Gerçi Metin Çulhaoğlu yazdı ve işin siyaseten felsefesini de yaptı…
Şimdi ben de aynı kelamın meali üzerine şerh düşsem ne olur; bir işe yarar mı? Yaramasa bile kendime yeniden ayar olur…
***
Bu yazıları okuyan varsa ve hele bir de sol cenahta yazılıp çizilenlerin takipçisi değil de kendini hem sol da hissedip hem de izleyense, bu da ne ki diyebilir…
Önce şunu söylemeliyim; “#hayır” cı cenahtan olup da kendi “#hayır” oyunun renginin, diğer “#hayır” lardan nasıl farklı olduğunu anlatanlar zuhur etti.
İşte bu nedenle çoğunluğa hitap olsun diye bir başlık açıp bana özgü “#hayır” ın anlamı üzerine bir paylaşım yapayım istedim…
***
Şimdi memleketin bir kısım ahalisi olarak, başka bir mızıkçılık ve bilemediğimiz bir hesap olmazsa, kurulacak referandum sandıklarına gidip “#hayır” ya da “evet” diyeceğiz ya…
Evetçilerin tümünü ve bu cenahın içinde olabilecek diğer “yetmez ama evetçileri “ bir yana koyalım. “#hayır” tarafına bakalım bir...
***
“#Hayır” bloğunun içinde bu memleket ahalisinin hemen her inanç, bilinç bölüğünden insan var gibime geliyor…
Mesela her şeye karşın, kimi vicdani mülahazalarla AKP seçmeninden bile “#hayır” beklentileri olduğunu, işin anketçiliğini yapanlar bildiriyorlar. Bu cenahtan da önemlice ve hayli kocaman bir irilik olarak bahsediyorlar. Olur mu, olmaz mı(?) ben bilemiyorum; işim de değil. Olursa ne iyi diyelim ve ilk şerhi onlar adına yazalım. Yani şimdiye değin AKP’ye oy vermiş kesimden “#hayır” cı çıkma ihtimali, kulağa zayıf gelse de elde bir ihtimaldir…
Kendini MHP milliyetçiliği çizgisinde görenlerden “#hayır” da hayır olacağını düşünenler sadece anketçi tahminlerinde değil, kendilerinin çıkardıkları seslerden net anlaşılmaktadır… Demek ki neymiş, ülkücü mefkuresine bağlı olan ahalinden, reisleri olan “Devlet Bey” in ince AKP’ciliğine itiraz, hayli gürültü koparacak düzeydedir. Öyleyse elde iki hanesine yazılacak yeni bir çokluk daha referandum sahnelerinde arz-ı endamla zuhur etmektedir…
Doğu Beyin kendi cenahından, Recep Beyin milli mücadelesine güzelleme destanlarını ve yaptığı “u” dönüşlerine bir siyasi neden bulma gayretlerini her gün çeşitli vesilelerle dinliyoruz. Bunu bir yana bırakırsak, Doğu beye rağmen, “Vatan Partisi” ulusalcılığından “#hayır” reyleri, yabana atılmayacak başka bir ebem kuşağı görünümündedir…
Şimdi Kürtler ne yapar sorusu ortaya yuvarlanmaktadır. Kürt siyaseti renkleri içerisinde, duruma göre ve durumdan vazife çıkarma anlayışının yüksekliği, bugüne değin çeşitli kez denenerek görülüp öğrenildiğinden cihetle, “#hayır” cı kesim acaba evet derminin hesabını “#evet” çi kesimin bu işlerle ekibi derinden düşünmektedir. Gerçi Kürt siyaseti karşıtlığı üzerinden yürütülen siyasetlere bakıldığında, bu siyasetler nedeniyle Kürt oylarının “#hayır” da konsolide olma ihtimali giderek daha güçlenmektedir.
Sonra sıra, CHP sağ kesimlerinden, sol Kemalizm’e uzanan bir çizgide giderek netleşen, berraklaşan ve daha kararlı bir çoğunluğa yükseltgenen bir “#hayır” cılığa doğru evrilmektedir. Hayır meselesinde CHP’ye oy veren ya da bu öbek etrafında halkalanan bütün kesimler, tek adam cumhuriyetinden bir diktatörlük çıkacağı endişesini en fazla paylaşan kesim olduğundan, aynı zamanda en kararlı “#hayır” cılığı da temsil etmeye aday görünmektedirller.
CHP Genel Başkanı, işin salt bir “RTE karşıtlığı olmadığını” beyan ederek, referandum sonucuyla ilgili “#hayır” için her çabayı göstereceklerini ifade ediyor. Yani “ağyarını mani, efradını cami”* bir siyaset takipçiliği konusunda açık tavır alıyor...
Bir de “#hayır” cenahında olan meclis dışı sol-sosyalist siyasi partiler, kuruluşlar, hareketler, oluşumlar, öbekler var...
Bunlar da tek adam dikatatörlüğüne dönüşüm sürecinin karşısında bir “#hayır” saiki ile kararlı tutum aldıklarını beyan ediyor...
Beyanatların bu noktasına bakıldığında, tamam bizimki de “#hayır” ama diğerlerinden farkımız diye, adeta geçmişin bir reklam repliğini, yani “aslında hepimiz Osmanlı Bankasıyız” tümcesini hatırlatan beyanlarda duyulmuyor değil...
İşte söz bunadır. Bu işin ince ayarına ve neden bunun tartışmasının yapıldığına ilişkin, şimdi gereksiz polemiklere dalmamak gerek.
Hayır’ın anlamı çok yuğalanmadan, bu aralıktaki işin sonuçlanmasına bakmak ve sadece sürecin durdurulmasıyla ilgili sadeleşmek gerek.
Sürecin durdurulması, yarın ülkenin çehresinin olduğu gibi değiştirilmesi, aydınlanmacı, eşitlikçi, kamucu bir Cumhuriyetin hemen tesis edilmesi ve yönetimi emekçilerin, halk sınıflarının ele alması falan değil. Ancak bunun için güç toplayıp mücadele edilecek bir platformundan daha da yokuş aşağı kayıp gidecek bir zemini, şimdilik ayakları yere daha sağlam basar ve kaymaz bir duruma getirmekten ibarettir. Yani sıfır noktasının da arkasına düşmemek gerekir...
Evet cenahının ve bunun ardında duran siyasi iradenin artık teville kapatılamayacak bir rejim değişikliğini özlediğine dair herhangi bir kuşkuya yer kalmamıştır.
Ancak bu türden bir rejim değişikliğini tamlayacak olan asıl ifade, halen ilk dört maddenin içinde duran Cumhuriyetin adı ve “milli, demokratik, laik ve hukuk devletidir” ibarelerinin kazınmasıdır. Bu kazıma işlemini kazasız belasız yerine getirecek kalıcı adım ise şimdiki metinle ortaya çıkan tek adam rejiminin tesisinden ibarettir. Yani ve bir daha altını çizersek “#hayır” ın anlamı şimdilik bu denli sadedir. Yokuş aşağıya kayışa fren koymak...
Bu fren, siyaseten erişilmiş gücün, bu defa da yeni bir halk iradesine çarpması ve “gururlanma padişahım senden büyük Allah var” mendireğinde, dalgaların parçalanması olmaktan daha başka bir özelliği olmayacaktır. Tabiidir ki eşitlikçi, aydınlanmacı ve sömürünün olmayacağı yeni bir Cumhuriyeti toplumsal kurtuluşla yaratmak isteyenler bu yolda ki mücadelelerine devam edecektir. Ama benim “#hayır” ım seninkinden farklı derken, kendini halk sınıflarından izole etmeyecektir. Ve hepsinden önemlisi kendi örgütsel imanı zedelenir diye endişelerini halkla temas alanlarında bırakması gerekecektir. Hayır oyu verecek AKP’lisiyle de, MHP’lisiyle de ve akla gelebilecek bir cümle aykırı kesimle de temas etmekten kesinlikle çekinilmeyecektir.
Bilmem benim “#hayır” ımın alanını anlatabildim mi?
*Alınmaması gerekenleri dışarıda bırakan, alınması gerekli olanları ise içine alan, tam ve eksiksiz. (tarifin tarifi) anlamında...