Geçtiğimiz hafta, İstanbul Erkek Lisesi’nde yaşanan protestonun ardından birçok köklü lise, bildiri yayınlamaya başladı. Bu bildirilerde öne çıkan ortak özellik ise, liselilerin baskıcı zihniyeti kabul etmeyişiydi.
Toplumun baskıyla şekillendirilmeye çalışıldığı böyle bir dönemde, liseliler tarafından muhalif bir çıkış yapılması kuşkusuz ki, hepimizi heyecanlandırdı. Bu çıkış, tüm baskılara ve gerici politikalara rağmen gençliğin AKP tarafından teslim alınamadığının göstergesidir.
Bu çıkışın üniversitelerden önce liselerde yaşanmasının ise özel bir sebebi mevcut. AKP iktidarı, YGS eylemlerinin ardından liselilere yönelik köklü bir müdahale yapması gerektiğini fark etmişti. Gençlik, AKP’nin istediği gibi değildi. 4+4+4 eğitim sistemi, tam da bu yüzden ortaya çıktı.
Yeni eğitim sistemi ile birlikte, imam-hatip liselerinin sayısı hızla artarken eğitim sistemine “Peygamberimizin Hayatı” ve “Kuran-ı Kerim” dersleri eklendi. İmam hatip okullarının sayısındaki artış ve İslam dini ile ilgili derslerin eğitim sistemine eklenmesi ise aynı zamanda laikliğin, eğitim sistemi içerisinden tasfiye edilmesi anlamına gelmekteydi. AKP iktidarı böylece, Tayyip Erdoğan’ın daha önce dillendirdiği ve Necip Fazıl’ın hayali olan “dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir gençlik” yaratmayı başaracaktı.
Bugünlerde liselerde yaşanan hareketlilik, AKP açısından evdeki hesabın çarşıya uymadığını göstermektedir. AKP tüm gerici hamlelerine karşın, gençliği istediği biçimde dönüştürememiştir. Başka bir deyişle, gençlik teslim olmamıştır.
Peki gençliğin teslim olmaması yeterli midir?
Hayır... Baskıdan ve gericilikten kurtulmanın, eşit ve bilimsel bir eğitim sistemi yaratmanın yolu, gelecekte bu ülkeyi yönetme iddiası taşıyan insanların, bugünden başlayarak sorumluluk alması ve diktatöre karşı mücadele etmesinden geçmektedir.
Teslim olmayan gençlik, bahsedilen sorumluluğu nasıl alacağına yönelik kafa yormak zorundadır. Aydınlık bir Türkiye ancak, gençlik sorumluluk alıp örgütlenmeye yöneldiğinde olası bir seçenek haline gelecektir.
FKF, Türkiye gençliğinin bu sorumluluğu üzerine alabilmesi konusunda kendisine düşen misyonu önümüzdeki dönemde de yerine getirecektir.
*FKF MYK üyesi