AYM’nin ‘Can Atalay’ kararı öncesi hukukçular ne diyor?
AYM’nin 12 Ekim’deki toplantısı öncesi Can Atalay’ın avukatı Akçay Taşçı ve TİP Avukatı Özgür Urfa, sorularımızı yanıtladı.
Ersan Kınık - @ErsanKinik
Gezi Davası tutsağı TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın başvurusunun 12 Ekim’de AYM Genel Kurulu’nda görülmesi öncesi, Can Atalay’ın avukatı Akçay Taşçı ve TİP Avukatı Özgür Urfa, MLSA’ya değerlendirmelerde bulundu. Her iki avukatın da, AYM’den hak ihlali kararı çıkması yönündeki beklentisi yüksek.
Gezi Davası tutuklusu Avukat Can Atalay, 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan Milletvekili Genel Seçimi’nde Türkiye İşçi Partisi (TİP) listelerinden aday gösterilerek Hatay Milletvekili seçildi. 25 Mayıs günü ise tutuklu bulunan Atalay’ın mazbatasını arkadaşları teslim aldı ve Atalay’ın milletvekilliği resmen kabul edildi. Milletvekilliğinin tescillenmesinin ardından Can Atalay’ın avukatları, tahliye başvurusunda bulundu.
6 Haziran’da TBMM Başkanlığı seçimleri için TİP tarafından aday gösterilen Atalay, 7 Haziran’da yapılan TBMM Başkanlığı seçimlerinde 3 oy aldı.
Atalay, 21 Haziran’a gelindiğinde ise TBMM Genel Kurulu’nda ihtisas komisyonlarında boş bulunan ve grubu olmayan siyasi parti milletvekillerine düşen üyelikler için yapılan seçimde, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyeliğine seçildi.
Ancak, Can Atalay’ın milletvekilliğini tescilleyen tüm bu gelişmelere karşılık Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Atalay için yapılan tahliye başvurusunu 3’e karşı 1 oy ile reddetmiş, Yargıtay 4. Ceza Dairesi’ne yapılan itiraz da kabul edilmemişti.
Bu gelişmeler üzerine Can Atalay’ın avukatları, tahliye ve hakkındaki yargılamanın durdurulması talebiyle 20 Temmuz’da Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu. Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuruya ilişkin ilk gelişme 28 Eylül tarihinde meydana geldi ve AYM, Can Atalay başvurusunu 5 Ekim’deki Bölüm Toplantısı Gündemi’ne aldığını duyurdu.
Ancak aynı gün şaşırtıcı bir gelişme yaşandı ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Gezi Davası kapsamında ceza alan Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater ve Mine Özerden’in cezalarını onarken, Mücella Yapıcı, Yiğit Ali Ekmekçi ve Ali Hakan Altınay hakkında verdiği 18’er yıllık hapis cezalarını bozdu.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin “manidar” zamanlaması, kamuoyunda AYM üyelerine “gözdağı verildi” şeklinde de yorumlandı.
5 Ekim’de Can Atalay başvurusunu gündeme alan AYM İkinci Bölümü, Can Atalay hakkındaki hak ihlali başvurusunu AYM Genel Kurulu’na sevk etti. 15 üyeden oluşan AYM Genel Kurulu, Can Atalay hakkındaki hak ihlali başvurusunu 12 Ekim’de yapacağı toplantıda görüşme kararı aldı.
Şimdi gözler AYM Genel Kurulu’ndan çıkacak karara çevrilmiş durumda. AYM Genel Kurulu’nun kararı, Can Atalay hakkındaki iç hukukta verilecek nihai karar olacak. AYM’nin 12 Ekim’deki toplantısı öncesi Can Atalay’ın avukatı Akçay Taşçı ve TİP Avukatı Özgür Urfa, sorularımızı yanıtladı.
URFA: AYM, BENZER DURUMDA OLAN MİLLETVEKİLLERİ İLE İLGİLİ BUGÜNE DEK İSTİKRARLI BİR ŞEKİLDE HAK İHLALİ KARARI VERDİ
12 Ekim’de AYM’de görülecek olan ihlal başvurusuna ilişkin her iki avukatın da beklentisi “olumlu” yönde. Avukat Özgür Urfa, bugüne dek Can Atalay ile benzer hukuki durumda olan milletvekilleriyle ilgili olarak AYM tarafından bugüne dek istikrarlı bir şekilde hak ihlali kararları verilerek yerleşik bir içtihadın oluşturulduğuna dikkat çekerek, perşembe günü de önceki içtihatlar doğrultusunda Anayasa hükümlerinde herhangi bir değişiklik olmaması sebebiyle içtihadını değiştirmesini gereken herhangi bir hukuki düzenlemenin bulunmadığını, dolayısıyla hak ihlali kararının çıkacağını düşündüğünü belirtti.
TAŞÇI: BEKLENTİMİZ KESİNLİKLE HAK İHLALİ KARARININ ÇIKMASI VE CAN’IN BİR AN EVVEL TAHLİYE OLARAK MECLİS’TEKİ GÖREVİNE BAŞLAMASIDIR
Avukat Akçay Taşçı ise şu yorumlarda bulundu:
“Biz dokunulmazlık hakkı ve yargılamanın durdurulması talebiyle ilk olarak Yargıtay’a başvuruda bulunduk. Yargıtay’ın bu başvuruyu reddetmesi üzerine AYM’ye başvurduk. Yargılamanın durdurulması talebini açacak olursak; Bu kişi bir milletvekilidir ve bu yargılamanın durması gerekmektedir anlamı çıkıyor. Yargılama durduğunda da tutukluluk hâlinin kaldırılması bunun doğal sonucudur.
Beklentimiz, AYM’den kesinlikle hak ihlâli kararının çıkması ve Can Atalay’ın bir an evvel tahliye olarak Meclis’teki görevine başlamasıdır. Meclis’te göreve başlamasıyla birlikte de Anayasa 83/3 gereğince hakkındaki yargılama ve verilen kararın infazı da yasama döneminin sonuna kadar durdurulması gerekiyor. Bizim beklentimiz bu yöndedir.”
Taşçı ve Urfa, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yargıya müdahale eder niteliğindeki açıklamalarını ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 28 Eylül günü Gezi Davası’nda verilen cezaları onama kararını da değerlendirdi.
TAŞÇI: BÖYLE BİR DENK GELİŞ ASLA TESADÜF OLAMAZ
28 Eylül’de yaşanan gelişmeleri “oldukça garip bir durum” olarak yorumlayan Av. Taşçı, “Çok fazla spekülasyona girmek istemem ancak AYM takviminin açıklandığı gün Yargıtay kararının açıklanması bizi de bayağı düşündürdü. Böyle bir denk geliş asla tesadüf olamaz” diye konuştu.
Av. Urfa ise Gezi Davası’nın ve Can Atalay’ın milletvekili seçilmesi sonrası sürecin hukuki değil tamamıyla siyasi iradenin müdahaleleriyle ilerlediğini ifade etti. Yargılamanın her aşamasında siyasi müdahalelerin yaşandığının altını çizen Av. Urfa, “Önce verilen beraat kararları istinafta bozuldu. Sonrasında ise ceza kararı verilerek onandı. Adalet Bakanı’nın açıklamalarını da bu siyasi müdahalelerin devamı olarak okumak mümkün” dedi.
URFA: VERİLEN MAHKUMİYET KARARINI AYM İNCELEMESİNE KARŞI BİR ÖN ALMA HAMLESİ OLARAK DEĞERLENDİREBİLİRİZ
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin, AYM takviminin açıklandığı 28 Eylül günü Gezi Davası’nı sonuca bağlamasını “tesadüfle açıklanamaz bir durum” olarak nitelendiren Av. Urfa, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin verdiği kararın hatalı ve siyasi olması kadar zamanlaması oldukça problemli. 70 sayfalık kararın 28 Eylül günü yazılmadığı açıkça ortada. Yargıtay’ın önceden hazırlanmış bir kararı bekleterek tam da AYM’nin Can Atalay ile ilgili başvuruyu inceleyecekleri günü ilan ettiği tarihte açıklaması tesadüfle açıklanamaz. Yargıtay’ın birkaç ay önce Can Atalay ile ilgili tahliye talebini reddettiği kararda AYM kararlarını eleştirdiği hususu da düşünüldüğünde verilen mahkûmiyet kararını AYM incelemesine karşı bir ön alma hamlesi olarak değerlendirebiliriz.”
Her iki avukat da hak ihlali kararı çıkmaması durumunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurulacağını söyledi.
URFA: AYM 12 EKİM’DE KENDİ VARLIĞINI DA OYLAYACAK
AYM’nin 12 Ekim’de sadece Can Atalay ile ilgili başvuruyu değil, kendi varlığını da oylayacağını vurgulayan Av. Urfa, “AYM kendi kararlarının arkasında durarak varlığını sürdürecek mi yoksa siyasi baskılar karşısında geri adım atarak artık bir mahkeme olma niteliğini yitirmeye doğru mu yol alacaklarına karar verecekler” dedi.
TAŞÇI: CAN BU 'ÇILGINLIĞIN' NE ZAMAN SONA ERECEĞİNİ MERAKLA BEKLİYOR
Son olarak Can Atalay ile en son geçtiğimiz Pazar günü (8 Ekim) görüştüğünü söyleyen Av. Taşçı, Atalay’ın moralinin oldukça yüksek olduğunu ve bu “çılgınlığın” ne zaman sona ereceğini merakla beklediğini bildirdi.