Mustafa Hoş'la Ensar'ı anlattığı yeni kitabı 'Çığlık' hakkında...

Mustafa Hoş'la Ensar'ı anlattığı yeni kitabı 'Çığlık' hakkında...

Mustafa Hoş'la Ensar Vakfı bünyesinde gerçekleşen çocuk istismarı olayını incelediği yeni kitabı "Çığlık" hakkında konuştuk. Mağdur çocukların aileleriyle de konuşan Mustafa Hoş, "Karaman'daki çocukların çığlıklarını bastırmayı başarırlarsa, yeryüzünün en büyük kötülüğü bu ülkede serbest kalmış olacak" diyor.

Gazeteci Mustafa Hoş, Ensar Vakfı'nda yaşanan çocuk istismarı olaylarını en yakından araştıran isimlerinden biriydi. Hoş'un, Ensar olayını ele aldığı kitabı "Çığlık" yayımlandı. Kitap, iktidar korumasındaki İslamcı bir vakıf bünyesinde geçekleştirilen sistematik sapıklığın tüm detaylarını ortaya koyuyor. 

Mustafa Hoş'la Ensar olayı, AKP ile ilişkileri ve kitabı hakkında konuştuk.

Daha önce sizinle yaptığımız bir röportajda, Ensar Vakfı'nın, Erdoğan-AKP iktidarının 'dindar nesil' yetiştirme projesinde önemli bir yere oturduğundan bahsetmiştiniz. Karaman davasının aceleyle görülmesi ve karara bağlanmasını da kitabınızda bu noktaya dikkat çeken bir şekilde aktarmışsınız. Yapılan tüm manipülasyonlar sonucunda, Karaman'daki çocukların çığlığını bastırmayı başardılar mı?

Ensar Vakfı "dindar nesil" adı altında AKP nesli yetiştirme projesidir. Bu proje Gülen Cemaati'nin yerine monte edildi. TÜRGEV ile birlikte ortak projedir. Ama bu projenin nasıl bir tehlikeye ve korkunç bir kötülüğe açık olduğunu Karaman'da gördük. Gülen Cemaati kadar bu ülkeye kötülük yaptılar. Ve bu kötülük olduğu gibi sürüyor. Denetimsiz ve imtiyazlılar ve bunu korkunç bir çekilde istismar ettiler. Hesap vermek yerine de çocukların çığlığını bastırmayı tercih ettiler. Onlar çocukların çığlığını bastırdığını düşünüyor. Devleti ve var olan tahakkümü de bu çığlığı bastırma aracı yaptılar. Ama bu başardıkları anlamına gelmiyor. Bu ülkenin vicdanlı insanları çığlığı duymaya devam ederlerse başaramayacaklar. Eğer başarırlarsa yeryüzünün en büyük kötülüğü bu ülkede serbest kalmış olacak. Buna hiçbir insan fırsat vermemeli. Bu ülkenin geleceği için de önemli. 

SAPIĞI HAPİSE GÖNDEREREK KENDİLERİNİ KURTARMYA ÇALIŞIYORLAR

Karaman'da adaletin sağlanması için hukuki süreçleri işletmek mümkün ve/veya yeterli mi? Kitabınızda bir çok yönüyle tarif ettiğiniz bu 'olayda' adalet arayışı nasıl ilerlemeli? 

Karaman'da kendilerince adaleti sağladıklarını düşünüyorlar. Muharrem Büyüktürk adlı sapığı hapise göndererek kendilerini kurtarma yolunu seçtiler. Muharrem Büyüktürk hakettiğini elbet çekecek ama bu cezanın olmasında bile kamuoyu baskısının rolü var. Yoksa deli raporu almaya kalkışmalar ve başka oyunlarla onu da halledeceklerdi. Muharrem Büyüktürk bu suçu Ensar Vakfı ve KAİMDER yurdunda işledi. Yani onların gözü önünde oldu ne olduysa. Bu yurtlar denetlenseydi, yasal prosedürler uygulansaydı bu alçaklık olmayacaktı. Bu bile suç ortağı yapar. Onlar yasadışı yurtlarda o yavruları kötülüğün eline bıraktılar. Şimdi yapılması gereken Ensar ve KAİMDER için dava açılması gerekiyor. Zaten re'sen açılması gereken dava şimdi ailelerin şikayeti olduğu için açılmak zorunda. Bana göre Vali ve Milli Eğitim müdürü görevi ihmalden anında görevden el çektirilip yargılanmalı. Ayrıca tüm Ensar Vakfı şubesi yönetimi ve KAİMDER de aynı şekilde yargılanmalı. Sonra da dava geriye doğru derinleştirilmeli. Bu adamın istismar ettiği çocuk sayısı hala belli değil. Suçları tek başına mı işlediği belli değil. 15 Temmuz'da bayrak ve vatan altında bir araya gelen herkesin boynunun borcudur Karaman'ı takip etmek ve suçluların yargılanmasını sağlamak. Eğer bunu yapmaz partizanlık adı altında o çocukların çığlıklarına kulaklarını tıkarlarsa darbeciler kadar bu ülkeye ihanet etmiş olurlar. Bir ülkenin geleceği çocuklardır ve bu çocuklar hala kötülüğün tehdidi altında. Bu yüzden Karaman davası yarım bırakılmamalı hesabı sorulmalı.

AİLELER İLK KEZ KONUŞTU

Ailelerle görüştünüz, Türkiye'de on milyonlarca insanın bu konudaki duyarlılıkları da ortada. Duyarlı toplumsal kesimlere bu adalet arayışında düşen sorumluluk-pay sizce nedir? O 10 çocuk şahsında 'çocuklarımıza' nasıl sahip çıkabiliriz?

Çığlık kitabında ilk kez aileler konuştu. Okuyunca eminim herkes o ailelerin acısını hissedecek. O çocuklara hâlâ gereken hassasiyet gösterilmiyor. Sanki suç işlemişler gibi bir hoyratlık var. Benim medyadan bir umudum yok. Yine yaparsa sosyal medya Karaman'daki çocukların çığlığını duyacak. Onlar el verecek. Onlar bu çocukları sahiplenecek. Onlar bağırlarına basacak. Bu olduğu takdirde sadece o çocuklar değil başka çocukları da bu kötülüğün elinden kurtarmış olacağız. Ensar Vakfı yargılanmak zorunda. Adalet önünde hesap vermek zorunda. Onca baskıya rüşvete rağmen ailelerden bazıları gidip Ensar ve KAİMDER'den şikayetçi oldu. Onlar görevini yaptı. Şimdi Tükiye görevini yapıp suçluları gözyumanları yardım ve yataklık yapanları adalet önüne çıkarmalı. Ben bunun olacağına inanıyorum. Her zaman kötülük kazanmaz, kazanmamalı da. Bu ülkede çocukların güvende olmasını istiyorsak yeryüzünün en büyük kötülüğünü dolaşımda bırakamayız. Dokuz aylık bebeklere tecavüz ediliyor. Bu kötülüğü bu ülke kaldıramaz. Bu ülke bu kötülüğü kusar. Ve kusmak zorunda. Dindar nesil ya da AKP nesli yetiştirme örtüsü altındaki bu ucube yapılarda çocuklar güvende değil.