Boynuzlu, postlu ve dövmeli adam

Dünyada Jake Angeli’yi tanımayan herhalde pek kalmamıştır …

ABD’de Capitol binasını basanlardan, boynuzlu, postlu, dövmeli adamdır. Neci olduğuna, neyi temsil ettiğine gelince; kendisi “Şaman” olarak bilinmektedir ve “QAnon” denilen aşırı sağcı bir komplo teorisinin destekçileri arasındadır.

O zaman QAnon ya da kısaca “Q”nun hedef seçtiği ve uğraşıp durduğu büyük komplonun ne olduğuna kısaca bir göz atalım. Aşağıdaki tanımlamada siyah yazılan kimi sözcüklerin meselenin “özünün” anlaşılmasında yardımcı olacağını sanıyoruz:

Q teorisine göre ABD’de şeytana tapan elit bir kesim vardır ve bunlar küresel elitlerin o ülkedeki ayağı durumundadır. Aynı zamanda yamyamlığı savunan ve derin devlette kolları da olan bu şer odağı, pedofiliyi ve seks ticaretini dünya ölçeğinde örgütlemektedir. Kendilerine savaş açan Trump’a karşı darbe düzenlemişlerdir. Darbeyi düzenleyenlerin başında Obama, Hillary Clinton ve Soros gelmektedir…

Küçük bir ek daha: Bu teorinin önemli dayanaklarından biri de numerolojidir; yani gizli gerçeklerin ortaya çıkarılmasında ve gelecekte olacakların kestirilmesinde bilinen kimi sayılara bakılmakta, çeşitli kombinasyonlarla “gerçeklere” bu sayılardan hareketle ulaşılmaktadır.

***

Çok mu saçma?

Biz öyle bulsak bile ABD’de böyle şeylere inanan on binlerce insan olduğu gibi Capitol baskınında yer alanların, boynuzlu adam dahil, büyük bölümü Q teorisinin “militanlarından” oluşmaktadır.

Bu noktada, kendimize, Türkiye’ye dönüp biraz rahatlayabilir, “bizde bu kadarı yok” diyebiliriz. Bizce bunun nedeni, Türkiye’de özellikle partili siyasetin “sıradan” denebilecek insanlarda bile fazlasıyla “güncel” ve “reel” zeminlerde yaşanmasıdır. Başka bir deyişle, Türkiye’deki “sıradan” insan, gene “sıradan” bir ABD vatandaşına göre partili siyasetle daha ilgilidir ve bu alandaki gelişmelere daha gerçekçi bir açıdan bakabilmektedir.

Ancak, bu “gerçekçiliğe” çok fazla bel bağlamamak gerekir. Q teorisini anlatırken kimi sözcükleri özellikle koyu yazdık: Elitlik, küresel elitler, derin devlet, darbe ve elbette Soros… Bunlar, anahtar sözcüklerdir. Bu anahtar sözcüklerden hareketle, Q teorisinde olduğu gibi işin içine yamyamlık, pedofili, seks ticareti gibi şeyler karıştırmayan ve siyaseten daha “gerçekçi” görünen teoriler pekala üretilebilir.

Nitekim üretilmektedir de…

***

Gündelik siyasete ilgili vatandaştan söz ettik, daha doğrudan siyaset dedik ya; böyle olunca vatandaş en saçma olanın biraz gerisinde duran iddialara daha alıcı yaklaşacaktır. Örneğin İlker Başbuğ’un ve Fikri Sağlar’ın aslında birer Satanist olduklarını söylerseniz inanan pek çıkmaz; ama ya darbeci oldukları ve darbe tezgahladıkları söylenirse? Canan Kaftancıoğlu’nun aynı anda hepsi birden ya da sadece biri olmak üzere DHKP-C, PKK/KCK ve MLKP militanı olduğunu, CHP’nin İstanbul örgütünün başına da Soros tarafından getirildiğini söylemek, kendisinin güneş batınca tabutuna dönen bir vampir olduğunu iddia etmekten daha inandırıcı bulunacaktır.

“Canım o kadar da değil” demeyin; bugün AKP destekçisi olmadıkları halde Başbuğ ve Sağlar’ın darbe peşinde olduklarına inanabilecek/inanan pek çok liberal, Kaftancıoğlu’nun da “PKK’li” olduğunu düşünebilecek/düşünen gene pek çok “ulusal solcu” vardır.

ABD gibi olsak, bu insanların Satanist ve vampir olduklarına da inanılırdı; bizde ise darbeci ve PKK’li olduklarına inanılabiliyor.

Aradaki fark budur.

***

Ancak, bu işte kaygı verici bir yan olduğunu da görmek gerekiyor.

Bizce AKP’nin (ve Cumhur ittifakının) erimekte olduğu söylenen tabanını bu saatten sonra “darbe”, “türbanlı bacı”, “vesayet” vb. edebiyatıyla yeniden genişletmesi pek mümkün görünmemektedir. Düşünebiliyor musunuz: Ülkede çok sayıda “kararsız” olacak ve bu kararsızlar “darbe”, “türbanlı bacı” denilince hemen “kararlı” hale gelip seçim günü AKP için sandığa koşacak…

Pek makul görünmüyor.

O zaman neden yapıyorlar?

Normal seçim hesapları açısından bakıldığında akla ilk gelenler, HDP’nin bir şekilde “silinmesi”, CHP ve İP’nin ise içeriden karıştırılmasıdır. Ancak, az önce “kaygı verici” derken bunun ötesinde bir durumu kastetmiştik. Sözünü ettiğimiz edebiyatın genişlemeye ve büyümeye yaramayacağı açık olsa bile belirli bir cephenin konsolide edilmesine, militanlaştırılmasına ve bir tehdit unsuru olarak kullanılmasına yarayacağı kesindir.

QAnon militanı boynuzlu, postlu ve dövmeli adamın bizdeki muadillerinin kimler olabileceğini şimdiden düşünmekte yarar vardır.