Can Atalay özgürlüğün kendisidir, boşuna uğraşmayın…

Hataylılar vekillerinin serbest bırakılmasını istiyor; söyledikleri şudur: "Hukukun karşısında direnmeyin, serbest bırakın vekilimizi artık…"

Genel seçimlerden sonra toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde vekiller tek tek kürsüye çağrılıyor ve yemin ediyorlar. Sonra sıra Türkiye İşçi Partisi Hatay milletvekili Şerafettin Can Atalay’a geliyor. Can orada değil. TİP İstanbul Millet Vekili Sera Kadıgil Meclisi mikrofonsuz çınlatan sesiyle Can’ın neden Meclis’te olmadığını açıklıyor. Silivri Cezaevinde esir tutulduğu için yemin törenine gelemediğini Meclis Başkanına vekillere ve tüm Türkiye’ye duyuruyor. Tuhaf şey. Can genel seçimlerde aday olmak için başvurdu. TİP Hatay Milletvekili Barış Atay Can’a yer açmak için Hatay’dan aday olmayacağını açıkladı. Yüksek Seçim Kurulu koşullara aykırı bir durum olmadığı için adaylık başvurusunu kabul etti. 75 bini aşkın seçmen Can Atalay için oy kullandı, vekil olarak seçti. Can Atalay’ın avukatları vekil seçildiğini belirten mazbatayı aldılar. Can Atalay için ayrılan odanın girişine Şerafettin Can Atalay yazılı plaket kondu. Peki sonra ne oldu?

***

Gezi davası tutuklusu Can serbest bırakılmadığı için Meclis’e gelemedi, yemin edemedi, Hatay halkını temsil etme görevine başlayamadı. Öyle anlaşılıyor ki, birileri işi yokuşa sürmek, yasalara ve Anayasaya aykırı olarak Hatay halkının iradesinin, kararının Meclis’te temsil edilmesini önlemeye çalışıyorlar. Aslında yalnız Can’ın değil, Hatay’da Can’a oy veren 75 bin seçmenin özgürlüğünü Silivri’de hapsetmek istedikleri anlaşılıyor. Olabilir mi peki, mümkün müdür? Bir tarafta Türkiye İşçi Partisi, onun seçilmiş vekili Can ve oy veren onu seçip Meclis’e gönderen, vekil seçen Hatay halkı, diğer tarafta Anayasa’nın ve Yargıtay’ın kararlarına karşın ne dediği tam anlaşılmayan bu yasadışı tutumu bir şekilde sürdürmek işi yokuşa sürmek isteyenler var.

***

Can’ı Anayasa’nın, Yargıtay’ın açık hüküm ve içtihatlarına karşın hapiste tutmak isteyenlerin bu tutumuna karşı tüm barolar, duayen hukukçular, hukuk profesörleri ve on binlerce yurttaş ses verdi. Hukuksuzluğa karşı çıktılar. Daha önceki örnekleri hatırlattılar. Aslı astarı olmayan tuhaf ve savunulamaz gerekçeleri çürüttüler. Herhangi bir kanuna dayanmayan yalnızca kimi hukuk dışı ve örneği olmayan, Gezi davasının dokunulmazlık sağlamadığı gibi kanunilik ilkesini hiçe sayan iddiaların geçersizliğini açıkladılar. Örneğin duayen hukukçu Turgut Kazan “Bütün temel haklar için kanunilik ilkesine uyulması gerekir. Kanunilik şartını taşımayan 14. Madde'ye ilişkin Yargıtay 16. Ceza Dairesi (Şimdiki 3. Ceza Dairesi) yapması gereken iş esasa ilişkin Başsavcılık tebliğnamesini beklemek, esasa ilişkin öncelik tartışması değil, savcılığın görüşünü sormak ve Can Atalay hakkında tahliye kararı vermektir.” dedi. Açıktır, hiçbir zorlama yorum bu gerçeği değiştiremez.

***

Bir aydır Hatay Milletvekili Can Atalay hukuksuz bir şekilde Silivri’de tutuluyor. Ama daha fazla tutulamayacaktır. TİP Genel başkanı Erkan Baş’ın dediği gibi Can Atalay bir an önce serbest bırakılmalıdır. Peki neden bırakmıyorlar bırakmak istemiyorlar? Çorlu tren “kazası” davası, Hendek havai fişek davası, Aladağ yurt yangını gibi pek çok hukuksuzlukla mücadele ettiği için, nerede bir çevre isyanı varsa nerede maden ocakları ölüm mahalline dönmüşse orada olduğu için, Gezi’nin hakkını hukukunu savunduğu için olmasın.

Can, benim yakından tanıdığım sevgili Can Atalay, hem kendi özgürlüğünü hem de iradelerine ambargo konmuş Hatay halkının hakkını hukukunu, içerde de dışarda da en geniş bir şekilde savunmayı başaracak, üstesinden gelecek kişidir. O hapse girmeden önceki çok yönlü mücadelesiyle Türkiye’nin pek çok yerinde, pek çok hukuksuzlukla savaşmış bir hukukçudur. O şimdi Erkan Baş’ın da dediği gibi içerde de bir vekil olarak çalışmaya başladı çoktan. Deprem felaketinin ağır yükünü hala taşıyan Hataylılar Can’ın gelmesini, yaşadıkları sorunlara sahip çıkmasını bekliyorlar, Can içerde de olsa orada olmayı başaracaktır. Çünkü o nerede kendisine ihtiyaç duyulduysa orada olmayı hep başardı. Nereden biliyorum? Savcı sorgusunda ve sonrasında hep yanımızdaydı da oradan biliyorum: şimdi bulunduğu demir kapıların arkasındayken biz, sık sık kapının öteki tarafında bize özgür olmanın mücadele demek olduğunu kanıtlıyordu da oradan.

***

Can’ı yenmek mümkün değildir. Çünkü ondaki yaşama gücünü mücadeleyle beslenen direnme güdüsünü yok edemezsiniz. Sonunda vekilliğini engellemek isteyenler de bu nedenle yenilecekler ve Hatay’ın 75 bin seçmeni de, onların temsilcisi Can da TBMM’nde hak ettikleri yeri alacaklardır.  Ve Can Meclis’e geldiğinde hak hukuk nasıl savunulur göreceksiniz. Belki de inadınızın, Can’ı Silivri’de tutmak istemenizin nedeni budur.

Hataylılar vekillerinin serbest bırakılmasını istiyor; söyledikleri şudur: "Hukukun karşısında direnmeyin, serbest bırakın vekilimizi artık…"