Devletin yeni Kontrgerilla gücü: SADAT
Özel konularda eğitim veren ve harp, silah ve araçlarının temini, bakım ve onarımının nasıl olacağını öğreten SADAT'ı kuran Adnan Tanrıverdi Erdoğan'ın danışmanlığına getirildi...
Kontrgerilla eğitimi veren Uluslararası Savunma Danışmanlık Ticaret Şirketi (SADAT)’ın bir numaralı ismi emekli tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin Erdoğan’ın danışması olması, AKP/Saray Rejimi'nin yeni dönemde aktif bir savaş politikası izleyeceğinin sinyallerini veriyor. SADAT’ın üzerine yapılan pek çok araştırmada şirketin gerek askeri, gerek istihbarat ve gerekse emniyet teşkilatına bir tür askeri ve teorik eğitim veren kuruluş olarak varlık sürdürdüğü görülüyor. Bunun da ötesinde devlet eliyle kullanılan kimi illegal örgütlere ve cihatçı unsurlara da askeri ve lojistik destek veren bir şirket olması, birçok olasılığı gündeme getiriyor. Özellikle, 14 Temmuz darbe girişimi sonrasında, AKP’nin her fırsatta tedirgin olduğu TSK’yı, Emniyet Teşkilatını ve MİT’i yeniden dizayn etmek için eline önemli bir koz geçtiğini ve bunu sonuna kadar kullanacağını belirtelim. Ayrıca bu adımın yurt içi ve yurt dışı operasyonlarda yeni bir evreye girilebileceği sinyallerini veriyor.
ABD’deki ‘Blackwater’ şirketi benzeri bir yapının özellikle radikal İslamcı örgütleri destekleyerek yurt içi ve yurt dışında özel operasyonlar yapabileceği ve bunun hesabını sadece tek bir adama verileceği düşünüldüğünde, Tanrıverdi’nin başdanışmanlığının amacı Erdoğan’ın özel vurucu gücünü yaratmak olduğu görülüyor. Bunun yanında hiç şüphesiz Tanrıverdi’nin baş danışmanlığında önceden de gündemde olan TSK'nın İslam Ordusu'na dâhil olması yönelimini güçlendirmek de var. Şunu da unutmamak gerekiyor, Tanrıverdi’nin danışmanlığında şekillenecek yeni kolluk ve silahlı kuvvetlerin denetlenmesi ise bir o kadar sorunlu olacak. Saray Rejimi'nin Kürt meselesindeki politik tutumunu bildiğimize göre yeni katliamların da gündeme gelebileceğini unutmamamız gerekiyor. Öyle ki, DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, “bir subay müdahale etmese” Lice’de 34 köylünün yakılacağını açıkladı: “SADAT diye bir örgütten bahsediyorlar (...) Çıkıp açıklama yapmak zorundalar” demişti. (1) Ayrıca yurt dışı operasyonları kapsamında SADAT’ın Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da faaliyetlerinin bulunduğunu aktaralım. Bölgedeki cihatçı örgütlere eğitimler veren şirketin, Erdoğan'ın bölge politikaları için de misyonlar belirleyecek olması kaçınılmaz.
PEKİ,NEDİR BU SADAT?
SADAT A.Ş. olan ve Türk Ticaret Kanunu’na göre kurulmuş bir şirket. 2012’de kurulan şirket, kendisini “uluslararası savunma ve danışmanlık alanında danışmanlık ve askeri eğitim veren ilk ve tek şirkettir” diye tanımlıyor. Yukarıda da belirttiğim gibi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin çeşitli birliklerinden emekli olmuş 23 subay ve astsubayın kurduğu ve başkanlığını ordudan gerici kimliği nedeniyle emekli edilen Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin yaptığı bu yapı, müşterilerine (!) muhtelif “eğitim paketleri” sunuyor. “Gayri nizami harp kursu” bunlardan biri. Tahrip kursu eğitim paketi, polis özel harekât temel eğitim paketi, hudut karakol emniyeti eğitim paket, topçu ve havan ileri gözetleyicilik kursu eğitim paketi diye gidiyor.
Ayrıca şirket bünyesinde bulunan isimler ise oldukça dikkat çekici. Ortadoğu uzmanı olarak görev yapan Akit yazarları Abdurrahman Dilipak ve Ahmet Varol şirketin stratejik yol haritasını çizen isimler. Bunların haricinde, Üsküdar Üniversitesi kurucu rektörü Prof. Nevzat Tarhan şirkette ‘psikolojik savaş’ alanında danışmanlık hizmeti sunarken, Aynı üniversitenin rektör yardımcısı Prof. Mehmet Zelka da ‘ekonomi danışman’ olarak görev yapıyor. Ekonomi demişken, şirkete dair araştırma yapıldığında oldukça ilginç bir ayrıntı göze çarpıyor. Sınırları aşan şirketin işler büyük fakat sermaye oldukça düşük. Şirketin Ticaret Sicili Kayıtlarında da sermaye bakımından anlamlı büyüklük yok. 4 Temmuz tarihli yeni kararda, şirket sermayesini artırmış. 643 bin TL olan sermaye, 880 bin TL’ye yükseltilmiş. Bu süreç içerisinde büyük meblağlı bir ödeme aldığı görülüyor. Fakat yine de, sermayesinin marjinal etkinliği göz önünde bulundurulursa, 1 milyon TL’yi geçmeyen sermayesiyle, milyon dolarlara karşılık gelen paramiliter personel ücretinden, silah ve mühimmat bedeline uzanan bu listenin nasıl karşılandığı oldukça dikkat çekici.
ADNAN TANRIVERDİ KİMDİR?
Erdoğan'ın danışmanlığına getirilen Adnan Tanrıverdi, emekli olur olmaz 5 yıl kadar Adaleti Savunanlar Derneği'nin Genel Başkanlığı görevini yaptı. Ardından Adaleti Savunanlar Derneği’nin (ASDER) Onursal Başkanı olarak, Müslüman ülke silahlı kuvvetlerinin organizasyonu ve stratejik kullanımına danışmanlığını üstlendi. Son olarak, özel konularda eğitim veren ve harp, silah ve araçlarının temini, bakım ve onarımının nasıl olacağını öğreten SADAT'ı kurdu. Bu nedenle şunu çok net söyleyebiliriz, bu şirket cihadist unsurların organizasyonu için kurulmuştur.
Kenan Evren döneminde yıldızı parlayan Tanrıverdi, İslamcı bir kimliğe sahip olduğunu hiçbir zaman gizlemedi ve orduda dini propaganda yapmasıyla tanındı. Kurmay subay olarak; 2. Piyade Tümen Komutanlığı’nda (Adapazarı) İstihbarat Şube Müdürlüğü ve Kurmay Başkan Vekilliği; Kara Harp Akademisi Öğretim Üyeliği; Genelkurmay Özel Harp Daire Başkanlığı Lojistik ve Harekat Şube Müdürlükleri, Kurmay Başkan Vekilliği görevlerinde bulundu. Hızla yükselen Tanrıverdi, 1990 yılında Malazgirt’teki 8'inci Kolordu Topçu Alay Komutanlığı görevine atandı. Bu dönemsel incelemede, Tanrıverdi’nin Özel Harp Daire Başkanlığı görevi oldukça önemli. Bilindiği gibi Özel Harp Dairesi, NATO’nun komünizm ile mücadele adına tüm Avrupa’da kurduğu Gladyo teşkilatının Türkiye kolu. Özel Harp Dairesi, Soğuk Savaş süresince Türkiye’yi ABD eksenine oturmak için faaliyetler yürütmüştür. Kontrgerillanın Özel Harekat Dairesi’ne dayandığı bir gerçektir. Öyle ki, birçok siyasi cinayet ve karanlıkta kalmış pek çok olay Özel Harp Dairesi’nin sorumluluğundadır. Tanrıverdi, 30 Ağustos 1992 tarihinde Tuğgeneralliğe yükseltildi. 4 yıl sonra ise, İsmail Hakkı Karadayı’nın genelkurmay başkanlığı döneminde, ordudan tasfiye edildi.
Tanrıverdi ordudan atılmasının ardından Enver Ören’in sahibi olduğu devre mülk şirketi İhlas Marmara Evleri’nin Camii Yaptırma ve Yardım Derneğinde yönetici olarak çalışmış, İslamcı yayınları ile bilinen Üsküdar Fm’de yayın koordinatörlüğü yapmıştır.2004 Kasımında ise, YAŞ kararları ile ordudan atılan 7 askerin kurduğu ASDER’in Genel Başkanlığı görevini yapmıştır. Dernek ordunun dini bir kimlikle idare edilmesi gerektiğini savunmuş, Türban yasağını eleştirmiş, Cumhuriyet mitinglerine alternatif olarak düzenlenen ve hükümeti destekleyen Ortak Akıl Hareketi içerisinde yer almıştır. 2006 yılında Tanrıverdi, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e bir de mektup yazmış, "Emekliliğinize birkaç ay kaldı. Son bir kez daha düşünün, milli irade ile çekişme içinde olacak değil, uyum içinde çalışacak bir komuta kademesi oluşumuna yardımcı olunuz” demiştir.
Adnan Tanrıverdi’nin Milli Gazetede yazarlığa başladıktan sonra Vakit Gazetesine transfer olduktan sonra orduyu eleştiren çizgisi ile ön plana çıkıyordu. Orduyu İslam karşıtı bir çizgi tarafından yönetilmekle suçluyor, YAŞ kararlarını, siyasetle ilişkilerini eleştiriyordu.
SADAT’IN AMACI BİAT ORDUSU
Tanrıverdi ve heyeti 7 Mart tarihinde Genelkurmay Plan Prensip Başkanı Korgeneral Salih Ulusoy görüştü. Burada 'İslam Ordusu kavramının içinin nasıl doldurulacağı' konusunun konuşulduğu açıklandı. Dikkat çeken ayrıntı Tanrıverdi’nin 15 Temmuz darbe girişiminden 5 ay önce resmi temaslarda bulunmuş olmasıdır. SADAT ilk kez resmi olarak Genelkurmay tarafından kabul edilmiştir. Şirket 7 Mart'ta Genelkurmay Plan ve Prensipler Başkanı Korgeneral Salih Ulusoy'la karargâhta görüştü. Burada oldukça garip olan 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ise Salih Ulusoy’un darbecilik suçlamasıyla tutuklanmasıydı. 7 Mart tarihli görüşmenin yazılı raporunu kuruluşunun iç birimlerine gönderen Tanrıverdi, yazıda (2) SADAT A.Ş. ile ilgili olarak, 'Savunma Sanayi Hizmet sektörünün' oluşmasını sağlayacak yasa teklifinin sunulması ve İslam Ordusu kavramının içinin nasıl doldurulacağı hususunun konuşulduğu belirtiliyor. Görüşmelerde, Suudi Arabistan'ın öncülüğünde gündeme gelen ve Türkiye'nin de katılacağı belirtilen İslam Ordusu’nun ele alındığı belirtilmiş.
Özellikle Tanrıverdi’nin şirketinin kontgerilla eğitimi vermesi ve devlet tarafından buna göz yumulması gündeme gelmiş ve yaratmıştı. 2012 yılında bir açıklamada bulunan Tanrıverdi, “Türkiye'nin köklü askeri gelenekleri ve birikimini ihtiyacı olan ülkelere aktarmak. Kendi deneyimi ve birikimi olmayan ülkelerin silahlı kuvvetlerinin eğitim, strateji gibi ihtiyaçlarını karşılayacağız. Dünyada örneği çok. Türkiye'de ilk olacak" dedi. CHP milletvekili Fikri Sağlar ise SADAT hakkında Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle sorduğu sorulara, Adnan Tanrıverdi’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanlığı’na getirilmesinin ardından, kontrgerilla eğitimi veren şirketin “İslami harpten kasıt nedir? İslami harp nasıl yapılır? Gayri müslimlerin harp tarifi ile farkları nelerdir” sorularını yönetti. Dolayısıyla amacını alenen belirten şirket devlet kadrolaştığı takdirde İslam Ordusu kavramını hayata geçirmek için, silahlı kuvvetlerin iç dinamiklerini köklü olarak değiştirecektir. Öyle ki, bu gelişmelerin ardından verilen soru önergelerinde SADAT’ın radikal İslamcı ÖSO’lu militanlara sokak savaşı dersi verip vermediği, devletten hibe, kredi alıp almadığı, yabancı devletlerin yardım edip etmediği, askeri eğitim ve danışmanlık konularında herhangi resmi devlet kurumunun izin verip vermediğinin sorulması üzerine devletin bu ithamlara cevap vermemesi durumun özetidir.