2021 yılı bütçesi Meclis gündeminde. 12 günlük bütçe maratonundan tartışmalar bazen gündeminize düşüyor. Ancak bugün yazımda popüler tartışmaları değil popüler olamamış konuları yazacağım.
2021 bütçesi bu sene değişik bir metotla yapıldı. Program bazlı bütçede her bakanlık yatırım bütçesini harcayacağı programları ve alt programları belirlemiş. Bunlarda da kendince performans ölçmüş ya da hedeflemiş. Yani “bu yıl 100 birimlik bir iş yaptım, seneye hedefim 110 birim” gibi. Bunu da 2023 yılına kadar planlamışlar.
Bazı bakanlıklar bunu iyi kötü yapmış bazıları ise evlere şenlik, bazıları “şu kadar yatırım yapacağız” derken aslında yatırım dediği şeylerin ne kadar dandik şeyler olduğunu görmüş olduk.
Belirli bir akış olmadan değişik programlardan örnekler vereceğim.
Öncelikle matematik ve istatistik bilgisi olmayana performans hedefi yazdırmamak lazım.
Misal Ulaştırma Bakanlığı; “Havalimanı yolcu kapasitesini artırma” programı koymuş;
2019 yılında %38 artış olmuş.
2020 yılında %1 artış hedeflemiş ama %317 artış olmuş. Yani %1 artış hedeflerken hızlarını alamamışlar hedefin tam 317 katı performans gerçekleştirmişler. Hem de pandemi döneminde.
Ama o da ne? 2021 yılında da %320 artış öngörüyor, 2022 yılında ise %324 artış, 2023 yılında da %336 artış. Bu artışlar hep bir önceki seneye göre.
Yani her yıl bir önceki yılın neredeyse 3 katı yolcu gelecek diye hesaplanmış
Havalimanı sayısında sadece 3 tane artış hedeflenirken, her sene yolcu kapasitesi nasıl 3 katına çıkıyor anlaşılmış değil. 3 yılda artış toplam 32 kata ulaşıyor.
Yani havalimanı yolcu kapasitemiz 2019 yılında 200 milyondan bu programa göre 2023 yılında 6,4 milyara ulaşıyor. Afrika’nın çöllerinde yaşayanlar bile 2023 yılında en az 1 kez Türkiye’ye gelecek gibi görünüyor. Öyle sembolik bir kişi falan yetmez, kabilenin en az yarısı gelmeli ki hedefler tutsun. 2023 yılında dünya nüfusunun yaklaşık %60’ı Türkiye havalimanlarını görecek. Belli ki, uzmanın biri bir hesap hatası yapmış sonra da bilgisayar faresi ile sağa doğru çekmiş formülleri. Meclis'in önüne kadar gelmiş, kimse de “bu ne” dememiş.
Türkiye bütçesinin ciddiyeti bu işte. Tabii benim gibi Excel ile haşır neşir olanlar, uzmanın yapmaya çalışıp muhtemelen yaptığı yanlışın nedenini az buçuk kestiriyordur. Ama bunun bir önemi yok, binlerce insanın çalıştığı Cumhurbaşkanlığı Bütçe ve Strateji Başkanlığı’nın süzgecinden geçen Meclis'e gelen tablolar böyle hazırlanmış. Hadi arada küçük bir haber ödülü vereyim. Bu bütçeyi hazırlayan Başkanlığın, Merkez Bankası başkanlığına atanmadan önceki başkanı Naci Ağbal’dı. Yani okuduğumuz bütçe Naci Ağbal’ın bütçesi. Kendisinden Merkez Bankası’nda da bu tip istatistikler bekliyoruz.
İstatistik yanlışlar dolu bütçe programlarında. Ama bazılarında da mizahi yan kuvvetli.
Misal Millî Savunma Bakanlığı bütçesine bakıyoruz şimdi.
“Barışı Destekleme Programı” koymuşlar. Türkiye, 2020 yılında 10 ülkede barışı desteklemiş. Tabii bu “barışı desteklemek” Orwell’in 1984’ü vari bir dil. O kadar alışmışız ki kulağımızı bile tırmalamıyor.
Genelde bir ülkeye savaşa giden ülkenin başkanı “barışı korumak bizim görevimiz” der. Kimse akşam x ülkesine 10 füze sallayacağız demez. O füzeler barışı korumak için giden dost kişiliklere sahip. Tanısanız siz de seversiniz hatta evinize bile alırsınız.
Bakanlık 2020 yılında 10 ülkede barışı desteklerken, hedefi 2023 yılında 15 ülkede barışı desteklemek. Hani insan yalandan da yazar, dünyada barış gelsin barışı tesis edeceğimiz ülke sayısı dileriz azalır.
Hayır 15 ülkeye çıkmış. İnsan merak ediyor, hangi 5 ülkede şu anda olmayan savaşın/çatışmanın çıkacağını tahmin ediyorlar acaba. İnsan 10 tane hangileri acaba diye düşünürken sayıyı tutturamıyor, Suriye, Libya, Somali, Sudan, Afganistan vs. ilk akla gelenler. Ama şanslı yeni 5 ülke kendilerinde 2023 yılına kadar savaş çıkacağını, Türkiye’nin de “barışı desteklemek” için koşa koşa geleceğini biliyor mu acaba?
İleri Haber okuyucuları hafiften kızmaya başlamıştır. ''Mizah okumak istesek gider Uykusuz alırız. Yok mu şöyle politikaya malzeme olabilecek bir şey?'' Ciddi İleri Haber okuyucuları için de malzeme var. Az sabırlı olun.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk 2 ay önce bir açıklama yapmıştı. “Öğretmenlere maaş vermekten yatırımlara pay kalmıyor” diye. Aslında doğru söylüyor. Rahmetli Ekonomi Bakanı Damat Albayrak ilk göreve geldiğinde tasarruf hedefli bir bütçe hazırlayacağız demiş ve 2019 bütçesini sunmuştu. Tasarruf, eğitim ve sağlıkta vardı; güvenlik, ulaştırma yatırımları ise gani gani artmıştı. 2019 Bütçe Programı'nda, eğitim alanındaki yatırım harcamaları %30 düşürülmüştü.
Yani burada matematiksel bir oyun var. Basit örnekleyelim; yatırım harcamalarınız 50 lira, personel ve cari harcamalarınızda 100 lira olan toplam 150 liralık bir bütçeniz var. Ne dersiniz, bütçemizin %66’sı personele ve zorunlu harcamalara gidiyor. Seneye yatırım harcamaları 50 lirayı 35 liraya indirdiniz ama ücretlere %10 zam yaptınız (enflasyon kadar) personel giderleriniz 110 lira oldu. Toplam bütçeniz 145 lira. Bu yeni bütçede artık her 100 liranın 75 lirası personele gidiyor.
Rakamlardan şöyle kafanızı geri çekip bakıyorsunuz. Ve diyorsunuz ki “Vay beee eskiden bakanlığın bütçesinin %66’sı personele giderken şimdi %75’e çıkarmışlar. İşte öğretmene verilen değer artmış ama yatırıma para kalmamış” diyorsunuz. Ortada öğretmene verilen bir değer yok toplam bütçe küçülmüş.
Tabii ki garibim öğretmenler 4 yıl okuyup, KPSS’den 90 alıp üstüne 5 yıl atanmayı bekleyip hak edebildikleri maaş, AKP ve MHP ilçe teşkilatında listesi hazırlanan lise mezunu bekçinin maaşından da düşük. Ama işte istatistikle yalan söylemek budur.
O zaman Bakan Ziya Selçuk’a söylenecek tek söz var: “Bana mı sordun yatırımların bütçedeki miktarını düşürürken?”
Ama bu program bazlı bir yandan da iyi oldu. Yatırımlara pay kalmıyor derken biz sanıyoruz ki, yatırımlara öğretmenlerden para kalsa; yeni okullar yapılacak, okulların teknolojik alt yapısı güçlendirilecek, dil laboratuvarları kurulacak, fen laboratuvarlarında sadece yılda bir deney yapmaya imkân veren (hani şu pembe sıvının köpürdüğü) tüp sayısı artırılacak.
Meğer yatırım dedikleri acayip programlarmış. Ortaöğretim diye bir program var, bunun bir alt programı ise din eğitimi.
Orta öğretimde; din eğitimi alanların sanat, sportif faaliyetlere katılanların oranının geliştirmek, 30’dan kalabalık sınıf sayısını azaltmak, tasarım ve beceri atölyeleri açmak (2023 yılında 4 katına birden çıkıyor maşallah) hatta din eğitimi alanların yıl sonu başarı puanlarını ve dil puanlarını artırmak gibi hedefler var.
Bunun normali yok mu diye bakınca insan küçük dilini yutuyor. Din eğitimi alan her 100 öğrenciden 85’ini kültürel, sanatsal ve sportif faaliyete katma hedefi varken, “dinsizlerin” hedefi ise 2023 yılı için 35 hem de 2019 gerçekleşmesi 57 iken.
Yani dinsizden al dinliye ver olmuş. Yazıktır dinsiz çocuğun elindeki basket topunu niye alıp öbürüne veriyorsun. Git öbürüne de al.
Yine kalabalık sınıf oranı dinsizlerde 2019 yılında yüzde 46 iken 2023 yılında da yüzde 46 hedeflenmiş. Nasıl bir hedef bu diyorsunuz. Hiç iyileşme yok.
Ama 2023 yılında dinlilerin sadece %15’i, 30 ve üstü mevcutlu sınıflarda eğitim görecek. Yani dinsizlerde kalabalık sınıf oranı dinlilerin 3,5 katı… Ve bu durum pek aydın görünümlü “bizden biri” Ziya Selçuk’u hiç rahatsız etmemiş. 2023 yılına kadar böyle gitsin, kalsın böyle üst üste okusunlar denmiş.
Yani Ziya Selçuk yatırıma paramız yok derken, dinsizlere zaten harcamıyoruz ama dinlilerin kat be kat artırılacak atölyeleri, etkinlikler ve ferah sınıflar için para lazım diyormuş.
Sanırım biraz kıvama geldiniz. Tatlıyı sona sakladım. Evet saray harcamaları ama tam saray da değil.
Şimdi gelelim Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bütçesine.
Bizler Saray’ın harcaması Saray’da olur zannediyorduk. Meğer Saray bütçesine dahil olmayan bazı Saraysal harcamalar diğer kurumlardaymış. Bunlardan birisi Cumhurbaşkanı ve ailesini koruma harcamaları. Özellikle belirteyim, bu sadece ve sadece Cumhurbaşkanını ve ailesini koruma bütçesi. Yani dış konuklar, başkanlar vs. dahil değil.
2020 yılında 125 milyon lira bütçe ayırılmış ama daha haziran sonunda tüm yılın bütçesi bitmiş ve hatta aşılarak 137 milyon lira harcanmış. Burada yine bir uzman hatası mı var yoksa gerçekten coşmuş gitmiş mi (harcamalar coşmuş da.. %100 sapacak kadar mı coşmuş) bir harcama var anlamak mümkün değil.
Bu harcamayı kıyaslamak için başka bir veriyle açıklayayım. Emniyet Genel Müdürlüğü içerisinde çeşitli daireler var, uyuşturucu ile mücadele, trafik, toplum güvenliği vs. vs. En büyük bütçeli dairelerden birisi olan Organize Suçlarla Mücadele Dairesinin bütçesi = Cumhurbaşkanının Koruma bütçesi.
Hoş Çakıcı kardeş, Peker kuzen olduğu bir dönemde organize suç da kalmadı. Ülkede mafya olmadığına göre hangisi israf o da tartışmalı bir konu.
2018 yılında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Ben gece yatarken bekçi düdüğü duymak istiyorum' talimatı üzerine harekete geçip bekçi alımlarına başladıklarını söylemişti. Bekçi sayısını 2 yılda 28 bine çıkardı. İnsan düşünüyor, bu kadar koruma varken insan neden bir de bekçi düdüğünün sesine ihtiyaç duyar.
Dünyanın en pahalı mizah dergisinin sonuna geldik. Ama küçük bir ek yaparak bitirmek lazım. Bütçede birçok istatistik ve veri yanlışlığı var. Hedefler gelişigüzel belirlenmiş. Cut copy yaparken değer olarak yapıştırmak unutulmuş, formüller karışmış vs.
Peki bunlar Meclis’in önüne gelmeden önce Bütçe ve Plan Komisyonu’nda düzeltilemez miydi? Yanıtım net olarak “hayır”. Eski bütçeler komisyonda günlerce tartışılır, bakanlık bürokratları bile bir muhalefet sözcüsü gibi komisyon üyelerini bütçelerinin artırılması gerektiğine iknaya çalışırdı. Nadir de olsa gerek bürokratların çabaları gerek muhalefetin çabalarıyla bütçe tasarılarında ufak tefek değişiklikler yapılırdı.
Şimdi bütçe kasım ayının ortalarında Saray’dan Meclis’e geliyor. Değiştirilmesi, düzeltilmesi, ya böyle yazmışsın ama burasını düzeltsek demek için yine saraya geri gönderilmesi gerekiyor. İktidarın bakan ve milletvekillerinde bile bunu diyecek bir cesaret yok. Saray’dan geldiği haliyle tek bir noktasına bile dokunulmadan, komisyondan 15-20 gün, Meclis’te 12 gün boyunca üzerine binlerce saat mesai harcanıyor. Ne için? Tek bir noktası bile değişmeyecek olan bir bütçe için. Meclis’te tartışılıyor ama muhatap Saray.
Şundan emin olabilirsiniz, bakanlar bile kendi bütçelerini Meclis'e geldiğinde görüyor.