Marksist Akademisyen Candan Badem: Şeriat anayasa değişikliğiyle gelmeyecek

Marksist Akademisyen Candan Badem: Şeriat anayasa değişikliğiyle gelmeyecek

Marksist akademisyen Candan Badem ile HAZİRAN üyelerine yönelik hafta sonu yaşanan polis saldırısının ardından, #LaikliğiKazanacağız mücadelesini ve AKP/Saray iktidarının baskıları altındaki akademiyi konuştuk.

Bugün Türkiye'de "Laikliği kazanacağız" talebiyle mücadele etmek ne anlama geliyor? 

Bugün Türkiye'de anayasanın laiklik ilkesi açıkça çiğnenmektedir. Gerici iktidar okullarda zorunlu din dersi yetmezmiş gibi seçmeli din dersleri ve imam hatip liselerini de çeşitli taktiklerle zorunlu hale getirmeye çalışmaktadır. İlerici öğretmenleri tasfiye edip mülakat yöntemiyle yandaşlarını tayin etmektedir. Gericiler sokakta kadınlar üzerinde şiddet uygulamaya başlamışlardır. Laikliği kazanmak için mücadele etmek gerekiyor. 

‘ŞERİAT BİR ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İLE GELMEYECEK’

Unutmayalım ki şeriat bir anayasa değişikliğiyle ya da bir yasayla gelmeyecek, sokaklarda fiili durum yaratarak gelecektir. Bugünkü duruma gelmemizde "zaten laik değiliz" diyerek cumhuriyetin laik kazanımlarını küçümseyen liberal ve sözde özgürlükçü anlayışlar da etkili olmuştur. Özellikle Kürt hareketinin de desteğiyle sol içinde yayılan bu anlayış İslamcılığa destek veren sahte bir özgürlükçülük söylemiyle hareket etmiştir. Bugün bu şahıslar laik teyze diyerek küçümsedikleri insanlar kadar öngörülü olmadıklarını hissetmekte ancak bunu itiraf etmek zor geldiği için çeşitli bahanelerle durumlarını meşrulaştırmaya çalışmaktadırlar. 

Başarısız darbe girişimi sırasında ve ardından ilan edilen OHAL koşullarında AKP/Saray iktidarının ve onun sokağa tezahürü olan güruhun başka kimseye yaşam hakkı tanımayan bir şekilde hareket ettiği sıkça dile getirilen bir durum. Laiklik mücadelesi ve akademi alanında verdiğiniz mücadele açısından bu durumu nasıl değerlendirirsiniz?

Yaşam tarzına müdahaleler arttıkça laiklik mücadelesi de hızlanacaktır. Akademi alanında maalesef durum parlak değil. Akademinin çoğunluğu toplumun vasatına teslim olmuş hatta kısmen toplumun gerisine düşmüştür. 200’e yakın üniversite arasında sadece iki-üçü (Boğaziçi, ODTÜ ve Ankara Siyasal) kurumsal olarak akademik özerkliği korumaya çalışmaktadır. 

‘AKADEMİ MÜCADELESİ ÖĞRENCİLERİN VE HALKIN DESTEĞİNİ ALMALIDIR’

AKP’nin atadığı rektörler dekanlar iktidara tam biat halindedir. Rektörler OHAL’den yararlanarak muhalif akademisyenleri ‘FETÖ’ torbasına doldurmuşlardır. Akademi alanındaki mücadelenin de başarılı olması için öğrenci ve halk desteğini alması gerekir. Bilim insanlara, halka doğruları söylemek ve cesur olmakla yükümlüdür.