Haziran Direnişi sonrasında çok bahsi geçti: Gezi Direnişi kimin hareketiydi? Hareketin öncüsü diyebileceğimiz bir örgüt bulunmuyordu. Net bir programı yoktu. Bir takım ortak talepler, sloganlar vardı. Milyonlarca insan her akşam desteğe gidiyordu ve Taksim’e polis sokulmuyordu. Ancak kimdi bu insanlar?
Sosyalist olmayan solcu akademisyenlerden hemen bir cevap geldi: “Gezi, orta sınıf hareketi.” Kimileri orta sınıfın başına “yeni” koydular, ama “orta sınıf” vurgusu bâkiydi. Direnenlerin gelir düzeyleri iyiydi; en azından çok yoksul değillerdi. Çoğu oturduğu evin sahibi olabilecek kimselerdi. Eğitimli ve kültürlüler, deniyordu.
MARKS’TA SINIF
Bu akademisyenler Marksist değillerdi. Marksizmde sınıf, grupların eğitim seviyesi veya gelirlerine göre tanımlanmıyor. Bireylerin kültür düzeyleri de onların mensup oldukları sınıfları belirlemiyor. Sınıf, üretim araçlarına sahip olma durumu ile belirleniyor. Genel olarak, üretim aracına sahip olanlar kapitalist, olmayanlar proleter oluyor.
Tabii ki, bu ayrımın net olmadığı birçok durum var. Örneğin doktorlar, avukatlar ne olacak? Ya da alt kademe müdürler? Marksizm, bu konuda basitçe anlaşılabilen ve herkesin uzlaştığı bir cevap sunmuyor. Üretim sürecine nasıl katıldıklarına bakılması gerektiğini öneriyor [1]. Üstelik, her durumda, kapitalizmde ara katmanların da olduğu bir gerçek. Ne doğrudan işçi sınıfı saflarına katılabilen ne de tam anlamıyla burjuva diyebileceğimiz birçok meslek grubu var.
Bir kısım anti-Marksist, bunun teoride boşluk olduğunu düşündü ve sınıf analizine sızdı. Bazı Marksistleri de inandırdılar. Ancak çok hızlı bir biçimde “orta sınıf” ara katmanlara verilen bir ad olmaktan çıktı. Gelir grubu veya eğitim düzeyi temelli bakış açısı Marksist perspektifin önüne geçti.
ORTA SINIFA KİMLER DAHİL?
“Orta sınıf nereye gitti?” [2], “Ticaret orta sınıfı öldürüyor mu?” [3] Batı medyasında sıkça görülen manşetlerden ikisi. Özellikle Batı’daki siyaset jargonunda “orta sınıf” çok sık kullanılıyor ve herkes bu sınıfa mensup insanları sahiplendiğini, onları temsil ettiğini söylüyor.
Ancak, bu metinlerde, “orta sınıf” kimdir, sorusuna somut cevaplar aradığımızda karşımıza imalat sanayi işçileri çıkıyor. Çelik, otomotiv, maden ve benzeri sektör çalışanları, gelir durumlarının görece iyiliğinden ötürü “orta sınıf” sayılıyorlar. Sermayenin Çin’e, Meksika’ya ve diğer düşük ücret “cennet”lerine kaçmasından dolayı “orta sınıf” çöküyor, sayıca azalıyor, deniyor.
TÜRKİYE’DE KULLANILDIĞI HALİYLE ORTA SINIF
Denebilir ki, ABD’de kullanılan “orta sınıf” terimi ile Türkiye’deki aynı değil. Ayrıca, “yeni orta sınıf”, yeni bir sınıf; dolayısıyla imalat sanayi işçilerini kapsamıyor.
Çağlar Keyder, “yeni orta sınıf”ı şöyle tanımlıyor:
“Ayırt edici özelliği; modern toplumda oluşan işbölümünde eğitim, beceri, bilgi gerektiren işleri yapmaları. Kendileri işveren değiller, ama vasıfları itibariyle vazgeçilemez bir konumdalar, zihinsel emekleri karşılığında ödüllendiriliyorlar; daha fazla sorumluluk alıp karar verme durumundalar. Eğitim ve işverenlere karşı nispi özerklik ‘yeni’ orta sınıfı tanımlamak için önemli kriterler.” [4]
Tekrarlayalım, Marksizm’de eğitim düzeyi ile sınıfın hiçbir ilgisi yoktur. İkinci olarak, işverenlere karşı nispi özerklikten ne kastedildiği hiç açık değil. “Sorumluluk alma ve karar verme” de aynı ölçüde muğlak ve ne olduğu belli olmayan ifadeler. "Orta sınıf”a mensup kişilerin neden işçi olmadıklarını anlayamıyoruz.
Ancak alıntıdan Keyder’in kafasındaki işçi sınıfını anlayabiliriz. Keyder, işçi sınıfını Modern Zamanlar’da Chaplin’in oynadığı karakterden ibaret düşünüyor: Montaj hattının etrafına dizilmiş çalışanlar. Keyder’in tanımından sınıf tanımıyla hiçbir alakası olmayan eğitimle ilgili kelimeleri çıkardığımızda kaynak işçilerinin, tersane işçilerinin, madencilerin ve daha genel olarak, imalat sanayi işçilerinin bile “orta sınıf”a koyulabildiğini görüyoruz.
SONUÇ
O halde “orta sınıf”, işçi sınıfı ve burjuvazi arasındaki boşluğu doldurmuyor, Marksizmin eksik bıraktığını tamamlamıyor. Tam tersine ona alternatif teşkil ediyor. Korkut Boratav, “Gezi, orta sınıf hareketidir” diyenlerin işçi sınıfını dışladıklarını, “direnmecilerin saflarında işçilerin veya işçi sınıfının yer almadığı”nı iddia ettiklerini söylemişti [4]. Boratav’ın tespitine katılmakla birlikte daha da ileri gidebiliriz. Sadece yazarlar değil; “orta sınıf” terimi “işçi sınıfı” kavramını dışlıyor. Onu tamamlamıyor. Terim, burjuvalar ile işçiler arasındaki katmanları anlatmıyor. Analizi farklı bir düzleme taşıyor ve bu düzlemde “işçi sınıfı”na yer bırakmıyor.
NOTLAR
[1] Bu konuda Kapital III, 23. Bölüm’e bakılabilir.
[3] http://money.cnn.com/2016/03/09/news/economy/trade-jobs-middle-class/
[5] http://bilimakademisi.org/wp-content/uploads/2013/09/Yeni-Orta-Sinif.pdf
* Yazı fotoğrafı Ezgi Cengiz tarafından çekilmiştir.