Kaynak: TÜİK ve TCMB

Daha önceki yazılarımızda sıkça vurguladığımız gibi TL’nin reel olarak değer kaybettiği (100 denge değerinin altına düşmesi) 2016 Ekim’inden bu yana enflasyonda ciddi artışlar gözlenmektedir. Türkiye için yapılan çalışmalara göre TL’deki her yüzde 10’luk değer kaybı 5-6 ay gibi bir sürede enflasyonu 5 puanlık artırıcı etki yapmaktadır. Bu etkilerin 4. aydan sonra daha fazla olduğu bilinmektedir. 2021 Ekim-Aralık döneminde TL’nin döviz sepetine karşı yaklaşık olarak yüzde 57 oranında değer kaybettiği bilinmektedir. 2022 Ocak enflasyonuna bu geçmiş dönem kur artışlarının büyük ölçüde yansıdığını söylemek mümkündür.

Kur artışları yanında Ocak 2022 enflasyonunun yüksek çıkmasında Ocak başında elektrik, su ve doğalgaza yapılan “kamu zamları” da etkili olmuştur. Bu zamlar nedeniyle konut grubunun enflasyona katkısı da artırmıştır. Nitekim konut grubunda aylık enflasyon yüzde 18,91 artmış; konut grubunun tüketici enflasyonuna katkısı 2,67 olmuştur. Yeni belirlenen ağırlıklar nedeniyle ocak ayında çok yüklü zam gören elektrik, doğalgaz ve sigaranın aylık enflasyona etkisi, eski ağırlıklara göre daha az olmuştur. Yani, eski ağırlıklar geçerli olsaydı ocak enflasyonu daha yüksek çıkacaktı. Öte yandan, yeni belirlenen ağırlıklara göre ağırlığı artan otomobilde zam olmaması, enflasyonu artırıcı etki yaratmazken ağırlığı artan akaryakıt, zamlar nedeniyle enflasyonu artırmıştır. Üretici enflasyonu ise hammadde ve enerji maliyetlerindeki artışla her ay yeni zirveler yapmaktadır.

Enflasyonda En Kötüyü Daha Görmedik:

Yukarıdaki grafiklerden de rahatlıkla görüldüğü gibi kur şokları arkasından gelen kamu zamları enflasyonun kısa sürede iki ve hatta neredeyse üç haneli rakamlara ulaşmasına neden olabiliyor. Kur şokları bir enflasyon-devalüasyon sarmalı yaratırken kamu zamları kısa sürede tüm mal ve hizmetlere sirayet ederek enflasyonda sıçrama yaratabiliyor. Bunun sonucunda da enflasyon-maliyet sarmalı oluşuyor. Yani, yapılan zamlar kısa sürede tüm mal ve hizmetlerin fiyatlarını artırıyor; fiyat artışları maliyet artışlarına neden oluyor ve artan maliyetler nedeniyle fiyatlar daha da artma eğilimine giriyor[ii]. Yapılan zamlar, sadece yapıldıkları aylarla sınırlı kalmayıp aylara yayılan fiyatları artırıcı etki yaratabiliyor. Türkiye’de bu enflasyon dinamiği ve 2021’in son aylarında TL’de yaşanan değer kayıpları ile 2022 Ocak’ında elektrik, su, doğalgaz ve petrol ürünlerine yapılan yüklü zamları göz önüne aldığımızda enflasyonda -TÜİK aksini ispatlamazsa(!)- en kötüyü görmediğimizi söylemek mümkündür. Zaten asıl görevi fiyat istikrarını sağlamak olan TCMB’nin “devre dışı bırakıldığı”, enflasyonla mücadelenin öncelikli amaç olmadığı ve bu mücadeleye dönük bir politika ve programın olmadığı bir ortamda enflasyonda artış beklemekten daha doğal bir şey yoktur. Enflasyonun en büyük kaynağı olan kur atışlarını düşürmek için öncelikle başta ülke risk primi olmak üzere enflasyon ve faiz oranlarını düşürmemizi sağlayacak güvenilir, inanılır bir ekonomi yönetimine ve programa acilen gereksinim vardır. Bu söylediklerimiz gerçekleşmedikçe bir süre daha enflasyonda yeni zirve yazıları yazmaya devam ederiz!..    

 


[i] TÜİK her yıl ocak ayında ana harcama gruplarının ağırlıklarında değişikliğe gitmektedir. Bu yıl için yapılan değişikliklere göre gıda, içki ve sigara, konut, sağlık, haberleşme ve eğitim gruplarının enflasyondaki ağırlığı düşürülürken giyim ve ayakkabı, ev eşyası, ulaştırma, eğlence ve kültür, lokanta ve oteller ile çeşitli mal ve hizmetler gruplarının ağırlığı artırılmıştır. Yeni düzenleme ile mısırözü yağı, kuru barbunya, kayısı, kiraz, yeşil soğan, kanepe (üçlü) gibi mallar endeksten çıkarılırken “Elektrik Ücreti”, “Sigara”, “Otomobil (Dizel)”, “Otomobil (Benzinli)”, “Otoban Geçiş Ücreti”, “Şehirlerarası Tren Ücreti”, “Cep Telefonu Görüşme Ücreti”, “Sıcak İçecekler (Servis Edilen)”, “Magazin ve Dergi”, “'Yurtiçi Bir Hafta ve Daha Fazla Süreli Turlar” ve “Otel Ücreti” maddeleri altında kapsanan madde çeşitleri değiştirilmiş ve madde çeşit ağırlıkları güncellenmiştir. Ayrıca 0931006 maddesi altında takip edilen “Oyun Konsolu” yerine “Scooter (Çocuk)” girmiştir. Daha fazla bilgiye https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Tuketici-Fiyat-Endeksi-Ocak-2022-45790&dil=1 linkinden ulaşılabilir. Tüketici fiyat endeksi ana grup ağırlıkları izleyen tablodaki gibi yeniden belirlenmiştir.

 

[ii] Kur artışlarının fiyatlar üzerindeki etkisinin sürekli olarak zamlar ile telafi edilmeye çalışılması enflasyon-maliyet sarmalı oluşturmakta, bu etki enflasyonun maliyetini ağırlıklı olarak dar gelirli kesimlere yükleyerek bir bölüşüm sorununa yol açmaktadır.  Sarmal sürdükçe de bu sorun daha belirgin hale gelecektir. Dolayısıyla bu sorunu odağına alan acil bir kamu harcama-gelir politikasına gereksinim duyulmaktadır. Zira kur artışları ve enflasyona rağmen uygulanan gevşek para politikası, bir yatırım-üretim-istihdam artışına yol açmamanın yanında, sorunu daha da pekiştirmektedir.