Bakırhan’dan ‘Kürt sorunu’ açıklaması: ‘Samimiyet’ vurgusu

Bakırhan’dan ‘Kürt sorunu’ açıklaması: ‘Samimiyet’ vurgusu

Tuncer Bakırhan, Mezopotamya Ajansı’na verdiği röportajda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Kürt sorununun çözümünde “samimi” olan herkesle masaya oturabileceklerini kaydederek, “Biz açığız, hazırız. Biz varız ama karşımızdakinin samimi olması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Mezopotamya Ajansı’ndan Selman Güzleyüz ve Fırat Can Arslan’a röportaj veren DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

‘DIŞARIYA YANSIYAN BOYUTLARIYLA AKP İÇERİSİNDE BİR TARTIŞMA SÜRECİ BAŞLADI’

AKP’nin bir yol ayrımına girdiğini belirten Bakırhan, “Cumhur İttifakı, özellikle AKP'de bir politika değişikliği ihtimali nedir?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Bu biçimi ile devam etmeyecekleri bir gerçek. Çünkü çözüldüler, çözülüyorlar. Çözülmelerinin sebebi de Kürt meselesi başta olmak üzere benzer birkaç konudaki yaklaşımlarıdır. En başından söyledik; çözmeyen çözülür. Dolayısıyla güç ilişkileri değişecek. Dışarıya yansıyan boyutlarıyla AKP içerisinde bir tartışma süreci başladı. Belki baskı politikalarının dozajını arttıracaklar. Ama tutmuyor. Yani baskı ile bitmiyor. Baskı çözüm değil. Çözüm diyalog ile müzakere ile olur. İradeyi esas almak ile olur. Ben AKP’nin de bir yol ayrımında olduğunu düşünüyorum. 

Belki bu seçimler AKP’nin yaklaşımlarını biraz değiştirebilir ama 22 yıllık bir ezber var. 22 yıldır kurulan güç dengeleri var. Devlet İttifakı var, Ergenekon İttifakı var, MHP var, kimi JİTEM ittifakları, kontralar var… Ama böyle devam etmek isterlerse Kürtler direnir, halklar ve emekçiler direnir. Pes etmez. Kaybettirmek için elinden gelen bütün çabayı ortaya koyar.

Biz DEM Parti olarak, daha sert bir süreci karşılamaya da varız, diyaloğa ve müzakereye de varız. Başta Kürt meselesi olmak üzere Türkiye’deki sorunların müzakere ile tartışılarak çözülmesi için de üzerimize düşen tüm sorumluluğu da yerine getirmeye hazır olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyoruz.” 

‘BİZ VARIZ AMA KARŞIMIZDAKİNİN SAMİMİ OLMASI GEREKİYOR’

Tuncer Bakırhan, öncelikleri arasında Kürt sorununun çözümü olduğunu vurguladığı açıklamalarında, “samimiyet” vurgusu yaparak şunları kaydetti:

“Biz DEM Parti olarak asla şu kişi ile olur, şu kişilerle olmaz demeyiz. Bu yaklaşım diyalektiğe aykırıdır. Bizim derdimiz; önce muhatabımızı yaratıp sonra sorunu çözmek değil, çabamız sorunu çözmektir. Çözüme kim geliyorsa buyursun oturup konuşalım ve çözelim. Türkiye halklarını da dahil ederek çözelim. Dolayısıyla AKP’nin yarın ne yapacağını bilmiyoruz ama biz karşımızdakinin soruna yaklaşım konusundaki samimiyetin, stratejisini, programını, planını gerçekten samimi olup olmadığına bakarak, gerekli olan adımları atarız. Biz açığız, hazırız. Biz varız. Ama karşımızdakinin samimi olması gerekiyor.”

‘YENİ ANAYASA’ SORUSUNA ‘KOBANE’ YANITI

31 Mart seçimlerinin ardından ‘yeni anayasa’ tartışmalarının yeniden gündeme getirilmesi hatırlatılan Bakırhan, “Yeni anayasa için öncelikle neler yapılmalı?” sorusuna şöyle yanıt verdi:

“Bir yol temizliği yapsınlar. İşte Kobanê Davası ortada duruyor. Bir tweet ile yıllardır eş başkanlarımız, belediye başkanlarımız, milletvekillerimiz cezaevinde tutuluyor. Kayyumcu anlayışın ne kadar yanlış olduğunu bir zahmet kabul etsinler. Cezaevleri siyasi tutsaklar ile dolu. Türkiye’nin bütçesi büyük oranda Kürtlerin demokratik haklarını baskılamak için kullanılıyor. Bir yol temizliği ile bunların ne kadar samimi olup olmadıklarını görelim. Hiç tereddüt etmeyiz biz. Bir yerde sorunun çözümü için bir samimiyet, bir irade, bir sorumluluk sahibi kişi kurum, parti görürsek, biz otururuz.”

‘KÜRT SORUNUN ÇÖZÜMÜNDE İRADE VE SORUMLULUK ORTAYA KOYMAK CHP’YE KAYBETTİRMEZ’

CHP’nin, Van’daki seçim darbesine karşı çıkması ve Kobane Davası’nı izlemek üzere bir heyet görevlendirmesi de hatırlatılan Bakırhan, söz konusu durumun “CHP'de Kürt sorununa dair bir politika değişikliğine gidildi” şeklinde yorumlanıp yorumlanmayacağı sorusunu ise şöyle yanıtladı:

“Bir ön veri ortaya çıktı demek çok erken. AKP için söylediğim şeyler CHP için de geçerlidir. CHP’nin henüz o kuruluş kodlarından ne kadar uzaklaşıp uzaklaşmadığını test edecek durumda değiliz. Evet, Kobanê Davası, Van’daki dayanışma, kayyımlara ilişkin CHP’li yetkililerin, Sayın Özgür Özer’in yapmış olduğu açıklamalar kıymetlidir. Ama bir bütünen Kürt meselesinin müzakere ile diyalog ile çözülmesini ‘CHP istiyor’ dedirtecek düzeyde değil. Önümüzdeki dönem CHP’ye de büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. Bu meselelerde samimi olmak, Kürde samimi yaklaşmak, bu sorunun çözümünde gerçekten demokratik bir irade ve sorumluluk ortaya koymak CHP’ye kaybettirmez. CHP'ye kazandırır. Nitekim son seçimlerde Kürdün ortaya koymuş olduğu irade, dayanışma net bir şekilde ortada duruyor. 

CHP, fırsatçı bir şekilde davranıp nasıl olsa ‘AKP baskı uyguluyor ve Kürtler bu baskı politikaları karşısında başka tercihlerde bulunuyor’ havasına kapılırsa kaybeder. CHP için büyük bir şans doğmuştur. Yüz yıldır çözülmeyen Kürt meselesini, ikinci yüzyılda diyalog ile çözme fırsatını yakalamıştır. CHP samimi ve doğru bir yaklaşım ile gerçekten Türkiye’nin demokratik geleceğinde önemli bir rol ve misyon oynayabilir. 

Önümüzdeki dönemde bunun sadece seçim ile sınırlı bir yaklaşım mı olduğunu, seçim kazanımları için ortaya konulmuş bir taktik mi olduğunu ya da stratejik bir yaklaşım mı olduğunu hep birlikte göreceğiz. Biz kimseye düşman değiliz. Ama kimseyi de sınırsız, sonsuz olarak yanında, arkasında destekleyen bir güç de değiliz. Doğru söyleyen, doğru yapan, Türkiye demokrasisine kazandıran, kazandırmak isteyen ve bu konuda bir politikası, programı olan her siyasi parti ile -sadece seçimlerde değil- yan yana gelir, birlikte oturur ve konuşuruz. Çözüm için elimizden geleni de ortaya koyarız.”