Ukrayna’dan sonra sıra Bosna’da mı?

Batılı çokbilmiş uzmanlar yine “Ukrayna’dan sonra sıra Bosna’ya gelir mi?” diye soruyor ve duran saatin günde iki kere de olsa doğruyu gösterdiği gibi bu konuda haklı olabilme ihtimallerinin yüksek olduğunu itiraf etmemiz gerekiyor. Evet, Ukrayna’dan sonra sıra Bosna’ya gelebilir.

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı ile birlikte gözler yine Bosna’ya çevrildi. 1995 yılında Bosna Savaşı’nı bitiren Dayton Anlaşması’ndan bu yana Bosna’nın yaşadığı en büyük kriz Aralık ayında zirveye ulaşmış, hatta birçok Batılı uzman Bosna’nın bir savaşın eşiğinde olduğunu iddia etmişti. Bu iddianın temelsiz olduğunu buradaki  Bosna’da yeni bir savaş çıkar mı? yazımızda göstermeye çalışmıştık.

Fakat ne bu iddialarda bulunanlar, ne de bu köşenin yazarı Rusya’nın Ukrayna’ya bu kapsamda bir askeri saldırı başlatacağını düşünmüyordu. Değişen konjonktürde verileri yeniden elden geçirmek gerekiyor.

Batılı çokbilmiş uzmanlar yine “Ukrayna’dan sonra sıra Bosna’ya gelir mi?” diye soruyor ve duran saatin günde iki kere de olsa doğruyu gösterdiği gibi bu konuda haklı olabilme ihtimallerinin yüksek olduğunu itiraf etmemiz gerekiyor. Evet, Ukrayna’dan sonra sıra Bosna’ya gelebilir. Bu çokça Rusya’nın askerî başarısına bağlı. Rusya’nın Ukrayna’da başarılı olması ve bölgede elini güçlendirmesi durumunda şu an sessiz sedasız olan biteni izleyen Dodik birden kaplan kesilecektir.

Öncelikli şunu söyleyelim: Ukrayna savaşını pür dikkat takip eden sadece Dodik değil. Bildiğiniz gibi Sırbistan Rusya’ya yaptırım uygulamayı kabul etmedi ve bu durum Avrupa’da çok yadırgandı. Hemen yaygaralar kopmaya başladı: “Putin gibi bir otokrata karşı çıkmayan bir ülkenin AB’de yeri yoktur! Putin’i destekleyen bir Sırbistan AB’ye girerse, AB değerlerinin Polonya ve Macaristan’da yaşadığı sorunlar solda sıfır kalır.” Ama bu arkadaşların es geçtiği bir şey var: AB rüzgarı Balkanlar’da eskisi gibi etkili değil ve AB üzerinden bir sopa-havuç stratejisi artık çok da geçerli değil. AB rüzgârıyla yelkenini şişirmeye çalışan politikacı yok denecek kadar az. Bir süredir AB Balkan siyasetinde gözden uzak, Rusya daha yakın.

Yine de Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksander Vuçiç Rusya’ya karşı yaptırımlara katılmasa da söylemsel düzeyde yine de mümkün olduğu kadar tarafsız durmaya çalışsa da Sırbistan siyasetinde “Rusçuluk”un daha popüler olduğunu söyleyebiliriz. Geçtiğimiz günlerde Sırbistan Ulusal Meclisi Başkanı Ivica Daçiç çok açık bir şekilde Rusya’ya yaptırım uygulamakla, Sırbistan’a yaptırım uygulamanın aynı anlama geldiğini söyledi ve sordu: “Yarın Kosova NATO’ya üye olursa kimden yardım isteyeceğiz? Tabii ki Rusya’dan”

Sırbistan’da ve bununla birlikte Bosna Sırp Cumhuriyeti’nde (Republika Srpska) sokağın Daçiç’in söylemlerini onayladığı görülüyor. Başta Belgrad olmak üzere Sırbistan’ın kimi kentlerinde, hatta Karadağda ve RS’de (Republika Srpska) de Putin ve Rusya yanlısı gösteriler yapılıyor. Elbette ki bunların karşısında Ukrayna lehine yapılan gösterilerin de yapıldığını yadsımıyoruz ama Bosna Savaşı başlamadan hemen önce Belgrad’da 100 bin kişinin barış için gösteri yaptığını, Bosna’ya savaşa giden katillerin ise Belgrad dışındaki kasabalardan, Karadağ’dan, Bosna’daki Sırp yerleşimlerinden gittiğini de çok iyi hatırlıyoruz.

Rusya’nın Balkanlar’daki dostları artık çok iyi biliyorlar ki daha önce Gürcistan’ı bugün de Ukrayna’yı fitilleyip sahada yalnız bırakan NATO’nun tersine, Rusya gerektiği zaman çatışmadan kaçınmayacak bir cesarete sahip. Biraz Balkan siyasetini karıştıran da bu: Rusya’nın çatışmadan kaçınmayan cesaretini bölgesel pragmatik politikaları için kullanma heveslisi olan kleptokratik haydutlar!

Balkanlardaki bu hırsız haydutlar savaşın sonucunu bekleyedursun, Rusya sahayı boş bırakmıyor. Geçtiğimiz Pazartesi (28 Şubat 2022) günü Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Bosna Cumhurbaşkanlığı’nın Sırp üyesi Dodik’i arayıp geçtiğimiz Aralık’ta Putin’le yaptıkları anlaşmanın gerekliliklerini yerine getirmeleri ile ilgili bir hatırlatma yapmış. Bu anlaşmadaki gereklilikleri kimse bilmiyor. Aynı akşam basın açıklaması yapan Rusya’nın Saraybosna Büyükelçiliği ise bu telefon görüşmesinin Dodik’in isteği ile gerçekleştiğini ve AB ve NATO’nun Dayton Anlaşması’nı ihlal eden ve Bosna Sırp Cumhuriyeti aleyhine gerçekleştirdikleri girişimler hakkında görüşüldüğü Rus tarafının da Ukrayna’daki gelişimlerle ilgili Dodik’i bilgilendirdiği açıklandı.

Burada Dodik’in Rusya’dan çok ciddi bir destek gördüğü ve Rusya’nın Balkanlar’daki hâkimiyet alanını genişletmek için Dodik’le açıktan açığa bir işbirliği içinde olduğu sonucu çıkarılabilir ki, bu bilinmeyen bir şey değil. Bilinmeyen, ya da çoğu kişi tarafından bilinmeyen şey ise Rusya-RS ilişkilerinin sadece siyasi zeminin ötesinde bir işbirliği olduğu. Raşid Serdarov, Evgeny Zotov ve Konstantin Malofeev gibi bilinen Rus işadamlarının RS’deki yatırımları biliniyor. RS, Rus oligarklar için Balkan ve hatta Akdeniz pazarına açılmak için kullandıkları önemli bir basamak olarak işlev görüyor.

Daha da ötesi RS, Rusya’nın karşısına herhangi bir pazarlık kartıyla çıkmıyor. Ne AB, ne de NATO, hatta Sırbistan bile Rusya’nın önereceği ya da önerebileceğinin dışında, ötesinde bir şey öneremiyor. Hatta ne AB ne de NATO Dodik’e hiçbir şey öneremiyor. Reel ve adil bir politik düzlemde soykırım üzerine inşa edilen bir siyasî yapıya bir şey önermek ne kelime, böyle bir yapının yaşamasına bile izin verilmemesinin gerektiği bir ortamda, Batı’nın sessiz ama küstahlığı elden bırakmayan desteğine karşın Rusya’nın "kazan-kazan" stratejisiyle uyumlu desteği RS ve Dodik için bulunmaz bir fırsat.

Dodik bekliyor… Rusya’nın zaferini duyar duymaz harekete geçecektir.

Bosna’yı kendi haline, kleptokratik rejimin eline bırakan EUFOR’a ise bir hareketlenme geldi. EUFOR (Bosna’daki barış gücü) misyonunun toplam 3500 askeri kaldı ve bunun yalnızca 600’ü Bosna’da sahadaydı. Geçtiğimiz hafta sahaya, yani Bosna’ya 500 asker daha gönderildi. Askerlerin beraberinde gelen zırhlı araçların görüntüleri, konvoyun otoyoldaki ve Zenica’da ihtiyaç molası verdiği sırada çekilen resimler ve videolar sosyal medyada viral oldu. Pazartesi sabahı (7 Mart 2022) EUFOR’a bağlı kamuflajlı ve kar maskeli askerlerin Saraybosna’nın merkezinde turist gibi dolaştıkları görüldü. Bu haftadan itibaren ise Fransa’nın Adriyatik’te bulunan Charles-de-Gaulle uçak gemisinden kalkan Rafale jetleri Atheon operasyonu kapsamında Balkanlar üzerinde uçuşlarına başlayacak. (Athea: Bosna’da Dayton Anlaşması’nın izlemesinden sorumlu olan operasyonun kod ismi)

Tam 25 sene sonra Bosna’da askeri araçların ve kamuflajlı askerlerin kamusal alanın bu kadar içinde ve yoğun olarak yer aldığı bu görüntüler Bosnalıları ürkütmeye yetti. Bosna Cumhurbaşkanlığı konseyinin “milliyetçi” olmayan tek üyesi Zeljko Komşiç ise olası bir savaş durumunda ne AB’den, ne de NATO’dan medet umulmayacağının farkında: “Ülkemizi biz korumazsak başka kimse korumayacak” diyor. Olası bir savaş durumunda Bosna’yı kimin koruyacağı ise muallakta. 25 senedir iliği sömürülen bir ülkenin halkı kimi korumak için yeniden cepheye gidecek?

Tersi Bosnalı Sırplar için de geçerli olabilir. Gelen EUFOR desteğine Dodik’in küstah yorumu basitti: “İsterlerse 5 bin asker getirsinler.” Elbette ki Dodik’in bu 5 bin asker karşısına koyacak donanımda bir askeri birliği yok. RS’deki kleptokratik rejim için canını ortaya koymaya hevesli manyakların sayısı da sınırlı. Dodik’in ordusu yok ama Sırbistan’ın var, Ukrayna’ya müdahale etmekte çekinmeyen Rusya’nın da her an RS’deki haydutları beslemeye yetecek kadar silahı…

Askeri araçların 25 sene sonra yeniden gün yüzüne çıktığı Bosna’da ilk bombalar ise halkın cebine düştü. Akaryakıt fiyatları burada da arttı ve akaryakıt istasyonlarında Türkiye’de görmeye alıştığımız kuyruklar oluştu.

“Bosna’da yeniden savaş çıkar mı?” sorusunu temcit pilavı gibi sürekli önümüze sürenlerin umurlarında olmayan bir şey bu.


[email protected]

Özgür Dirim Özkan’ın İleri Haber'den önce yayınlanan yazıları için:
http://yugoslavyayazilari.blogspot.com.tr/

Bazı yazıların İngilizce çevirileri için:
http://lettersfromyugoslavia.blogspot.com.tr/