15 Temmuz darbe girişimi olmasaydı, bu yazıya Haçlı Seferleri’nden veya Osmanoğulları’nın baba-kardeş-oğul katlinden örneklerle başlayabilirdik. İki gün önce darbe kalkışması oldu, 265 ölü 1,440 yaralı [1]. Boğaz Köprüsü’nde teslim olmuş bir genç askerin boğazının kesildiği iddia edildi. Üç gün önce Nice’te bir kamyon kalabalığın üzerine sürdü, 84 ölü 303 yaralı [2]; on gün önce Dallas’ta ateş açıldı, 6 ölü 9 yaralı [3]; on bir gün önce Minnesota [4]; on iki gün önce Louisiana [5].
Ortaçağ sorunları kitle ölümleri ile hallediyor. Din savaşları uğruna sayısız insan katlediliyor; bazen sonuç da alınıyor; topraklarda kargaşa bir yenisine kadar diniyor. Öyle ki ortaçağ yöntemiyle “kimin” öldüğünün önemi yok; “sayılarla” ölüyor insanlar, rastgele. Ölen ne Danton ne Robespierre. Sıradan insanlar. Sorun çözülene kadar kaç kişi gerekiyorsa o kadar.
Bugün şiddetin mücadele biçimi olarak normalleşmesini seyrediyoruz. Henüz ölmediysek eğer, seyrediyoruz, işkence çekiyoruz. Ortaçağ’dayız. Ölen o sokaktan, o havaalanından, o şehirden geçen 200 kişi. Hiçbir bağlantı kurmak mümkün değil. Keyfi noktalar, sıradan hayatlar. Ardındaki yobazlığa mantık atfetmek beyhude. Çünkü anlamaya çalışmak modern bir kavram. Kafa kesen sakallı yobazlar cihat sarhoşluğunda. Aynı çağda yaşamıyoruz.
“DARBE GİRİŞİMİ”
İki gün önce hep beraber başarısız bir “darbe girişimi” yaşadık. Darbe yapanlar yüzlerini sakladılar. Camiler sela okudular; AKP’nin milisleri sokağa çıktı. Teslim olan gencecik erleri öldürdüler, öldürdükleri askerin cesedini tekmelediler. AKP’nin kanalları, ki sabah akşam Tayyip’in küfrettiği Aydın Doğan medyası baştadır, “halk demokrasiye sahip çıktı; darbeye izin vermedi” temalı haber geçti. Yobazları demokrat, Konya’yı hoşgörü şehri yaptılar. Bu, “cici demokrasi” bile değildir. Sahip çıktıkları 7 Haziran’dan beri halk iradesini tanımayanlardır. Asıl darbe budur.
IŞİD
28 Haziran’da Atatürk Havalimanı’nda bombalar patladı; 45 ölü 230 yaralı. Şiddetin adı IŞİD. AKP’li medya “şehit” dedi ölülere. Ölüleri mi onurlandırıyorlar? Ölü yerine “şehit” demeyi dayatıyorlar. Cihatçı terminolojiyi de böyle böyle standart haline getiriyorlar. Tekbirleriyle. Yemezler.
IŞİD Nice’i de üstlendi. Kamyonla girdi bu sefer havai fişeklerle kutlama yapan kalabalığa. Son iki yılda sadece Irak’ta yaklaşık 20,000 kişi öldürdü [6][7]. Daha geçen yıl, Suruç’ta 33 ölü 104 yaralı; Ankara’nın 10 Ekim’inde 102 ölü 400’den fazla yaralı; Paris’te 130 ölü 368 yaralı; Sultanahmet’te 12 ölü 14 yaralı, Belçika’da 32 ölü 316 yaralı; Orlando’da 49 ölü 53 yaralı, Bangladeş’te 23 ölü 50 yaralı; ve Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de, Libya’da yüzlercesi [8][9].
ERDEMSİZ TERÖR
Minnesota ve Louisiana’da iki siyahinin polis şiddetiyle can verdiği anlar sosyal medyada siyahları ırkçılığa karşı mobilize edip, sokaklara döktü. Beyaz polisin vurduğu Philando Castile ve Alton Sterling hiçbir sıra dışılığı olmayan iki insandı. Barışçıl yürüyüş gösterilerinin akabinde ise rastgele seçilmiş beyaz polisler öfkeli bir siyahi keskin nişancı tarafından vuruldu.
Osmanoğlu için iki seçenek var; ya taht ya ölüm, ki zaten çoğunun delirdiği kayıtlardadır [10]. Osmanlı Osmanlının sadece celladı oluyor; asil kanının yere dökülmemesi için nice Osmanlı şehzadelerinin hayatı keman yayı ile babaları, veya kardeşleri tarafından sonlandırılıyor [6]. Ne kadar da “asil” bir ölüm. Osmanlı’nın torunları olmakla her fırsatta övünenler için ne değerli bir miras.
Robespierre’den hatırlıyoruz: erdeme dayanmayan terör sadece öldürür [11]. Yobazların uyguladığı terörde erdem arayamayız.
NOTLAR:
[1] https://www.theguardian.com/world/live/2016/jul/15/turkey-coup-attempt-military-gunfire-ankara
[2] http://www.nytimes.com/2016/07/16/world/europe/nice-france-truck-attack-what-we-know.html
[3] http://www.reuters.com/article/us-usa-police-protests-idUSKCN0ZQ0V8
[4] https://www.theguardian.com/us-news/2016/jul/14/philando-castile-funeral-minnesota-police-shooting
[5] http://www.reuters.com/article/us-usa-police-idUSKCN0ZV24J
[6] http://www.nbcnews.com/storyline/isis-terror/isis-death-toll-18-800-killed-iraq-2-years-u-n499426
[7] Savaş kayıplarını toplam içerisinden çıkardığımızda dahi sivil kayıpların ciddiyeti sürüyor.
[9] Ölü sayısına tüm ölenler dahildir.
[10] I. Mustafa ömrü boyunca kaldığı hücrenin kapısı açılınca öldürüleceğini sanıyor ve çok korkuyor. Kapısı tahta çıkarılmak için açıldığında korkusu son raddeye varıyor ve deliriyor. Kaynak: Küçük, Y. (1987). Fatih Sultan Mehmet. Tekin Yayınevi.
[11] http://legacy.fordham.edu/halsall/mod/robespierre-terror.asp