Geçenlerde bir arkadaşım “çok güzel mizahi yazıyorsun” dedi. Bir iktisat yazarı için bu bir övgü değil aslında, iktisatçı dediğin sayılar, istatistikler ve biraz söylenmesi zor kavramlarla yazı yazmalı. İşin tuhafı ben mizahi yönü kuvvetli bir insan da değilim, bir masada yapılan espriye en son ben gülerim, çoğunlukla da gülmem bile.
Ama yazılarım ister istemez mizahi oluyor. Çünkü ekonominin temel giriş derslerindeki kavramlar ile bile açıklanamayacak bir sürü gariplik insanı ister istemez mizahi yazmaya itiyor. Yani ben komik yazmıyorum onlar komik.
Şimdi damadın gidişiyle bazı iktisat yazarları hemen x modelinden y modeline geçeceğiz gibi yazılar yazmaya bile başladı. Halbuki ortada İnstagram’dan atar yapıp, Twitter’de blok atan, bakanlık resmi hesabımda bile son twitleri silen birisi var. Belki de fark edemedik son likeleri bile kaldırmıştır. Şimdi böyle birisinin nasıl bir ekonomik modeli olabilir ki!
Haliyle çok zorlarsak; sosyal medya kanalıyla siyaset yapandan, karısına bile mektup yazarken sayı no sıra no yazan bir bürokrata geçiş var diyebiliriz.
Peki, damat neden böyle yapmış olabilir? Her şey, kendi deyimiyle; yarın, gelecek hafta ve gelecek ay bugünden geçmiş haftadan ve geçen aydan daha iyiye giderken.
Birkaç yazı önce Damat’ın nerelerden geldiğini, Çalık Holding’de nasıl yükseldiğini yazmıştım. Mezun olduğunun ertesi günü, iyi bir okuldan mezun olan yetenekli bir özel sektör çalışanının başarılı bir kariyer yapıp 10-15 yılda gelebileceği bir koltuğa 21 yaşındaki bir delikanlı olarak bir günde otuyorsunuz. Newyork ofisinde Çalık Holding Uluslararası Finans Koordinatörü olarak işe başladı. Aradan 3-4 yıl geçiyor sanırım, artık Türkiye’ye dönme vakti deyip Çalık CEO’su oluyor. Ardından, bari önce bir milletvekili falan olsaydı denmeden Enerji Bakanı oluyor, nihayet 2-3 bakanlığın birleştirilmesiyle oluşturulan ekonomi alanındaki tek bakanlığın koltuğuna oturuyorsunuz. Yaşanamamış bir ergenlik, yaşanabilecek gerginlikleri 40 yaşına taşımış demek ki. Ergen iken yapamadığınız blokları dislikeleri tweet silmeleri yapmak 40 yaşınıza denk geliyor.
Peki Damat başarısız mıydı? Eskiden önemli bir bakan değiştiğinde acaba sermaye ne diyor diye merkez medyanın baş yazarlarını okurduk. Tabii ki o, sermaye ne istiyor diye yazmazdı ama o koltukta oturmanın böyle bir misyonu olduğunu bilir öyle okurduk. Ancak şimdi gazeteler istifayı yazamadı 2 gün boyunca. Bazı diktatörlüklerde olur. Kralımsı şahıs ölür ama kamuoyuna 2-3 gün sonra açıklanır arada niye beklenir bilinmez. Usuldendir. Kamuoyunu her konuda her zaman bilgilendirmeme usulü. O yüzden bekledik biz de. En sonunda en bir kral, “evet affedildi” yazdı da istifanın gerçekleştiğini öğrenebildik.
Ama şimdi haber vermeyen gazetelerin yorumları ile sermayenin bunun nasıl yorumladığını da öğrenemeyeceğiz. Umudumuz, Türkiye’nin en tirajlı gazetesi Hürriyet Baş yazarı Ahmet Hakan’ı okuyunca öğrendik ki, damata sürekli damat denmesi onun kalbinde derin yaralar açmış ve onu istifaya zorlamışmış. Maalesef Ahmet Hakan’ın da misyonu bu kadar. Çapı, kapasitesi de.
Sermaye bu konuda ne diyor acaba diye aslında çok düşünmeye de gerek yok. Örneğin damattan önce meclise inen torba yasa damattan sonra da meclisten geçecek. Son yıllarda çıkan birçok torba yasa gibi içerisinde, vergi afları, varlık barışları, suistimale aflar olacak, yanında da “emekçilerden bu kez ne alsak ne alsak” maddeleri. Yıllardır paketlerin içeriği böyle.
Peki, damat başarılı mıydı? Öncelikle şunu çok rahatlıkla söylemek lazım. 18 yıllık AKP iktidarı, ekonomi alanında görüp görülebilecek en kötü performansa sahip iktidarlardan birisi oldu. Tabii bu performansı onların diliyle konuşuyoruz. Yoksa batsın kapitalistlerin iyi performansı ama olan biteni anlamak için onların kavramlarını da kullanmak zorundayız. 2000’li yıllar sermaye hareketlerinin en hızlandığı, dünya ticaretinin 3 katına çıktığı yıllar oldu. Haliyle emeğin daha ucuz, verginin daha düşük olduğu ve kendisi de kalabalık nüfuslarıyla bir pazar haline gelen birçok ülke büyüme rekorları kırdı. Türkiye’de kişi başına düşen gelir 4 bin dolardan 8 bin dolara çıkarken, bize benzer ülkelerde ortalama 4-6 kat arasında arttı. Çin’in ucuz emeğiyle nasıl rekabet ederiz derken Çin’deki bazı eyaletlerden bile daha düşük asgari ücret artık Türkiye’de. AKP iktidara geldiğinde, Avrupa’da ucuz emek sıralamasında 9. sıradayken artık birinci sıradayız. Şunu belirtelim; çok büyüme refah getiren, hatta refah getirse bile övünülecek bir şey değil. Çünkü tüm dünyada bu kadar hızlı büyüme, doğanın ve emeğin sömürüsüyle katlanarak arttı. Yani Çin en fazla büyüdüyse, bu, açlık sınırında yaşayan milyonlarca emekçi ve inanılmaz bir doğa katliamı ile yaşandı. Bizimkiler bunlara özen gösterip de büyüme yarışında geri kalsa yine eyvallah. Ama AKP iktidarı Türkiye’de doğa katliamının, mega kentlerdeki betonlaşmanın, bir el derinliğinde akan derelere bile HES kurmanın hezeyanı, tüm doğa orman alanlarını madenciliğe peşkeş çekerek ve betonlaşarak büyüdü. Emeğin sömürülmesinden bahsetmeyelim bile. İş cinayetlerinde ısrarla dünya üçüncülüğünü bırakmamamız bile çalışma yaşamının nasıl bir vahşet ortamında ilerlediğinin göstergesi. Yani damat aslında bu genel çerçevenin içinde yer alan bir şahsiyetti ve kendi rengini çalabileceği bir makro değişiklik hiçbir zaman olmadı. Şimşeklerin, Babacan’ların bayrağını taşıdı o da. Betonla kentleri, madencilikle doğayı, enerji ile doğal kaynakları yok eden şahane üçgen AKP iktidarının sac ayaklarıydı her zaman.
Ama yine de ufak bir şerhi koymak gerekiyor. Damat belki de ekonomi alanında en vasıfsız bakanlardan birisiydi. Bunun etkisi, yaptığı tüm sunumlardan, verdiği demeçlere kadar yansıdı. Sürekli ben neden buradayım diyen vücut dili vardı ama bunlar makro politikalar içerisinde küçük ayrıntılar.
Elbette, bir başkanın kendi damadını ülke ekonomisinin başına getirmesinin algısı her zaman tınladı. Misal Suriye’nin en zenginlerinden birisi Hafız Esad’ın damadıdır. Misal Mısır’ın en zenginlerinde birisi de Mübarek’in damadıdır. Başkan ve ekonomiyi yöneten damat ikiliği dünyanın neresine giderseniz gidin aynıdır. Şimdi suç muç olur ne güzel insanlara mizahi yazı yazarken başım belaya girmesin diye bunun hangi rejim olduğunu yazamıyorum ama sizler zeki okurlarsınız, anlamışsınızdır.
Neyse en azından bundan sonra istifa ederse sayı/sıra no’sunu antetli kâğıda yazacak bir bakanımız var artık. Zaten 6 ay sonra Instagram ve Twitter bant daraltılması ile fiili olarak kapatılacağından istifa için ülke yasalarının yasadışı saydığı ortamları da kullanmak zorunda kalmayacak.