Hakimler ve savcılar neler yaptılar?
Epeyce zamandır suçluları yargılaması gerekenler, işlenen suçların ortağı oldular.
Özgür Urfa
Çocukları öldürenleri değil, çocuklar ölmesin diyenleri tutukladılar. Savaş çığırtkanlığı yapanlar ellerini kollarını sallayarak gezdiği sırada, barış istiyoruz diyen akademisyenleri yargıladılar.
Faili meçhulleri aydınlatmayıp, kayıplarını arayan cumartesi annelerini polislere dövdürüp gözaltına aldırdılar.
Kadın katillerini cezalandırmak yerine Danıştay kararıyla, İstanbul sözleşmesinden çıkan tek adam rejimini aklamayı tercih ettiler.
İşçi mezarlığına dönen ülkede patronları cinayetten cezalandırmak yerine her seferinde aklayarak ödüllendirdiler.
Döviz vurgunu yapıp kasalarını dolduranların değil, dolar 10 lira oldu yazanların evlerini bastırdılar. Üniversiteleri çiftliğe çeviren kayyım rektörleri değil, demokratik üniversite isteyen öğrencileri tutukladılar.
LGBTİ+ lara yönelik nefret söylemlerinde bulunup, ayrımcılık yapanları susturmak yerine insanca yaşamak için mücadele eden LGBTİ+ ları susturmaya çalıştılar.
Bir yandan seçilmiş Kürt siyasetçilerini Anayasal haklarını kullandıkları için örgüt üyeliği suçlamasıyla yargılarken diğer yandan mahkemenin başkanı ile bir savcı suç örgütü kurup insanlardan şantajla para topladılar.
Her gün iktidarın yalan ve iftiralarını yayınlayan yandaş “basını” değil gerçekleri yazan gazetecileri susturmayı tercih ettiler. Sağlıkçılara şiddet uygulayanları kollayıp, şiddete hayır diyen sağlıkçılara soruşturma açtılar.
Katilleri, ceza infaz değişiklikleriyle teker teker dışarı çıkartırken, hak savunucusu olan avukatları cezaevlerine doldurdular.
Katliamların sorumlularını ortaya çıkartmak yerine adalet arayan aileleri mahkeme kürsülerinin karşılarına dizdiler.
Ormanları ve doğayı beşli çeteye peşpeş çekenleri değil ekoloji mücadelesi verenleri yargıladılar.
Yolsuzluk ve hırsızlık yapanlar makam mevkilerini korurken, hırsız var sloganı atanları cezalandırdılar. Milyarlarca lirayı ceplerine atan yandaş şirketlerin değil, twit atan muhaliflerin peşine düştüler.
Darbecilerden hesap sormak yerine fetö borsalarıyla banka hesaplarını doldurup, uyuşturucu baronlarını yargılamak yerine uyuşturucu çeteleri kurup ceplerini doldurdular. Suç örgütlerinin peşine düşmesi gerekenler bizzat örgüt kurup suç işlediler.
Her gün onlarca suç işlenen bir ülkede “nerede bu hakim ve savcılar” sorusu anlamını yitireli epey zaman oldu. Hukuku tepetaklak edenler suçların üzerini örterken, Anayasal ve yasal hakları kullanmayı suç haline getirdiler.
Yargı, iktidara teslim oldu olalı suç işleyenler değil suçları ortaya çıkartanlar yargılanır oldu. Ve epeyce zamandır suçluları yargılaması gerekenler, işlenen suçların ortağı oldular.