Başka bir yazarda rastlamadığım alaycı bir üslubu var Dickens’ın. Örneklemek olanaksız çünkü o alaycı cümle metinden çıkartıldığında özelliğini yitiriyor ama kitapta öyle bir hava yaratıyor ki, o sıradan cümle müthiş bir alaycılık taşımaya başlıyor.
Cumhuriyetin en önemli atılımlarından birini, değil bilmemek, ayrıntılarına bile egemen olmadıklarını düşünmek akıl dışı olur.
Bu yöntem özellikle alkol ve madde bağımlığının tedavisinde, kronik ve terminal hastalıklarda psikososyal desteğin bir parçası olarak kullanılsa da ben, geçen yazımda anlattığım keyifsiz okumamın izlerini silmek için kullandım.
Okuma sırasında, hani denir ya, yaşamım bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti desem yalan olmaz; nelerle ve kimlerle uğraşmışız, inanılır gibi değil.
İleride sınıflı toplumların insanlığın karanlık çağı diye adlandırılacağı kuşkusuz. Sorun, neden bu akıldışılığı şimdi kabullendiğimizde.
Bana kalırsa Okumanın Halleri Türkçede okuma üzerine yayılmış en iyi deneme kitabı. Bu cümleyi kurunca insan bir an duruyor, acaba haksızlık ettiğim başka bir kitap var mı diye. Ama düşünüyorum da yok, haksızlık etmiyorum; en iyisi bu. Şu ana dek kaç kez okudum saymam olası değil çünkü genelde elime alıp bir deneme okuduktan sonra, onun beni götürdüğü başka bir kitaba geçerim ama baştan sona iki kez okuduğumu söyleyebilirim; ilk aldığımda ve bu yazıyı hazırlamak için.
Akademik açıdan her kavramda geriye giderken, kitap sayısının artmasını tam olarak çözemesem de işin olumlu tarafından da söz etmeliyim. Ne olursa olsun, bazılarında bence akademiyi ileri taşıyamayacak, hatta çağdışı görüşler olsa da diğer yandan ciddi bir veri birikimine yol açtıkları da yadsınamayacak bir gerçek.
Yıllar önce TKP’nin Nazım Hikmet’in şiirlerinden bir derlemeyi parti olarak yayınlaması üzerine bir telif hakkı sorunu doğmuştu. TKP 2002 yılında yayınladığı bir açık mektupla “Yapı Kredi ülkemizin sayılı tekellerinden biridir. Bu tekel, aynı zamanda Türkiye kapitalizminin yağmacılıkta engel tanımayan yapısının önde gelen temsilcilerinden biridir. Nazım ise Türkiye’de komünizm mücadelesinin halk kitlelerine ulaşmış sayılı simgelerinden bir tanesidir. Yapı Kredi ile Nazım Hikmet iki karşıt dünyaya aittir. Nazım’ın eserinin içeriği Yapı Kredi’yi mahkûm eder niteliktedir.” demişti.
MEB Yayınları denince akla elbette öncelikle 1940’lı yıllardaki Dünya Klasikleri serisi gelir, gelmelidir. En iyi kitaplar, en iyi çevirilerle halka çok ucuz bir fiyatla sunulmuştu. Belki de Cumhuriyet döneminin en önemli kültür hamlesi diye nitelendirilebilir.
Şöyle bir geçmişe baktığımda, en yoğun böyle düşündüğüm zamanlardan bir tanesini dedemi kaybettiğimde yaşadığımı anımsıyorum. Sadece dedem olduğu için değil, gazeteci, araştırmacı, yazar ve değişik bir yaşamı olduğu için.