Askeri darbeye girişenler yenildi. Şimdi hamle sırası saray darbecilerinde. Dolayısıyla, darbeye karşı demokrasi gibi saçmalıklara alet olmamak gerek. Bu ülkenin başındaki en büyük bela hâlâ Erdoğan ve saray rejimidir.
Erdoğan’ın ipinin çekildiğine dair önermeler ciddiyetsizliğini koruyor. Saray rejimi tasfiyenin kıyısına gelmişken ona sahip çıkan Türkiye’nin geleneksel sermaye kesimi oldu. Doğan Grubu Erdoğanın ana propaganda aracına dönüştü ve darbenin AKP karşıtı kesimlerde bir sempati yaratmasını engelledi.
Bunun yanı sıra Türkiye’deki yönetememe krizinin devam ettiğini de unutmayalım. Saray rejimi yönetemiyor. Yönetemediği için daha fzla saldırıyor. Saldırdıkça daha büyük krizler yaratıyor. Darbe girişimi bariz bir şekilde bu yönetememe haline güvenerek yapıldı.
Sokakları dolduranlar konusunda net olmak zorundayız. Sokakların demokrasi sevdalıları ile doldurulduğuna inanmak aptallık olur. Sokaklar bugün çoğunlukla cihatçı çetelerin yönetimi altında. Erdoğan, hem korkusundan hem de kendi darbesi için gerekli hamleleri gerçekleştirirken bu güruhu sokaklarda istiyor.
Yine sokaklara bakalım ve Haziran Direnişi’ni hatırlayalım. Televizyonlar görmezden gelirken, sokakların demokrasi düşmanı çapulcular ile dolup taştığı iddia edilirken açık ve net biz daha kalabalıktık. Şimdi asker kafası kesen, teslim olan ve ne olduğuna dair en ufak bir fikri olmayan erleri linç eden yobaz güruh demokrasi kahramanı olarak tanıtılıyor. Otobüsler bedava yapılıyor, devletten sokağa çık diye mesajlar atılıyor. Açık ve net, Türkiye’de AKP karşıtı kitlenin aktifleştiğinde taşıdığı enerji kalanından çok daha fazla.
Bizim cenahı üzen ise, olan bitene seyirci kalmamız oldu. İki gerici ve Amerikancı güruh iktidar için çarpışırken, bu memleketin gerçek sahipleri olan ilerici emekçiler seyretmekle yetindi. Elbette taraf tutamazdık, bizim açımızdan galip gelecek taraf, yalnızca bundan sonra karşısında mücadele edeceğimiz unsur anlamına gelecekti. Ayrı bir taraf olarak, sürece müdahil olmamız gerekirdi. Ne yazık ki, bunu yapacak örgütlülüğün ve iddianın uzağında kaldık.
Yönetememe krizinin sürdüğünü biliyoruz. Sokak güçlerinin aslında bizden daha az olduğunu da gördük. O halde enseyi karartmak için gerçekten hiçbir neden yok. Bizim cenah örgütlenmek zorunda. Örgütlü mücadeleyi büyütebilir, kendi siyasal iddialarımızı oluşturup direniş mevziini etkili bir şekilde kurabilirsek kazanabiliriz. Örgütlü mücadeleyi büyütmek için atılacak ilk adım ise elimizin dokunabildiği her yerde dayanışmayı ve direnci güçlendirmek.