Şampiyonlukta sona doğru: Tamam mı devam mı?

Şampiyonlukta sona doğru: Tamam mı devam mı?

Fenerbahçe – Vakıfbank karşılaşmaları, sezon boyunca voleybolseverler için adeta bir şölen havasında geçti. Ortaya koyulan oyunun üst düzey seviyelere çıktığı maçlarda, her iki takım da mücadelesini son ana kadar sürdürmeyi başardı ve fakat son sözü söyleyen taraf büyük çoğunlukla Vakıfbank oldu.

Ersan Kınık

Misli.com Sultanlar Ligi’nde final serisi heyecanı, sona yaklaşıldıkça katlanarak artıyor. Fenerbahçe ve Vakıfbank arasında geçen kıyasıya mücadele, bugün Burhan Felek Spor Salonu’nda oynanacak olan maç ile noktalanacak mı yoksa final heyecanı son maça mı kalacak hep birlikte seyredip göreceğiz.

Fenerbahçe – Vakıfbank karşılaşmaları, sezon boyunca voleybolseverler için adeta bir şölen havasında geçti. Ortaya koyulan oyunun üst düzey seviyelere çıktığı maçlarda, her iki takım da mücadelesini son ana kadar sürdürmeyi başardı ve fakat son sözü söyleyen taraf büyük çoğunlukla Vakıfbank oldu. İlk olarak CEV Şampiyonlar Ligi yarı final rövanş maçını kendi evinde 3-0 kazanan ancak final biletini altın sette rakibine altın tepsiyle ikram eden Fenerbahçe Opet, sadece 11 gün sonra bu kez de Kupa Voley finalinin karar setinde 17-15 mağlup olarak kupayı Vakıfbank’a kaptırmıştı. Buna karşılık rüzgarın Fenerbahçe’den yana estiğini ifade etmek de yanlış bir tespit olmayacaktır. Zira, sezon başındaki 3-1’lik galibiyetini saymazsak, sahaya yansıttığı oyun ile Vakıfbank’a karşı kimsenin şans tanımadığı Fenerbahçe, son haftalarda ortaya koyduğu oyun ile adeta Vakıfbank’ın başına “bela” olacağının sinyallerini yakmıştı.

HEYECAN VE STRES DOLU BİR FİNAL SERİSİ…

Sultanlar Ligi’ndeki yarı final eşleşmeleriyle birlikte, uzun soluklu bir Fenerbahçe – Vakıfbank final serisinin izleneceği kimse için sürpriz olmadı aslında. Sezon boyunca inişli çıkışlı bir grafik çizen Eczacıbaşı ile Fenerbahçe, Türk Hava Yolları ile de Vakıfbank arasında yarı final maçları oynandı. Özellikle ortalar konusunda sıkıntı yaşayan ve blok kurgusu yerlerde sürünen Ferhat Akbaş’ın idaresindeki Eczacıbaşı, Fenerbahçe karşısında hiçbir varlık gösteremeyerek her iki maçı da kaybetti. Vakıfbank ise Türk Hava Yolları karşısında, her ne kadar ilk maçın 3-2 bitmesi gibi sürpriz bir sonuçla karşı karşıya kalsa da iki maçtan da galip ayrılmayı başardı ve ligin iki büyük devi, voleybolseverler için bir şölen, taraftarlar içinse heyecan ve stres dolu geçecek bir final serisine adını yazdırdı.

Fenerbahçe ile Vakıfbank arasında süren kıyasıya final mücadelesinin ilk maçı 30 Nisan’da Burhan Felek Spor Salonu’nda oynandı. Tribünlerdeki coşku ve heyecanın üst seviyede hissedildiği maça her iki tarafın da etkisiz başladığını söylemek yerinde olacaktır. Karşılıklı hataların yapıldığı set, Fenerbahçe’nin 25-22 üstünlüğüyle sona erdi. İkinci sete geldiğimizde ise Vakıfbank eşitliği sağlasa da üçüncü ve dördüncü setlerde Fenerbahçe oyuna ağırlığını koydu ve final serisinde 1-0 öne geçmeyi başardı. Vakıfbank’ın yıldız pasör çaprazı Isabelle Haak kusursuza yakın bir performans sergileyerek takımına 33 sayı kazandırsa da tek başına yeterli olmadı. Aslında Vakıfbank cephesinde Haak dışında tüm takımın yokları oynadığını söylemek hiç de abartılı bir benzetme olmayacaktır. ABD’li smaçör Michelle Bartsch Hackley manşet karşılamada oldukça güçlük çekti ve bu da takımın güçlü ve hızlı hücum organizasyonları kuramamasıyla sonuçlandı fakat beni bu maçta en çok şaşırtan isim Gabi oldu. Brezilyalı yıldızı sezon başından beri bu kadar etkisiz gördüğümü hatırlamıyorum. Hücumda top öldürmeyi geçtim defalarca kez bloğa takılarak rakibinin skor hanesine artı yazdıran Gabi, defansta da varlık gösteremedi. Burada asıl olayın Gabi ve Hackley’nin etkisiz performans göstermesi değildi elbette. Oyuncular zaman zaman gününde olmayabilir, varlık dahi gösteremeyebilir. Tam olarak bu noktada devreye girmesi gereken şey de koç faktörü değil midir? Vakıfbank’ın başantrenörü “Mastermind” Guidetti’nin takındığı tavıra göre öyle olmadığını anladık. Takımdaki yerli smaçörler Tuğba Şenoğlu ile Derya Cebecioğlu adeta yok sayıldı ve herhangi bir değişikliğin bahsi dahi açılmadı. Sezon başından beri her hareketiyle topa tutulan Zoran Terzic acaba benzer bir harekette bulunsaydı ne olurdu diye sormaktan da kendimi alamıyorum ki, Terzic’e sezon başından beri yapılan birçok eleştirinin haklı olduğunun farkında olan birisi olarak hatta çoğu zaman eleştirmiş bir kişi olarak soruyorum bu soruyu.

Maça tekrar dönecek olursak, açıkçası Fenerbahçe’de de birçok isim için durumlar pek parlak değildi. Popoviç çoğu maçta olduğu gibi bu maçta da oldukça düşük hücum yüzdesi ve blok ile maçı tamamlarken, asıl sürpriz (negatif anlamda) Arina Fedorovtseva’dan geldi. Sezon başından beri manşetini geliştiremediği gibi bir gerçek var ama bunu da bir kenara bıraktığımızda hücumda da kendisinden beklenileni karşılayamadı. Bir smaçör için ortalama üstü sayı (18) ile maçı tamamlasa bile Fenerbahçe taraftarlarını memnun edemediği ortadaydı. Melissa Vargas ise bir kez daha olağanüstü bir performans ile Fenerbahçe hanesine 4 sette tam 30 sayı yazdırmayı başardı ve galibiyete giden yolda en önemli iki isimden biri oldu. Diğer isim ise, hakkının teslim edilmediğini düşündüğüm Meliha İsmailoğlu. Kendisine verilen görevi en iyi şekilde yaparak savunmada adeta bir libero performansı gösteren Meliha, Gizem Örge’nin etkisiz kaldığı bu maçta önemli bir tamamlayıcı oldu.

İlk maç özelinde Guidetti’ye tekrar dönmek istiyorum. Üçüncü sette durum 22-17 iken ve hakem Vakıfbank aleyhine çift vuruş çalıp durum 23-17’ye geldiğinde, yani seti kaybetmesinin zaten kesinleştiği bir noktada, kırmızı kart göreceğini bile bile başhakeme yaptığı abartılı tepkiyi, maçın hakemlerini baskı altına almaya çalışması olarak yorumluyorum ki Guidetti işlerin kötü gittiği durumlarda bu tip hareketlerden sakınmayacak bir isim. (Bilmeyenler için not: Voleybolda kırmızı kart görüldüğünde rakip hanesine 1 sayı yazılır ve oyun devam eder. Herhangi bir ihraç durumu gerçekleşmez) Hal böyle olunca, saha içine hiç de yakışmayan görüntüler ortaya çıktı.

İkinci maçta ise dev derbi, Vakıfbank’ın ev sahipliğinde Vakıfbank Spor Sarayı’nda gerçekleşti. 3 Mayıs akşamı oynanan final mücadelesi 3-1 Vakıfbank galibiyeti ile sonuçlandı ve seride durum 1-1’e geldi. Fenerbahçe bu maçta en etkili silahı olan servislerini oldukça kötü kullandı. Arina’nın 4, Vargas’ın ise 3 hatalı servis kullandığı karşılaşmada Vakıfbank servis karşılama konusunda çok sıkıntı yaşamadı ve bu da Vakıfbank’ın hızlı ve etkili hücum varyasyonları geliştirebilmesine olanak sağladı. Orta oyuncularını başarılı bir şekilde ortaya sokan Vakıfbank’ta, Zehra Güneş 4’ü blok sayısı olmak üzere 13, Kübra Akman ise 6’sı blok sayısı olmak üzere takımının hanesine 10 sayı yazdırmayı başardı. Bir önceki maç tamamen oyundan silinen Gabi ise tekrardan “ben buradayım” dedi ve maçı 14 sayı ile tamamladı. Haak için söyleyecek pek de fazla bir şey yok. Her zamanki gibi güçlü ve akıl dolu smaçlarıyla takımını galibiyete taşıyan isim olmayı başardı.

Fenerbahçe’de ise durumlar paragrafın başında belirttiğim gibi pek parlak değildi. Vakıfbank maçı 12 blokla tamamlamışken ve sadece Kübra Akman 6 blok sayısı almışken, Fenerbahçe’de tüm takım için bu sayı sadece 3 ile sınırlı kaldı. Takımın ortası kaptan Eda 2 blok, bir diğer orta Popoviç ise sadece 1 blok aldı. Gizem Örge servis karşılama konusunda çok ciddi sıkıntılar yaşadı ve mükemmel servis karşılama yüzdesi sadece yüzde 27’de kaldı. Arina ise hücumdaki yüzdesini önceki maça göre yükseltti. Hatta ve hatta sistem dışı aldığı birçok topu bile öldürmeyi başarabildi. Fakat bana göre Fenerbahçe’de bugün maça damgasını vuran isim bir kez daha Meliha İsmailoğlu oldu. Savunmada her ne kadar başarılı olsa da hücumda ciddi zaafları bulunan Meliha, adeta komple smaçör performansı gösterdi ve aldığı 13 pasın 6’sını sayıya çevirmeyi başararak hücumda da ne kadar etkili olabileceğinin sinyallerini verdi.

Seride denge sağlanmışken her iki taraf için oldukça kritik olan üçüncü maç, geçtiğimiz cuma günü Vakıfbank Spor Sarayı’nda oynandı. Fenerbahçe’nin 1-0 geriden gelerek 1-3 kazandığı maçta hiç şüphesiz ki maçın kırılma anı ikinci setin sonuydu…

İlk sete kötü başlayan Fenerbahçe, ardı ardına yediği sayılarla durumun 5-2’ye gelmesiyle erken bir mola aldı. Molaya rağmen bir türlü toparlanamayan ve gerek manşette gerekse savunmada önemli hatalar yapan Fenerbahçe, ardı ardına aldığı sayılarla ilk sette 9-4 geriye düştü ve Terzic ikinci kez çareyi mola almakta aradı ve pasörde değişikliğe gidilerek tecrübeli pasör Naz Aydemir Akyol yerine genç pasör Buse Ünal sahada yerini aldı. Vakıfbank hızlı hücumlarıyla farkın erimesine müsaade etmedi. Aradaki fark setin sonlarına doğru 20-11’e kadar çıksa da Fenerbahçe toparlanma sinyallerini vererek durumu 22-18’e kadar getirse de elbette bu durum Fenerbahçe için yeterli olmadı ve ilk seti Vakıfbank 25-20 kazanarak durumu 1-0’a getirdi.

FENERBAHÇE 24-19 TRAVMASININ EŞİĞİNDEN DÖNDÜ

İkinci sete gelindiğinde ise Fenerbahçe oyuna ağırlığını koyan taraf olmayı başardı ve maçta durum 13-18’e kadar geldi. Daha sonra Eda Erdem’in kaçırdığı servis ile durumun 14-18’e geldi ve Vakıfbank’ta servis sırası Kübra’ya gelmesiyle ile etkili servislere sahip Meryem Boz ile Kübra Akman değişikliğine gidildi. Meryem Boz ardı ardına bulduğu iki ace ile farkı iki sayıya indirdi ve Fenerbahçe’yi mola almak zorunda bıraktı. Bir sonraki hücumda ise uzun süren bir rallinin ardından Gabi’nin blok-out almasıyla fark 1 sayıya kadar indi. Meryem’in bu ralli esnasında savunmada da bir top çıkardığını ayrıca belirtmek isterim. Meryem Boz etkisiyle Vakıfbank geri dönecek gibi olsa da Fenerbahçe farkı 20-24’e çıkardı. Ve ne olduysa da bu noktadan sonra oldu. Önce Vargas servis kaçırdı. Ardından Cansu – Derya, Haak – Tuğba değişikliği ile Vakıfbank oyuna pasörsüz olarak devam etti. Eda’ya çalınan top taşıma kararıyla fark 2’ye indi. Artık yavaş yavaş herkesin aklına, 23 Ocak’ta Burhan Felek’te oynanan ligin ikinci Fenerbahçe – Vakıfbank maçının ilk setinde, Vakıfbank’ın 24-19 geriden gelerek kazandığı maç gelmiş olsa gerek. Fenerbahçe 22-24’te mola aldı ancak moladan dönüşte de Vakıfbank’ın serisini durduramadı ve durum 24-24’e kadar geldi. Bu noktada açık konuşmak gerekirse Vakıfbank’ın seti kesin olarak kazanacağını düşünüyordum ki bu seti kazanması demek maçı da kazanması demek olacaktı. Maçı kazanması demek de çok büyük bir olasılıkla şampiyon olması demekti. 24-24’ün ardından önce Tuğba’nın kullandığı servis dışarıya kaçtı daha sonra da hakem Derya’ya pozisyon hatası çaldı ve büyük stresin içine düşen Fenerbahçe’yi, skor 21-24 iken oyuna giren Tuğba ve Derya ikilisinin hataları kurtardı adeta. Maçın net bir şekilde kırılma anı olan bu seti Fenerbahçe kazanarak maçta durumu 1-1’e getirdi ve bu kez baskı Vakıfbank’lı oyuncuların üzerine bindi.

Vakıfbank’a pozisyon hatası çalınmasının ardından Guidetti’nin kameralara yansıyan görüntüleri ise final serisinin ilk maçını bir kez daha hatırlattı. Hakemlere yoğun bir tepki gösteren Guidetti, bence böylesi bir hatayı kendisinin ve staff’ın fark edememiş olmasının sinirini yaşıyordu. Çünkü Fenerbahçe staff’ı, pozisyon hatasını servisin kullanılmasından önce fark etmiş ve adeta pusuda beklemiş, servisin kullanılmasıyla birlikte yardımcı hakeme koşarak seti getiren o sayıyı almayı başarmışlardı.

Bu kırılma anından sonra Fenerbahçe, üçüncü ve dördüncü sette çok rahat bir oyun ortaya koyarak 17-25, ve 19-25’lik setlerle deplasmandaki zorlu mücadeleden galip ayrılarak seride durumu 2-1’e taşımayı başardı ve şampiyonluk maçını kendi evinde yaşama şansını elde etti. 2 maçtır beklenen performansın altında kalan Arina Fedorovtseva tekrar yıldızlaşarak maçı 21 sayıyla tamamladı ve maçı 25 sayı ile tamamlayan Melissa Vargas’ın ardından maçın en skorer ismi olmayı başardı.

Bu maç Vakıfbank’ta göze çarpan en önemli eksiklikler ise orta oyuncular oldu. İkinci maçta toplamda 10 blok sayısı alan Kübra ve Zehra ikilisi, bu maçta inanması güç ama sadece 1 blok sayısı alabildi. Takım ise totalde sadece 5 blok sayısı kazandı. Bir diğer sıkıntı ise servis kullanmadaki hatalar oldu. Cansu Özbay 4, Haak 4, Gabi 3 servis hatası yaptı. Vakıfbank’ın servisi saha kenarındaki çizgilere doğru kullanma stratejisi ise başarısız oldu.

Bir övgüyü ise kesinlikle işini sessiz sakin yapan Buse Ünal hak ediyor. Sahada bulunduğu süre boyunca etkili paslarıyla takımını oldukça iyi oynatmayı başardı ve elbette Naz Aydemir Akyol gibi tecrübeli, -bana göre dünyanın en iyisi- olan pasörüyle aynı takımda bulunmak da Buse gibi genç bir pasör için çok büyük bir şans…

BİLET BULABİLMEK ŞANS HALİNE DÖNÜŞTÜ!

Yazıyı bitirmeden önce dikkat çekmek istediğim önemli bir konu ise bir türlü çözülemeyen bilet sorunu!

Voleybol müsabakalarına bilet bulma işi artık resmen piyangoya dönmüş durumda. Kombine sisteminin olmaması, satışların hangi tarihte hangi saatte başlayacağına dair açıklamaların yapılmaması, takımların çok sayıda bileti davetiye şeklinde elden dağıtması ve karaborsa gibi konular, voleybolseverler için ıstırap hâline gelmiş durumda. Geçtiğimiz haftalarda, temmuz ayında Ankara’da oynanacak olan Kadınlar Milletler Ligi karşılaşmaları için satışa çıkan biletleri almak adeta imkânsızdı. Biletler satışa çıktığı an biletlerin satılmış olduğu siteye erişim, yoğun trafik nedeniyle imkânsız hâle geldi. Sultanlar Ligi’ne dönecek olursak özellikle Vakıfbank Spor Sarayı’nda oynanan karşılaşmalara bilet bulmak imkânsız hâldeydi. Zaten halihazırda çok sayıda bilet davetiye usulü elden dağıtılırken, satışa çıkan bilet sayısı ciddi anlamda kısıtlı kalıyor. 9 Mayıs’ta (bugün) Burhan Felek’te oynanacak olan maçın biletleri de satışa çıktıktan dakikalar sonra tükendi. Bu biletleri kimin ne şekilde aldığı da belirsiz çünkü bir kişi toplu şekilde bilet alma şansına sahip. Voleybola olan ilgi böylesine artış göstermişken, Türkiye Voleybol Federasyonu’nun bu konuda en azından önümüzdeki sezon daha titiz çalışarak, belirli bir sistem geliştirmesi ve profesyonelleşmesi gerekiyor.

 

DAHA FAZLA